Tut elimi burdan gidelim. Olmaz demeden dinle beni bi'
Rüzgarım söndü, dindi ateşim.
Sen yokken ne gece ne de gündüz ne ay var ne tek bir yıldız..Her yer karanlık ve ıssız göremiyorum.*
25 yasında güzel bir kızım artık. Doktoramı tamamlayıp fen fakültesinde akademisyen olarak işe başladım. Bugün benim hem doğum günüm hem de hüzün.. Babamı kaybedeli bugün tam 17 yıl oldu. Doğum günlerimi kutlamayı bıraktığım 17 yıl.
*
Bugün derse girdim ama işleyesim olmadığı için gençleri erken bırakmaya karar verdim. Üzerimdeki siyah elbise yasımdan.. Çocuklar benim için sürpriz doğum günü yapmışlar, yalandan gülümsemelerimle günü bitirmek istiyorum fakat bu işin içine diğer akademisyen arkadaşlarım da katılmış. Gözlerim sadece tek bir kişiyi arıyor ama yok.
*
Sonunda evimdeyim. Telefon usulca çalmaya başladı. ''Ne ? Gözlerimin aradığı kişi.. Yıllar önce silğim ve tekrar yıllar sonra okulda tesadüf eseri karşılaştığım, karşıma geçip benden hoşlandığını söyleyen Jim!?'' Evet doğru. Aynı okulda akademisyenlik yapıyoruz artık. Dayanamayıp küle dönen kalbimi tekrar onun için alevlendirdim. Ve teklifini kabul etmiştim. 2 yıldır beraberiz çünkü bu salak kalbim asla akıllanmayacak..
Telefonu nefes nefese açıp ''Efendim'' dedim ama karşı taraf bu heyecanımı duyunca sanırım biraz keyiflendi. Ah benim fındığım ne güzel gülüyorsun sen öyle. Ama hayır o beni bugün yalnız bıraktı gülemem. Karşı taraftan gülmelerin ardından gelen güzel ses '' Aşağıdayım'' dedi. Hemen hazırlanmalıyımm. Hemen hızlıca (20 dakika kadar) hazırladım. Aşağı indiğimde kapıyı açar açmaz konfeti sesi ve arkadan gelen şarkılarla karşımda eğilmiş ve dizlerinin üstünde bana evlenme teklifi ediyor. Ağlayarak kabul ettim. Sanırım bu saniye benim hayatımda hissettiğim en kuvvetli duygu ve en muhteşem anımdı. Keşke hep bu saniyede kalabilsem.
*
Yine derse gidiyorum ama içim içime sığmıyor , sürekli gülümsemek istiyorum, ağzım kapanmıyor. Dersin nasıl geçtiğini anlmadan sevdiğim adamın kollarına koşarken birden adımlarımı yavaşlatıyorum çünkü yanında bir kız var !? Nefes alamıyorum. Kim bu? Yanlarına yaklaşırken Jim beni görüp ürküyor ve yanındaki kızın Seol olduğunu farkediyorum. Kırmızı bandanası ve kekelemesiyle hiç değişmeyen, tek değişen şeyin şuan karnının büyümesi olan eski arkadaşımı görünce dehşete kapılıyorum. Eski anılarım teker teker kafamda canlanırken oradan kaçmak istiyorum ama bunu yapamam sormalıyım. '' Neler oluyor? ''
Jim bana yaklaşıp yüzümü avuçlarının içine alarak ''Seol bir süre bizimle kalacak.'' Anlamıyorum neden bu kız burada hemen vakit kaybetmeden '' Sen onu nerden tanıyorsun?'' diye sordum. Kısa bi nefes verişten sonra Jim söyledikleri boğazımı yakıyor, yutkunamıyorum, konuşmaya mecalim kalmıyor çünkü Seol Jim'in eski nişanlısıymış. Ve şuan hamile olduğunu söyleyerek geri dönmüş..
Oradan hızlıca ağlayarak uzaklaşıyorum. Peki Seol neden bana bunu her seferinde yapıyor ? Neden her zaman karşıma çıkıyor? Peki ya Jim neden beni aldattı? Sorularım ve söyşeyeceklerimin boğazımda düğümlenmesine izin vererek ordan koşarak uzaklaştım. Çünkü ne konuşmaya mecalim vardı ne de sorularımın cevabını duymaya..*
''Bırakma kendini Venüs! Jim senden ve Seol'den nefret ediyorum Artık bir damla su vermem çöllerde kavrulsanda, elinizden su içmem ruhum tuza batsa da..
BENİMLE KAYBOLDUN.''*
Ertesi gün derse gitmedim, 1 aylık izin aldım ve istediğim tek şey buradan, bu şehirden uzaklaşmak oldu. Öyle de yaptım. Anneme koştum çünkü annemin sıcak kucağı ve gülümsemesi her şeyi unuttururdu bana. Annemi görmeyeli 2 yıl olmuştu ve neredeyse ona verdiğim sözü unutmuştum. Ama geldiğimde bu sözü yerine getirmek için annemi ikna etmeye koyuldum. Kafamı dağıtmalıydım ve sözlerimi birer birer tutmalıydım.
*
Ameliyat günü geldi ve annem başarılı bir şekilde ameliyat oldu. Artık hem ben hem de annem o boşluğu doldurabilmiştik. Belki o boşluk sadece bir göğüs olarak görünüyordu dışarıdan ama bizim için o boşluk babamdan sonra doldurulamayan büyük bir yaraydı..
Doktorla görüşmek için annem dinlenirken doktorun odasına yöneldim. İçim kıpır kıpır, heyacanlı ve tüm acılarım geride kalmış bir şekilde yürüyordum hatta uçuyordum. Kapıyı açtığımda beni güzel gülüşlü, uzun boylu, esmer, mavi gözlü bir adam karşıladı. Bir an duraksadım çünkü yüzüm kızarmaya başladı ve kalp atışlarım şuan daha hızlı. Buraya gelirkenki heyecan sanırım sadece annemin heyecanı değildi çünkü kalbim benden önce hissetmişti.. Ruhumun esintisinde karşıma çıkan, annemin boşluğunu kendi elleriyle dolduran ve benim kalp ağrımı dindiren adam! Sanırım ben aşktan kaçarken aşk beni tekrar yakaladı..