10. BÖLÜM

56 1 0
                                    


   Sessiz sessiz yemeğimizi yedikten sonra Maria sofrayı toplamama yardım etti. Can'a nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Ama artık söylemem gerekiyordu.  Karşısına oturup cümlemi toparladım ve konuşmaya başladım.

"Can benim Türkiye'ye dönmem gerekiyor..."

Söyleyeceklerimi toparlamadan lafımı böldü.

"Nereye?"

Önümdeki su dolu bardaktan bir yudum aldım ve devam ettim.

"Annem bana bir mektup göndermiş, bu sabah elime ulaştı ve onu görmem gerektiğini söylüyor. Can babam ceza evinde ve annemin durumunu görmem gerekiyor. Anlıyor musun beni?"

   Ellerimi sıkı sıkı tuttu ve beni anladığını söyler gibi kafasını salladı. Ama gözlerinde başka bir şey vardı. Sanki kaybetme korkusu gibiydi. Gözümden akan bir damla yaşı soğuk parmak ucuyla sildi. Çenemden tutup göz göze gelmemizi sağlayacak şekilde başımı kaldırdı.

"Tabiki gideceğiz."

"Gideceğiz?"

"Seni yalnız göndereceğimi düşünmüyorsun herhalde. Beraber gidip anneni görürüz." 

Birkaç saat içinde bütün eşyalarımı hazırlamış ve Maria'yı gelmek için ikna etmiştik. Can uçak biletlerini ve otel odalarını ayarlamıştı bile. Yola çıkmıştık artık geri dönüşümüz yoktu sanki bir aile gibi üçümüz sadece üçümüz annemi bulmak görmek için dönüyorduk. Bu küçük kızın ilk gidişiydi ve çok soru soruyordu. 

"Buketcim orası güzel mi? Küçük çocuklar var mı baba? BEN ARKADAŞ BULABİECEK MİYİM?"

Can derin bir nefes aldı ve sorulara cevap vermek için kızına döndü.

"Babacım gidene kadar soru sormasan olur mu? Buradan çok farklı bir yer değil."

Maria tamam diyerek tabletini eline aldı ve oyun oynamaya başladı.

"Sence de çok garip değil mi?"

"Garip olan ne Buket?"

"Benimle gelmeniz garip değil mi işte."

Büyük bir nefes alarak bana baktı.

"Saçmalama garip olan bi tarafı yok."

"Bunu içinden gelerek söylemediğin çok belli, sende bilmiyorsun değil mi?"

Tek kaşını havaya kaldırarak uçakta tamamen bana döndü.

"Neyi bilmiyor muyum?"

Boğazım gıcık yapmış gibi nazikçe öksürdüm.

"Beni neden korumak istediğini, bu dürtü neden içinde var onu bilmiyorsun çünkü bende bilmiyorum. Mesela neden beni korumak istiyorsun bilmiyorum, beni kabul etme nedenini, neden geldiğini, ne hissettiğini. Uzun zamandır beraberiz ama değil gibiyiz."

Gözlerini devirdi ve ellerimi tuttu.

"Bunu gizlediğimizi sanıyordum Buket üzgünüm. Söyleseydin herkes bilirdi saklamak istediğini en azından emin olana kadar söyleyen sendin, o yüzden bunları bana değil kendine sor."

Gerçekten çok doğru konuşuyordu ve diyecek bir şey bulamayacağım için sadece susabiliyordum.

"Babaaaa..."

Sıçrayarak uyanan Can'a gülmemek için kendimi zor tuttum, normalde gülerdim ama bir şeyler yerken bu hiç hoş olmazdı.

"Efendim babacım."

"Uçak iniyooor."

"Evet canım geldik."

Onun kızına olan nezaketi gerçekten beni büyülüyordu. Normalde o kadar suratsızdır ki bunu gören herkesin şaşıracağına emindim.

"Geldik mi? Can ben hazır mıyım bilmiyorum."

"Merak etme sen buna her zaman hazırdın."

Uçaktan inip havalimanının kapısına vardığımızda iki adam ve bir büyük siyah arabanın bizi beklemesi açıkcası biraz korkutucuydu. Can sanki onunlaymışım gibi sımsıkı elimi tutarak beni arabaya oturttu ve yanıma yerleşti. Maria o kadar heyecanlı bir şekilde pencereden bakıyordu ki gülmeden duramadım.

"Hoşuna mı gitti Buket ablam."

Can'ın bu tuhaf sözü ona ters bir bakış atmamı sağladı.

"Tamam kızma yüzün gülsün diye söyledim hayatım."

Ne oluyordu bu adama tuhaf tuhaf cümleler kuruyordu. Kafasına bişi mi düştü acaba veya yanımızda olan iki adam yüzünden mi böyle davranıyordu.

Kulağına eğilerek fısıldadım. "Can iyi misin sen."

"Sus ve bana ayak uydur seni benim eşim sanmaları gerek."

"Neden böyle sanmaları gerek."

Bu adam her seferinde beni biraz daha şaşırtıyordu.

"Babam eğer her hangi bir kız için buraya döndüğümü duyarsa her şey çok kötüye gider o yüzden bana ayak uydur ki anlamasınlar. Uzunca bir süre buradayız."

Ne yani sahte evlilik rolüne mi başlıycaktık. Ben becerebileceğimin farkındaydım. Ortaokulda tiyatro kulübündeydim ve hep başrolü kapardım ama bu çok farklı bir şey bu tiyatro değildi.

"Geldik elimi tut ve güler yüzlü ol lütfen rica ediyorum."

Kafamı sallayarak onayladım.

Bana biraz yalvarmış gibi konuşması çok hoşuma gitmişti. Bakalım bu oyun ne kadar devam edebilecek.

KADEHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin