GİRİŞ: MAHKEME SALONU

165 9 5
                                    


Arkadaşlar bu benim ilk hikayem. Bu yüzden biraz acemiyim ama gelecek bölümlerin hoşunuza gideceğine inanıyorum. Ve bu hikayeyi yazarken yardımlarını esirgemeyen MERVE' me çook teşekkür ediyorum.

Mahkeme salonunda herkes hakimin son kararını beklerken derin bir sessizlik oldu. Alesa son derece kendinden emin bir şekilde hakimin kararını bekliyordu. 3 yıllık avukatlık hayatında hiçbir davayı kaybetmemiş olmasının da bunda önemi çoktu.


Hakim kararın açıklanması için tokmağını vurduğunda salondaki herkes nefesini tuttu. Hakimin "Yaz kızım, 22 yaşındaki zanlı Burak ALTINBAŞ' ın , 22.01.2010 tarihinde evinde çalışan 16 yaşındaki İpek TUZCU' nun ırzına geçtiği eldeki delillerde kanıtlanmıştır. Zanlıya henüz reşit olmayan bir kıza zorla sahip olduğundan, kişinin psikolojisini bozduğundan ve bu kişinin kendi himayesinde biri olduğundan, hakkında 34 yıl 6 ay hapis cezasına ayrıca neden olduğu psikolojik tranvadan dolayı 25.000 TL tazminat vermesine karar kılınmıştır..."

Kararın açıklandığı an İpek sevinçle annesinin boynuna atladı. Yaşlı kadın ise hem sevinçten ağlayan hem de minnet dolu gözlerle avukatlıklarını üstlenen kadına bakıyordu. Alesa ise kederli yüzünde hafif bir tebessüm oluşan kadına saygı ile bakıyordu. Çünkü, kızına yapılan bu rezilliğin peşini tüm yokluk ve zorluğa rağmen bırakmayan bu kadın onun gözünde saygıyı hak ediyordu.

Karşı tarafta ise Can Bey adeta ateş püskürüyordu. 26 yaşında toy bir avukata karşı yenilmenin ve oğlunu kaybetmenin acısıyla nerede olduğunu unutup öfkesini kusmaya başladı "Benim adım Can ALTINBAŞ, ben bunu sizin yanınıza bırakmam. LANET OLASILAR! Sürtükler!" laflarına gözlerini İpek' e dikerek devam etti "FAHİŞE! Hem oğlumun altına girdin hem de utanmayıp tecavüz etti diye dava açtın. O varoşlukdan geçilmeyen hayatınızı zehir etmezsem bana da Can Altı..." Can Bey' in cümlesi kendisini tutan polis memurları ile kesildi.

Her ne kadar kendisi sarf ettiği sözlerin karşısındaki masum kızda ne kadar derin bir yara açtığını fark etmese de Alesa, İpek'in gözlerinde ki hüzün ve acıyı gördü. İçinde büyüyen öfkeyle kendini tutamadı ve Can Bey'e yaklaşmaya başladı. Öfkeyle açık kahverengine dönmeye başlayan bal rengi gözlerini nefretle karşısındaki adam demeye dili varmayan aşağılık yaratığa dikti. Dava dolayıyla karşısındaki mahluk hakkında sıkı bir araştırma yapmış, hem kendi işlediği hem de oğlunun işlediği ama ne yazık ki para, tehdit ve farklı yollarla kapatılan tüm suçları öğrenmişti. Zaten daha öncede bu tarz insanlarla karşılaşmıştı.

Gözlerine baktığı adamla arasında 2-3 adım kaldığında durdu ve sakin ama etkileyici bir sesle konuşmaya başladı "Bu salondaki herkes az önce tarafımıza karşı dile getirdiğiniz tüm hakaretlere şahit oldular" eliyle hala kürsüdeki yerinde oturan 50'li yaşlardaki adamı göstererek "Hakim Bey'de buna dahil. Yani anlayacağınız müvekkilime hakaret etmekten ve zaten yıpranmış olan psikolojisini derinden sarsan bu sözleriniz üzerine yeni bir tazminat davası açacağız" dedi. Alesa'nın dudağının kenarı alayla kıvrıldı ve sözlerine devam etti. "Anlayacağınız konuşacağınız her şey davada sizin aleyhinize mahkemeye sunulacaktır. Her neyse Can Bey size ve oğlunuza hayatta başarılar dilerim." dedi.

Herkesin arkasından hayran bir biçimde kendisine baktığından habersiz çantasını alarak mahkeme salonundan çıktı.

Genç yaşında bu kadar başarılı ve tuttuğunu koparan biri olması herkesin takdirini kazanırken renk değiştiren bal rengi gözleri, etrafını çevreleyen sık ve uzun kahverengi kirpikleri, dolgun dudakları, beline kadar uzanan hafif dalgalı kumraldan kahveye çalan saçları ile etrafındaki tüm erkelerin beğenisini topluyordu.

Çıkışa doğru ilerlerken yolu sarışın uzun boylu bir adam tarafından kesildi. 1.70'lik boyuna ve giydiği neredeyse düz taban olan ayakkabılarına lanet ederek karşısındaki 1.90'lık -hatta daha fazla bile olabilir- adama baktı. Tam da tahmin ettiği gibi karşısındaki Ercan'dı.

O çapkın bir gülümseme ile kendisine bakarken, Alesa içinden 'hiç vazgeçmeyecek' diye düşünüyordu. Düşüncelerini bozan Ercan'ın "Merhaba, duyduğuma göre gene davayı sen kazanmışsın. Aslında şaşırmadım desem yalan olur. O dava 4 yıldır sürüyordu ve Can Bey'in kazanacağını düşünüyordum. Tebrik ederim." Sözleriydi.

Alesa tatlı ve iç gıdıklayıcı bir kahkaha attı. Gülerken ortaya çıkan gamzeleri Ercan'ı adeta büyülemişti. 2 yıldır Alesa'nın peşinde dolaşan Ercan kendini zorda olsa toparladı. "Aslında, benim bu davayı almamım nedeni de buydu. Ne yapayım haksızlığa gelemiyorum işte." Ercan bu kendinden emim sözlere gülümseyerek karşılık verdi. "Çok mütevazıyız. Neyse bunu kutlayalım mı?" diye beklentiyle sordu. Alesa ise içinden 'Tahmin ettiğim gibi, hiç vazgeçmeyecek.' Diye geçirdi. Tam cevap verecekken telefonun çalmasıyla duraksadı. Ekranda gördüğü tanınmayan numara ile huzursuzlaştı. Ercan'a işinin olduğunu söyleyerek ondan uzaklaştı ve telefonunu açtı. Henüz ağzını bile açamadan duyduklarıyla kaskatı kesilip, destek almak için duvara tutundu. Telefondan gelen dıt..dıt..dıt... sesleri ve elinden çantasının düşmesi eş zamanlı oldu. Alesa tüm vücudunu saran endişe ve korku ile öylece kalakaldı.

Hayatta sahip olduğu tek varlığı kaybetme düşüncesiyle gözleri dolu dolu olmuş, hüzünle kahverengimsi bir renk almıştı.

Kardeşini her an kaybedecek olmanın verdiği farkındalık hissiyle yere eğilip çantasını aldı. Ardından gizli tesislerine gitmek için hızlı adımlarla arabasına doğru yürümeye başladı.

Aklında ise duyduğu cümleler yankılanıyordu. " Kız kardeşin Almila elimizde ve eğer sen çaldığın bilgileri bize geri vermezsen ona aklına dahi gelemeyecek şeyler yaşatırım. Ha bu arada yalnızca 24 saatin var ALESA."

GÖREV:AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin