1.1 Doğruluk Ve Cesaret

469 43 72
                                    


Uyandığımda kan ter içindeydim. Dizlerim titreye titreye mutfağa gidip zar zor bir bardak su içebildim. Yıldırımın şiddeti gözlerimin önünden gitmiyordu.

Bir süre olduğum yerde kalakaldım. İçimde hala bir ürperti vardı. Belki de Soojin'in başına bir şey gelmişti. Gecenin bir yarısı onu arayıp 'Önemli bir şey yok. Sadece iyi olup olmadığını merak ettim.' Diyemezdim herhalde.
Kabus görmemeyi ve sabah uyanır uyanmaz Soojin'i aramayı umarak odama dönerken telefon çaldı.
İlginç. Hatta arayanın Soojin olması çok daha ilginç ve benim için birazcık korku dolu bir tesadüftü. "Telefonu hemen açmana şaşırdım Shu, ne yapıyorsun ?"
"Gecenin bu saatinde ne yapabilirsem onu yapıyorum, JinJin ?"

Heyecanlı ve söylemek istediği şeyler olduğu telefonun diğer ucundan anlaşılıyordu. "Sıkı dur ! Seni bu saatte boşu boşuna aramış olamam herhalde, değil mi ?"
"Ya, tabii, ne demezsin ! Yine gece gece bir çocukla konuşmaya başladın, sana çok güzel olduğunu ve seninle tanışmak istediğini söyledi."
"Hayır aptal. Ailem bir süreliğine çiftlik evine gidiyor. Onlara gelmeyeceğimi ve seninle takılmak istediğimi söyledim. Kısaca ev boşta şekerim."

Soojin en yakın arkadaşım olsa da sık sık mesajlaşmaya başladığı çocuklardan bahsetmesi beni sıkardı. O da bunu bilerek her seferinde konuşmaya devam ederdi. Onu kimseyle paylaşmak istemiyorum çünkü tüm bu saçma hikayelerin mağlup tarafı Soojin olurken, omzu gözyaşlarından ıslanmış bir şekilde en yakın arkadaşına teselli veren ben oluyorum. Sıkıcı ! Ve biraz üzücü.
Ama bu son haber sevindiriciydi. Koca bir ev ve sadece ikimiz ! Sadece SooShu ! Ya da ShuJin mi demeliyim ?

"Gerçekten çok iyi bir haber bu."
"Yarın seni kendim gelip alacağım ! İyi geceler."
"İyi geceler, seni seviyorum."

Kelimenin tam anlamıyla 'sürünerek' odama geri döndüm. Kabus görmemeyi umarak uykuya dalmak için kendimi zorladım. Şey... biraz da büyük SooShu buluşması için heyecanlıydım. Veya ShuJin. Her neyse !

~

Ertesi gün Soojin'le akşam yemeğini hazırlayana kadar canımız çıktı. Onu daha becerikli sanıyordum.

En sonunda yemeğimizi hazırladık ve karşılıklı yemeye koyulduk.
Saçma anılarımızdan bahsedip gülüşmekle meşguldük o sırada. Farkettim ki onu hep koruyup kollayan ben olmuşum. Hiperaktif çocuğunu kontrol etmeye çalışan bir anne gibiymişim meğer. Ona ait olmayan fotoğraflarla ona şantaj yapmaya çalışan da oldu, okul çıkışı bir köşeye sıkıştırıp kötü şeyler yapmakla tehdit eden de oldu. Fakat ben hep oradaydım. Tüm bunları yaşadığında, omzuma başını koyup yakındığında bir yandan ona teselli verip, bir yandan kafamda çözüm senaryoları kurardım. Ve tüm bunların sonunda ne olurdu ? Bu sefer yanıma sevinçle gelir, ona ne şantaj yapanın ne de tehditler savuranın olmadığını anlatırdı. Tesadüfen sorunların çözüldüğünü sanardı.

Ona hiçbir zaman şantajcıyı dövdürmekle tehdit edip, dövdürttüğüm erkeklere karşılık olarak iç çamaşırlarımı verdiğimi söylemedim. Ya da onu tacizle tehdit eden kişiyle birlikte olup, okuldan uzaklaştırılması için beni taciz ettiğini söyleyerek iftira attığımı.

Bunları kafamdan geçirirken tam bir aptal gibi görünecek olmalıydım ki Soojin beni o sırada dürtüyordu. "Nereye bakıyorsun ? Yemeğinle oynayıp durma. Ye şunu artık."
"Hiç. Gözüm dalmış."
"Daha eğlenceli şeyler yapmalıyız." Bir süre düşündü. "Şişe çevirmece oynayabiliriz !" Sonra hemen gidip boş bir şarap şişesi getirdi.

"Soojin zaten iki kişiyiz şişe çevirmek çok saçma değil mi ?" "Oyunun usulü bu Shuhua. Her neyse." Şişeyi çevirdi. "Sana sormam gerekiyor." Bunu söylerken çok mutlu görünüyordu. "Doğruluk mu ? Yoksa cesaret mi ?" Aynı şekilde bunu sorarken de. Cesareti seçecek kadar cesaretli değildim açıkça söylemek gerekirse. Doğruluğu seçtim.
"Bence bana karşı yeterince dürüstsün." Dedi.
Böyle düşünüyor olması iyi miydi yoksa kötü müydü bilemedim. "Oyuna biraz ekleme yapmalıyız. Eğer bana yalan söylediğini düşünürsem bir shot içmen gerekecek."

