•6

1.8K 30 7
                                        




JACK

Viskimden bir yudum almak üzereyken masanın üzerinde duran telefonum çalmıştı. Arayan Megan idi ve sarhoştu. Şimdi ise arabada ona doğru gidiyordum. Beni aramasına ilk gördüğümde ne kadar şaşırsam da, daha sonra sesinden sarhoş olduğunu anlamıştım ve şaşkınlığım gitmişti.

Şaşırma nedenim ise çok fazla dik kafalıydı ve ne kadar farklı duygular beslese de ayık kafa da olsa asla beni asla aramazdı. Onun için endişelenmem dışında onu görmek de istiyordum ve bu tamamen bahane olmuştu.

Uzun binanın önüne geldiğimde,arabayı park ederek hızlıca binaya girdim. Asansör şansıma zemin kattaydı. sabırsızlık ile hemen 18. kata bastım. Kata geldiğinde asansör durdu.

Hemen asansörden inip Megan'ın kapısını çaldım. Bir kaç kez daha çaldıktan sonra kapı açıldı. Bütün harikalığı ile karşımda duruyordu. Giydiği saten siyah geceliği ve bembeyaz tenin uyumu karşısında saatlerce durabilirdim.

O ise yarı baygın gözler ve elinde ki kadeh ile bana bakıyordu. Hemen içeriye girdim. Ben içeri girince arkasına bakmadan salonuna doğru ilerledi ve kendini geniş koltuğun üzerine bıraktı.

Montumu çıkarıp girişe astım ve bende peşine gittim. Kesinlikle iyi değildi. Yoksa asla evde benim bu kadar rahat davranmama tek kelime etmeden duramazdı.

O koltuğun üzerinde heykel gibi serili dururken bende sehpaya oturdum. Baygın gözleri yavaşça bana bakıyordu. Elimi saçlarına götürmek için uzattığımda sertçe elimi ittirdi. Şaşırmamıştım. yavaşça ona eğildim.

"Neden kendini çıkmazda hissediyorsun?" dedim.

Elinde ki kadehinden son büyük bir yudum aldı ve bana baktı. Kadehinde artık alkol kalmadığı için bende sesimi çıkarmadım ve ona odaklandım.

Kıvrımlı dudaklarını açtı ve konuşmaya başladı. "Çıkmazdayım Jack... Çünkü sen sürekli karşıma çıkıyorsun ve aklımı karıştırıyorsun..." dedi ve biraz uzandığı yerde dikeldi. Dudaklarını ıslatıp konuşmaya devam etti.

"Bak bu böyle olmaz tamam mı? Çizgilerimi geçiyorsun. Sen nişanlı bir adamsın ve benden uzak durmalısın. Sana karşı sanırım bir şeyler hissediyorum ve bana böyle davranman sadece beni üzüyor." dedi.

Ağlamaya başladığında oturduğum yerden kalktım ve kolundan nazikçe tuttum. "Hadi güzelim elini yüzünü yıkayalım." dedim

Ağlamaya devam ederken "Hayır istemiyorum Jack beni bırak" diye söyleniyordu. Sarhoşluğu yüzünden bana karşı bile gelemiyordu. Yavaşça kolundan ve belinden tutarak banyoya doğru götürdüm.

Yüzünü yıkarken bir yandan bana söyleniyordu "Artık karşıma çıkmamalısın anlıyor musun?" Yüzünü kurlaması için kenarda asılı duran krem rengi havluyu ona uzattım. Alırken bile sinirli ses tonu ile "teşekkür ederim" dedi.

Bu kızın böyle asabi ama köşeye sıkışınca küçük çocuk gibi olmasını seviyordum. Ben bunları düşünürken o çoktan banyodan çıkmış koltuğa doğru yol alıyordu.

Kendini demin uzandığı yere geri bıraktı. Ona bakmaya doyamıyordum. Yüzünde inanılmaz bir masumiyet vardı. Ben onu incelemeye devam ederken geniş koltukta biraz kenara kaydı.

"Benimle uyur musun?" Dedi masum ses tonu ile. Onunla uyumak ister miyim? Tabi ki

Hemen koltukta bana açtığı yere geçtim. Kafasını kolumun altına aldım. O da iyice yerleştikten sonra yanımda duran kumanda ile televizyonu kapattım. Artık içeri de sadece şehrin loş ışığı ve derin bir sessizlik vardı.

LUSTER. || Gyllenhaal.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin