Oluyor olmakta olan
Lets get it!
🍷🍷🍷
***
Okul çıkışı dönüş yolunda taktığı kulakları ile salına salına yürüyordu Jungkook. Aklında ise bin bir türlü tilki, kuyrukları birbirine değe değe çiftleşiyor ve mayoz bölünme gibi çifter çifter artıyordu.
Gece sürekli kitli olduğunu bile bile kontrol ettiği kapıdan, on dakika boyunca pencere önünde biri var mı diye nöbette durmaktan ve hemen ardından indirdiği perdeleri ile yatakta sağa sola dönmekten ve El Negro isimli kodu bozuk psikolojik deliyi düşünmekten kendini alamıyordu.
Tabii bunlarla da sınırlı kalmıyordu ki hiçbir şey, bu zamana kadar itmeyi bilmişti çevresindeki herkesi, şimdi ona böyle sıkıca tutanmak isteyen, gizemli, oldukça ürkütücü ama mesajlarının daha fazlasını istediği bu adama karşı içinde gittikçe büyüyen bir merak vardı engel olamadığı.
Gözlerini ne ara kapattığını bilmeden ayağına değen bir cisim ile hızla gözleri açılmıştı Jungkook'un.
Hav hav hav!
"Ahh!... Ne sevimli bir şeysin sen öyle bakiyim!"
Ayağının dibine kadar gelmiş küçük köpeğe gözleri parlayarak uzattı o an ellerini Jeon. Kucağına aldığı gibi daha güçlü havlayarak ona sırnaşmaya çalıştığını gördüğünde, o da gülmesine hakim olamamıştı.
Kulaklığını hızla cebine sıkıştıran Jungkook, "Adın ne bakalım senin? Hı?... Sahibin nerede?" küçük şey ile çoktan konuşmaya başlamıştı. Ve ne ara evinin önüne geldiğinin bile farkında değildi.
Köpeği yere bırakıp başını sevmeye başladığında halen bahçe çitlerinin önündeydi ve gözleri ise o saniye çevreyi taramayı akıl edebilmişti.
Hav hav hav!
Kuyruğunu mutlu bir şekilde sallayan köpek Jungkook'un bacaklarına dolandığında, boynundaki isim yazılı tasma çekti önce dikkatini.
"Yeontan... İsmin bu mu?... Ahh çok tatlısın sen!"
Ardından da bakış açısına giren bir çift ayakkabı olduğunda önce kaşları çatıldı, hemen sonra parmaklarının arasındaki tüyler yok olarak ne zamandır orada olduğunu bilemediği ayakların dibine giden köpek ile irisleri yavaşça yukarı tırmanmaya başladı.
Bol siyah kumaş pantolonu geçerek, fil dişi renkli kazağa, oradan da esmer bir tene ulaşmıştı ki sonunda yabancının kusursuz çehresi ile karşı karşıya kalabilmişti Jungkook.
Hemen sonra çöktüğü yerden fırlarcasına kalkarak, "Ahh!... Şey, pardon... Köpek? Sizin miydi?" diyebildiğinde, bir elini ensesine atıp pür dikkat onu izleyen, oldukça ilgi çekici ancak aynı zamanda da bir miktar tuhaf hissettiren keskin gözlerin sahibine.
Yabancının dudaklarından o an tek bir kelime döküldü tepkisizce.
"Yeontan."
"Ne?"
"Köpek değil. İsmi Yeontan."
"Ahh!" bir aptal gibi verdiği bu ikinci saçma tepki ile elini indirip duruşunu düzelten Jungkook, yüzündeki karşıdan bir aptal gibi göründüğüne oldukça emin olduğu ifadeyi hızla silerek tebessüm etmeye çalışmıştı.
''Buralarda mı oturuyorsunuz?''
Birden bire dudaklarından dökülen soruya kendi bile inanamayan Jeon, nereden peydahlandığını bilmediği bu merak, kendisi ile aynı boylarda olan yabancının tek odaklanabildiği gözlerinden yayılan o tuhaf auradan güç alarak açığa çıkmış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MindFuck を
Fiksi Penggemar"Çünkü ben senin, gölgenim Jeon." #𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺 #BL -- texting & story 04.05.20 ©Jey & ©Bety