Eğlenceli olabilirdi, değil mi ? "Doğruluk diyorum. Sor lütfen." Biraz düşündü.
"Hiç birini öptün mü ?"
"Evet. Annemi, babamı, seni, kardeşimi tabii ki de öptüm."
"Hayır aptal ondan bahsetmiyorum. Mesela ilk öpücüğün kiminleydi ? Bana bunu anlatmadın !" Böyle konuların açılmasını sevmediğimi, çünkü utandığımı biliyordu. Ama yapıyordu bunu. "Hayır kimseyle öpüşmedim saçmalama !"
"Sana inanmıyorum. Bir shot içmen gerek."

Alkole alışkın değildim bu yüzden ne yapacağımı bilmiyordum. Ama sonrasında 'En fazla ne olabilir ki ?' Diye düşündüm ve içtim. "Sorma sırası bende mi ?"
"Hayır sende değil. Şişeyi çevirmemiz gerek." Eğleniyordu, hem de çok. Şişeye göre soru sorma hakkı yine ondaydı. "Vay canına ben bu oyunu baya sevdim Shu. Şimdi soruyorum, doğruluk mu ? Yoksa cesaret mi ?"
"Doğruluk."
"Shuhua biriyle daha önce birlikte olduğundan adım gibi eminim. Şimdi kim olduğunu söyle."

Soojin'in birden bire böyle sorular sorması çok saçmaydı ama bunu tabii ki de ölesiye reddedecektim. Ben öyle biri değildim. Değildim diyorum çünkü bunu Soojin için yapmıştım. Söyleyemezdim. "Hayır kimseyle birlikte falan olmadım. Saçmalıyorsun Soojin."
"Sana inanmıyorum. Ya bir shot iç, ya da söyle."

Kaçış yolum yoktu. Ama bir isim uydurabilirdim. "Ye... Ye...Yejoon ! Evet, hani şu basketbol takımının lideri olan çocuk ! Gerçekten müthiş kasları var ! Sadece formasının altından belli olanla yetinmemek çok güzeldi Soojin !"

"Sen asla böyle düşünmezsin Shu kendine gel !"
"Ne yani ? Reddettiğimde inanmadın !" "Tamam, şimdi farkettim de senin başka erkekler hakkında böyle konuşman sinir bozucuymuş ! Lütfen çevir şişeyi."

Bu kısa polemiğin ardından, SONUNDA sıra bendeydi. "Ha ! Söyle bakalım, doğruluk mu cesaret mi ?"
"Cesaret !" Bunu düşünmeden söylemesi ilginçti. "Peki o zaman. Bir düşüneyim." Aklıma ilk geleni söyledim o an. Onu zorlamak istemiştim sadece. "Beni öp !"
"Peki, bu çok kolay Shu." Yanağımdan şüphe etmeden öptü. Ondan intikam almak istemiştim çünkü bana feci denilebilecek sorular sormuştu. Ben zar zor kurtulmuşken onun bu işi kolayca halletmesi sinirimi bozdu. O yüzden anlık hırsla ağzımdan birkaç kelime çıktı. "Yanağımdan mı ? Hayır dudağımdan öpmen gerekiyor !"

Kendim de şok olmuştum söylediklerime. Seo Soojin beni öpecekti. En yakın arkadaşım ! Çok aptalcaydı. "Bunu yapamam Shu !" O anki ilk kuralım şokumu belli etmemekti. Gayet ne istediğinden emin ve baskıcı davranmalıydım.
"Daha ilk günden çıktığın çocuklarla neler yaptığını biliyorum ! Beni mi öpemeyeceksin ?"

Sakin ve ciddi bir şekilde bana cevap verdi. "Shu, onlardan hoşlanıyorum çünkü. Ne yani, senden hoşlanmalı mıyım ?"

Hayır. Kesinlikle benden hoşlanmasını beklemiyordum. Bilirsiniz ya, bu söylediği şey biraz ilginçti. Yani ne desem... biraz kırmıştı beni. Ama hayır, ondan hoşlanmıyordum da. İstediğimi almak için körleştim o an. Az da olsa sinirlendiğimi hissettim.
"Sen şaka mı yapıyorsun ? Sadece senden beni öpmeni istedim, benden hoşlanmanı falan değil ! Ne yani ? Benden hoşlanmanı mı isteyecekmişim ? Hah, çok komiksin ! Ama kaç yıllık arkadaşını öylesine bir oyun için de öpemeyeceksen pes doğrusu !"

Gereksiz yere sesimi yükseltmiştim. Hareketlerim garipleşmişti. Anlık bir sessizlik oluşmuştu bu çıkışmamdan sonra. Soojin bana öylece bakıyordu, sonra oluşan saçma sessizliği bozdu.
"Tamam, Shuhua. Öylesine bir oyun için bu kadar sinirleneceğini bilmiyordum."

Sonra ne mi oldu dersiniz ?
Beni öptü. BENİ. ÖPTÜ. YAPMIŞTI BUNU.

"İyi geceler Shu, ben odama gidiyorum."

O giderken arkasından öylece bakakaldım.

Bu... çok garip hissettirmişti. Gerçekten ! Hayır en yakın 'kız' arkadaşımdan hoşlanamazdım, Ne de olsa biri öptüğü için garip hissetmiş olmalıydım, Soojin öptüğü için değil ! Zaten o bir kızdı... ben de bir kızdım... olamazdı ki ! Hayır öyle değildi. Basit bir öpücük ne de olsa. Evet evet, basit bir oyun için verilmiş basit bir öpücük.

𝗔𝗹𝗰𝗵𝗲𝗿𝗮 ; ShuJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin