Bölüm 2

274 11 138
                                    

   Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ♥️♥️♥️

    Telefonumun alarmı ile uyanıp elimi yüzümü yıkadım ve simsiyah olan okul formalarımı giyip saçlarımı balıksırtı ördüm. Mutfağa geçip bir şeyler atıştırdıktan sonra abimin de mutfağa geldiğini fark ettim. Annem devlet okulunda çalıştığı için sabahın erken saatlerinde çıkıp öğlen bir gibi eve geliyordu, babam da annem kadar olmasa da erken çıkıyordu. Abim uyku sersemi bir şekilde pijamalarıyla karşımda dikilirken saatten haberi olmadığını düşünüp telefonumun ekranından saati gösterdim.

   "Oha kızım saat ne ara sekiz oldu?"

   Ben gözlerimi devirirken o çoktan odasına giyinmeye gitmişti. Yaklaşık on dakika sonra yanıma geldiğinde hemen evden çıkıp arabaya bindik ve okulun arka sokağında abimin yanağına bir öpücük kondurup arabadan indim. Okula arabayla gelenlerin bahçe kapısının dibinde inmelerine anlam veremiyorum çünkü herkes aynı sokağa girmek isteyince trafik oluyor ve orası okul yolu. Bir ya da iki sokak yuruseler incileri dökülmez. Her neyse...

    Sınıfa girdiğimde boş olan yerlere bir göz attım ve öğretmen masasının hemen önünde oturan Selin'i gördüm. Bana gülümseyip kafasıyla yanındaki boş sırayı işaret edince oraya oturmaya karar verdim. Sınıf fazlasıyla şakacı görünüyordu ama bir sorun vardı. Sude. Hatırlarsanız size okulda derece yapmak isteyenlerin korkulu rüyası olduğumu söylemiştim. Sude güzel ve hırslı bir kız, beni bu sınıfta rahat bırakmayacağına adım kadar eminim.

   İlk dersimiz felsefe ve Gülay Hoca aynı zamanda rehber öğretmenimiz. Gülay hocanın muhteşem fikri üzerine ilk derste sınıf başkanı ve oturma planı gibi sıradan işlerle uğraşmaya karar vermiştik sınıfça. İkinci ders ve öğleden sonraki derste de felsefe olacaktı. Benim için değişen bir şey yoktu ya neyse.

    Gülay Hoca oturma planı için sınıfta göz gezdirirken birkaç uzun boylu arkadaşı arkaya ve bazı kısa boylu arkadaşları öne aldı. Benim konusamadığımı biliyordu çünkü geçen sene de dersimize geliyordu.

   "Arkadaşlar sınıfta işaret dili bilen biri var mı?"

   Gülay hocanın aradığı kişi olmadığıma emindim ve sanırım o kişiden bana yardımcı olmasını falan isteyecekti. Hocam saçmalamayın Allah aşkına, iki sene nasıl geçtiyse bu da öyle geçer yani. Adının Ece olduğunu bildiğim kız simsiyah saçları ve kopkoyu gözleri ile konuştu.

   "Ben biliyorum hocam."

   "O zaman seni öne Hayal'in yanına alalım diyeceğim ama sen de pek uzunsun kızım. Hayal sen oraya otursan görebilir misin?"

   Başımla onayladığımda esyalarımı alırken Selin'e gözlerime veda ettim ve Ece'nin yanına geçtim. Ece pencere kenarında en arkanin bir önündeydi, arkamızda Edis ve Arda, önümüzde de Can ve Melis vardı. Can ve Melis hariç hiç birinin güldüğünü görmediğime yemin edebilirim. Aşırı doz gerilimden kalp krizi geçireceğim burda, ortamda öyle bi negatif enerji var ki nefes almaya çekinir durumdayım.

   Can: Reis hoşgeldin, bu mendeburların çenesini bıçak açmaz ama merak etme ben arada çaktırmadan dönerim dedikodu falan yaparız. Cevap vermeden de olur zaten kendi kendime konuşurken de kendim cevap veriyorum.

   Melis: Can mal mısın? Kız mimikleriyle bile seninle anlaşır zaten sen konuşurken beyin kullanmadığın için kız bır de seninle konuşsa ohooooo.

   Can: Bak o son yürüdüğün çocuk cevap vermedi diye hıncını benden alıyorsun çok alınıyorum çok. Hayal görüyor musun şu nankörün yaptığını? Ben seni ellerimle besledim, yeri geldi itten kopuktan korudum, yeri geldi sana çocuk ayarladı-

SESSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin