13 Mayıs 2020
Son konuşmamızda ne zaman seni ziyaret edebileceğimi sormuştum.
Sen de ertesi gün tedaviye başlanacağını ve bir süre acılı geçeceği için o halde beni karşılamak istemedin.
Elbette anlayışla karşıladım.
Günler haftaları kovaladı, her hafta sonu birileri ziyaretine geldi.
Çok daha önceden sözleşmişsinizdir diye bir şey diyemedim.
Hem bana haber verecektin sen, öyle dedin.
Müsait olsan söylerdin elbette.
Sonra.. Ben sana yine soracaktım.. Şu hastalık yüzünden kapının önüne bile çıkamaz olduk, soramadım.
Yemin ederim, sana yemin ederim hiç tahmin edemedim böyle sonuçlanacağını.
Sana veda bile edemeden ellerimden kayıp gideceğini bilemedim.
Ben gerçekten sana gelmeyi çok istedim Jimin.
Ondan sonra bir daha yazmadım diye küstün mü bana?
Küsme yalvarırım.. Gerçekten çok aptalım.. Seni aramadım bile.
Sesini duymaktan çok korktum.
Hep ne olduysa korkularım yüzünden oldu. Aynı bunun gibi.
Gerçekten çok pişmanım Jimin.
Bana küsmediğini söylüyorlar. Sen bana küsmezmişsin.
Ama sen alıngan birisin meleğim.
Ben senden ne özür dileyebildim, ne son kez sarılabildim, ne de sesini duyabildim..
Ama şimdi görebiliyorsundur ya bunları, değil mi?
Görüyorsundur halimi. Affedersin beni, değil mi..?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Çok Gür Saçlarını Severdim ✓
Fanfic𝑻𝒂𝒍𝒌𝒊𝒏𝒈 𝒕𝒐 𝒕𝒉𝒆 𝒎𝒐𝒐𝒏 Daha önce hiç, bir kahve içmeyi bu kadar istememiştim Jimin. 'vmin ᴳᵉʳᶜᵉᵏ ᵒˡᵃʸˡᵃʳᵈᵃⁿ ᵉˢᶦⁿˡᵉⁿᶦˡᵐᶦˢᵗᶦʳ