~10~

182 24 107
                                    

misrastepe'den (yani benden)

Nefes'in vurulması ardından 3 gün 6 saat 45 dakika geçmişti.

Tahir o zamandan bu zamana kadar çok yıpranmıştı.

Asiye ve Mustafa her ne kadar eve git uyu deselerde Tahir direniyordu gitmemek için. Yalnız bırakmak istemiyordu sevdiğini.

Nazlı, bir duvarın dibinde çökmüş dizlerini de karnına kadar çekmişti. Sessizce ve kimsenin duymasını istemeyerek ağlıyordu.

Murat, Nazlı'nın dibine çöküp kolunu Nazlı'nın omzuna atmıştı.

Nazlı, kafasını Murat'ın omzuna koyduktan sonra usulca döktü göz yaşlarını.

Dayanamıyordu...

Dayanamıyorlardı...

Nil uzaktan gelen Fatih'e kocaman sarılmıştı. İkisininde sırtları sırılsıklamdı.

Ağlıyordu iki aşık. Birbirlerine baktıklarında birbirinin göz yaşlarını sildi. Sonrasında tekrar sarıldılar.

Asiye Abla, babasının ve annesinin ölümü ardından kardeşim dediği kadının ölmesini kaldıramazdı. Bu sefer bedenen değil de ruhen çok çöküş yaşardı.

"Mustafa Nefes ölmeyecek değil mi?"

"O nasıl söz Asiyem? Nefes buradan sağ salim çıkacak."

"Annem ve babamdan sonra onu kaybedemem Mustafa."

"Deme öyle kurbanın olayım. Nefes Bacım açacak o yeşil gözlerini. Böyle yerli yersiz espiri yapacak."

Asiye hafif tebessüm etti bu laftan sonra.

"En çok neyini özledim biliyor musun kuzumun?"

"Neyini özledin?"

"Bir şey isteyecekken yanıma gelip yanaklarımı sıkıyor ya. Onu çok özledim."

Mustafa Asiye'ye bakıp tebessüm etti.

İkisi de Nefes'in hamsi kuşi için şekilde şekile girdiği zamanı hatırladı.

~

Nefes evde oturmuş yemeklere bakarken oruçlu oruçlu aklına hamsi kuşi gelmişti.

Asiye'nin Trabzonlu olması onun için hayattaki en büyük şanstı.

Telefonunu ve anahtarını alıp hemen Asiyelere gitti.

Kapıyı çaldığında Murat açmıştı.

"Oo kumam hoş geldin."

"Zevzeklik yapma Murat. Asiye Abla evde mi?"

"Evet. Türkü söylüyor içeride."

Nefes başını sallayıp hemen içeri girdi. Ayakkabılarını çıkardıktan sonra 'çayelinden öteye' söyleyen Asiye'yi gördü.

"Selamın Aleyküm."

"Aleyküm Selam Nefesim. Hayırdır?"

"Asiye Ablam, canım ablam."

Nefes elindekileri masaya bırakıp Asiye'ye yaklaştı. Mustafa'yı az kenara çekip Asiye'nın yanına geçti ve yanaklarını sıktı.

"Oy bal yanaklım. Senin ne kadar tatlı yanakların varmış ya. Gel bir öpeyim."

Uzunca bir öpücük bıraktıktan sonra herkes hayretle izliyordu.

Bir Kuyruklu Yıldıza Mektup/NefTah / Kısa HikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin