1.2 Doğruluk Ve Cesaret

276 26 30
                                    


Uyandığımda yanımda Soojin yoktu, erken kalkmış olmalıydı. Ona artık içimdeki her şeyi söylemek istiyordum. "Muhtemelen mutfaktadır." dedim kendi kendime. Ama orada da değildi. Evi aramaya başladım. "Soojin, saklambaç oynamıyoruz değil mi ?"

Soojin'in ailesinin evi gerçekten büyük bir villaydı. Salonda açık bir mutfak vardı. Geniş salon arka bahçeye açılıyordu. Evi ararken arka bahçedeki yüzme havuzunda bir kıpırtı gördüm, yaklaştım. Sudaki Soojin'miş. Beni gördü. Üstünde kırmızı bir bikini vardı. Su damlaları cildinde inci tanesi gibi parlıyordu. Kırmızı rujunu havuzda bile ihmal etmemişti. 'Suya dayanıklı' bir ruj sürmeyi şapşal aklına getiremediği için ruj dağılmıştı. Nutkum tutulmuş gibiydi... Ona ne yaptığını bile soramadım.

"Günaydın. Sen de gelsene."
"Ha-hayır, üstüm uygun değil."
"Üstün kimin umrunda ?" Karşı koyamadım, beni suyun içine çekti. Bana su sıçratırken bile çok mutlu görünüyordu. Ben ise sıçrattığı tüm suları yutuyordum çünkü gözlerimi bir şekilde ondan alamıyordum. Havuzun içindeki küçük basamağa oturup onu izlemeye başladım. Sadece onu... sadece Soojin'i... Sonsuza kadar izleyebilirdim... sonsuza kadar...

Bana doğru yüzmeye başladı. Yanıma geldi ve bana iyice yaklaştı. Ellerini yavaşça belime götürdü. En ufak hücremin bile çığlık attığını hissedebiliyordum o an. Yutkundum. Sadece hücrelerim değil ben de içimden çığlık atıyordum 'Haydi öp artık öpeceksen !'
Yok... bilmiyorum... yani... aşık olmuş olabilir miydim ?.. Ama hayır aşık olmamalıyım... hoş değil... en yakın arkadaşım... o bir kız !.. hem benden tiksinir... iğrenç biri olduğumu düşünür !

O an tüm kalbim paramparça oldu. Benden tiksinirdi ! Soojin onun hakkındaki düşüncelerimi duysaydı benden tiksinirdi ! Onun hakkında nasıl böyle düşünebilirdim ki ?
"Hayır Soojin, dur !" Tam bir aptaldım. "Shuhua, iyi misin ? Dur mu ?"
"Şey... ben... havuzdan çıkacağım. Ya da çıkmayacağım ! Karar değiştirdim."
"Sana neler oluyor ?"
'Neler olmuyor ki ?' Diyebilmeyi çok isterdim, hem de çok.
"Saçmaladım... özür dilerim."
"Önemli değil." Havuzun diğer ucuna doğru süzüldü.

Cidden neler oluyor bana ? Kafayı mı yedim ? Artık yanıma yaklaştığında tam bir serseme dönüyordum. Kendi içimde o kadar çelişiyordum ki, beynim ağrıyor resmen ! Dayanamadım ve sudan çıktım. Patlayacaktım. Soojin'in bana tek kelime bile etmemesini umarak gidiyordum. Etmemişti de. Üst kata çıktım, kurulandıktan sonra kendimi yatağa attım. Tavanı izliyordum. Tek istediğim şey bembeyaz tavanı izlemekti. Ses işitmek, başka bir yere bakmak... hayır, istemiyordum. Boşlukta gibiydim. Gözümden bir damla yaş süzüldü. Ama neden süzüldüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu. Belki de buraya hiç gelmemeliydim. Şimdi de korkuyordum. 'Soojin ya beni ağlarken görürse ?' diye. Bana neden ağladığımı soracaktı. Ben bile bilmiyordum ki sebebini. Ona nasıl açıklayabilirdim ? Açıklayamayınca da havuzda olan yetmiyormuş gibi gerçekten aklımı kaçırdığımı düşünecekti.

Tavanı izlerken gözlerim o kadar dolmuştu ki kırpıştırmak yetmiyordu yaşlarımın akıp gitmesi için. Yattığım yerden doğrulup oturdum, başım kollarımın arasındaydı. Düşüncelerim beynimi yiyip bitiriyordu. Bense onları kontrol edemiyor, çukura düşüyordum. Göz göre göre hem de. Durmak elimdeyken.
Merdivenlerden yukarı çıkan Soojin'in sesini duydum ve hemen gözyaşlarımı sildim. Birden panikledim, ayağa kalkıp bir şeylerle uğraşıyormuş gibi yaptım.
"Shuhua, yukarıda mısın ?"
"Evet." Odanın kapısını açtı. "Her şey yolunda, değil mi ?"
"Evet evet. Sadece biraz başım ağrıyor. Hepsi bu."
"Kendine dikkat et. Kurulanıp markete gideceğim, bir isteğin var mı ?"
"Şimdilik yok... sağol."
"Olursa ara beni, güle güle."
"Hoşçakal."

Yatağa geri oturmak yerine hazır ayağa kalkmışken odasını incelemeye başladım. Çalışma masasının üzeri rengarenk kalemlerle doluydu. Kalemleri çok sevdiğimi bilirdi. Fakat lisede o ailemin durumu şimdiki kadar iyi değildi. Bu yüzden bana hep ödünç verirdi. En sevdiğim fosforlu yeşil kalemiydi. Defterlerimde kullanmayı severdim. Elime aldım, bir kağıt parçası arıyordum denemek için. Rafı kurcalıyordum. Sanki ayıp bir şey yapıyor gibi hissediyordum. "Hayır saçmalama, alt tarafı kağıt arıyorsun." Bir defter vardı, rafın en arkasında. Bilerek gizlenmiş gibiydi sanki. Kapağına dokunduğumda çok ilginç bir dokusu olduğunu hissettim. Açmalı mıydım ? Yoksa... hayır, doğru değil. İçinde özel şeyleri yazılı olabilirdi. Ama... açıp göz atsam ne olacaktı ki ? Tereddüt etsem de en sonunda içini açtım eski defterin. Hızlıca sayfalarını karıştırdım. Şiirler ve yer yer kısa yazılar vardı içinde. Defterin tamamı kullanılmıştı. Yatağın üzerine oturdum ve ilk sayfayı okumaya başladım.

~
Ay ışığı

Bir havuzun dibine doğru batıyorum
Nefes almama izin vermiyor
İzin verdiğinde ise
Oksijen ciğerlerimi yakıyor
Batıran o'ydu beni, dışarıdan izliyor
Her sabah yüzümü yıkadıktan sonra taktığım maske...
Ben dibe batarken suyun üstünde yüzüyor, yüzüyor, yüzüyor...
Beni kurtarmıyor, en dibe itiyor
Maskemi görebiliyorum
Suyun dibine süzülen ay ışığı sayesinde
O ışık sen miydin ?
Ben en dibe batarken, batarken, batarken...

17.09.2014
~

Şiiri okumayı bitirdikten sonra sanki ben deftere bakıyordum, defter de bana. Bir sonraki sayfayı çevirmek istemiyordum. Bu şiiri sabaha kadar tekrar tekrar okuyabilirdim. Böylesine yetenekli olduğunu bilmiyordum. Tabii eğer yazan Soojin ise. Birkaç sayfa ileriye atladım. Yine bir şiir vardı.
~
Gölgem Gibisin Ama Seni İstemiyorum

Gölgem gibisin ama seni istemiyorum
Gölge gibi yakınsın bana
Beni takip ediyorsun hatta
En güvende olmam gereken yerde
Işıkların içinde
Sen varsın
Seni görmemem için hayatımı karanlığa atmam gerek
Işık olmayınca gölge de olmaz
Ya da sonsuza kadar yatmam gerek
Hareket etmeden
Yatarsam gölge de olmaz
Sonsuza kadar yatmayı denerdim o olmasa
Kurtarmak için ne yapmalıyım kendimi ?
Güneşi söndürebilmeyi dilerdim
Seni görmemek için
Bana yaklaşmaman için

Güneşi söndürebilmeyi dilerdim.

Güneşi söndürebilmeyi dilerdim.

09.2014

~

𝗔𝗹𝗰𝗵𝗲𝗿𝗮 ; ShuJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin