(5. Bölüm)

162 4 0
                                    

         Evet nereye gidiyormuşuz bende çok merak ediyorum cidden. Ama buna nereye gidiyoruz diye sorarsam kesin çeneni kapat diyecek. Yol boyunca gıkımızı çıkarmadık. Beni eve getirmişti evime güzel evime herkesten kendimi soyutlayabildiğim,  kafa patlattığım, dinlendiğim en güveli bölgeme. Şuan o kadar ihtiyacım vardı ki sıcak bir duş alıp 10 gün uyumaya o kadar yorgun ve bitkindim ki anlatamam.

"Hazırlan rahat bir şeyler giy burada bekliyorum."

"Benim adıma karar alamazsın gelmiyorum ben." diyeceğim sırada bahçe kapısında babamla göz göze geldim. Tabiki de lafımı yuttum. Sessizliğimi bozmadan kafa sallayarak içeri geçtim, meraktan delirmek üzere olan annem üstüme atladı bir ara kaburgam kırılacak sandım. Beni çok merak ettiğini falan sordu bende "Babama sor anne o iyi bilir." diyerek odama çıktım.

Siyah taytımı ve beyaz salaş tişörtümü üstüme geçirdim, rahat giyin demişti bu yüzden saçlarımı da at kuyruğu yaptım hafif bir makyaj yaparak biraz parfümle işimin bittiğini söyleyebilirim. Çantamı okul için biriktirdiğim yüklü bir miktardaki parayı alarak tam odamdan çıkmak üzereydim ki telefonuma mesaj geldi. "Yanına bir kaç parça eşya al lazım olur." Sinirle kaşlarımı çatarak siyah fazla büyük olmayan sırt çantama etek, pantolon, tayt ve bir kaç bluzle tişört koydum seyahat için  hazırladığım küçük bakım kutumu da içine atıp şağı indim. Annemin yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. "Seni seviyorum anne." diyerek el salladım. "Bende seni seviyorum annem." derken gözlerinin dolduğunu fark ettim. Arabanın önüne yaslanmış babamla konuşan Mert'e baktığımda beni fark etti. Yanlarına vardığımda babam "Güzel kızım benim." diyerek koluma dokundu. Bende tabiki ne yaptım kolumu sertçe çekip arabanın ön koltuğunda yerimi aldım ve siyah camı kapatıp beni görmesini engelledim. 

"Babana çok sert davranmıyor musun?" dedi sırıtarak.

"Bunu  evlatlık verilen biri olarak mı söylüyorsun?" dedim evet bunu dedim çok sert oldu dememeliydim.Stres yaptırdı ne yapayım söyleyiverdim işte... of kahretsin!

"Haklısın." dedi sadece "Haklısın." ne anlamda dedi bunu kesin beni öldürmek istiyor ve şuan boş bir araziye öldürmek için götürecek. Neler saçmaladığımın farkına varmak epey bi dakikamı aldı. Alışveriş merkezinin önünde durduğumuza büyük bir nefes aldım. O kadar rahatladım ki istediğim şirketten iş teklifi alsam bu kadar sevinmem.

"İn. Ne bekliyorsun?"

"Cidden trene bakan öküz gibi bakıyordum salak Buket insene ne bekliyorsun?" içimden geçirdiğim bu cümleden sonra arabadan indim ve içimden dedim ki. "Burası senin kaçış bölgen kızım hadi görelim seni."

Cidden aklımdan kaçmayı geçiriyordum. Yetecek kadar param vardı kredi kartlarım babamın üstüne  harcama yapsam onun borcu olurdu. Kıyafetimde vardı "Herkesten kaçsam mı?" bunu cidden düşünüyordum ve evet fazla vaktim yoktu. Girdiğimiz mağazalarda anladığım kadarıyla gelinlik bakıyorduk. Yani Mert bakıyordu ben değil! Ben evlenmek bile istemiyordum.

"Lavaboya gitmem gerek." onu görmek için kafamı kaldırdım çünkü benden epey bi uzundu kendisi ve çekici bir tip olduğundan tabi bu başka kızlara göre benim dikkatimi hiç çekmiyordu. Ne bileyim tipim değildi ama çalışanların hepsi onu kesiyordu. Kesin içlerinden "Kıza bak be kapmış çocuğu keşke bizim olsa." bunu bana deseler al tepe tepe kullan geri getirme derim resmen.

"Çabuk gel denemeni istediğim gelinlikler var." kafamı sallayarak yanından ayrıldım. "Hadi kızım tam zamanı KAÇ!" Tamam kaçacaktım hızlı adımlarla alışveriş merkezinden çıktım. Önüme ilk gelen taksiyi durdurarak hava alanına gitmek istediğimi söyledim. 15 dakika sonra telefonum deli gibi çalmaya başladı arayan Mertti tabiki kim olacak başka ama ben açmayacaktım. Hayatımı kimseye göre düzenlemeyecektim. Borcun sorumlusu ben değildim ve babam beni böyle satamazdı. Nereye gideceğimi bilmiyordum ama geleceği ilk yer burası olur diye düşündüğüm için birazdan kalkacak olan uçaktan bilet aldım ve hızlı hızlı uçağa yürüdüm. Gidiyordum artık buradan. İzmir doğduğum büyüdüğüm yer, şimdi burayı terk ediyordum. Başka seçeneğim yoktu olmayacaktı da...

*"Madrid uçağı kalkışı için son 3 dakika."

Duyuru yapıldığı anda kendimi uçağa atmıştım. Artık geri dönüşüm yoktu. Hem İspanya da dil sorunum olmazdı Almanca, İngilizce ve İspanyolcayı ileri seviyede biliyorum. Kendime geride bıraktığım hiç bir şeyden pişman olmamak üzere söz verdim. Artık bu benim yeni sayfamdı bembeyaz kocaman yeni bir sayfa...


KADEHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin