2.1 Fırtına

162 22 5
                                    

Onun için kendimden vazgeçtiğimi farkettiğim o an, hayalkırıklıklarımın keskin birer cam parçası gibi kalbime saplandığı o an, yaptıklarım için ilk kez pişmanlık duyduğum o an, uğruna yaptığım kişi için "Gerçekten değdi mi ?" diye kendime sorduğum o an.

İçimde korkularımın beslediği bir öfke varmış meğer. Kendimi nereden geldiğine anlam veremediğim öfkeye kaptırdığım için vücudumu bir suçluluk duygusu kaplamıştı. Soojin'e karşı söylediğim her bir kelime için pişman olduğunu söyleyen bir ses vardı.
'Hayır Soojin şaşkınlığına yenik düştü.' işte böyle avunuyordu bir yanım.

Ama diğer bir yanım ona gerçekten öfkeliydi. Yaptıklarımı haketmediğini söylüyordu. Kendimi öfkemin sesini dinlemeye verdiğimde her bir hücremden yükselen sesleri işitebiliyordum.
'Değmezdi, aptallık ettin.' Bir tarafım kendimi, bir tarafım onu suçluyordu.

Önceki gece sırt çantama birkaç parça eşyamı atıp evime geri dönmüştüm. Bütün gece uyuyamamıştım. Soojin şimdi ne yapıyordu ? Benden nefret mi edecekti ? Beni düşünüyor muydu ? Mesaj atmalı mıydım ? Kafam karmakarışıktı. Hayatımın bazı dönemlerinin karanlığa bürünmesinin en büyük sebebiydi kafa karışıklığı.

Gözlerimi kapattım, derin bir nefes aldım. Bu nefes bana bir hafifleme getirmişti zamanında yaşadıklarımla beraber.
Ailem yanımda değildi. Yaptıklarım, yaşadıklarım, düşüncelerim beni depresyona sürükledi. Psikoloğa gitmek yerine çareyi başka şeylerde aradım. Biliyor musunuz ? Bana bir psikoloğun verebileceğinden daha çok huzur ve mutluluk verdiler. Onlara sığındım. Kendimi mecbur hissettiğim her bir anımı, her kullanmamdan önceki son pişmanlığımı ama sonrasındaki hissiyatı, gözbebeklerimin kayışını, etrafa attığım boş ve dertsiz bakışları hatırladım. Beni bulutların üstüne çıkarmalarını istiyordum. Sonrasında kilometrelerce hızla yere düşürüp canımı yaksalar da buna değiyordu. Çünkü bana huzur veriyorlardı. O hissiyatı deli gibi arzuluyordum.

Gözlerimi açtım, derin bir nefes aldım. Yerimden doğrulup etrafa bakındım. Biraz başım dönmüştü ayağa kalkınca. Duvara yaslandım ve bekledim. Kafamı toparladıktan sonra yatağımın altındaki kutuya uzandım. Tozlu kutuyu yatağımın üstüne koydum ve açtım. Bu hatıralarımın saklı olduğu kutuydu. İçinde bir fotoğraf albümü vardı. Sayfalara birer birer göz atmaya başladım. Soojin ile pijama partimiz, ilk okul gezimiz, Soojin'in ehliyet sınavını geçtiği günden fotoğraflar vardı. Sayfaları çevirirken bir fotoğraf gördüm. Soojin'in beni aşırı dozdan evimde baygın bulduğu ve hastanelik olduğum zamanda, hastane odasında çekilmiş bir fotoğraf. İkimiz de saatlerce ağlamıştık. Sonrasında Soojin bu fotoğrafı çekmişti. Benim dönüm noktam olan fotoğraf olmasını istiyordu bu fotoğrafın. İkimizin de yüzünde ağlamaktan şişmiş gözlerin yanında hayatta kalmamın mutluluğu ve zoraki bir gülümseme vardı.

Fotoğrafı sayfasından çıkarıp yakından bakmak isterken arkasından birkaç kağıt yere düştü. Uzanıp aldım. Önce ne olduklarını anlamadım, üstlerindeki yazıların bazıları silinmiş, renkleri solmuştu. Altında bazı imza ve kaşeler vardı. Biraz düşündükten sonra ne olduklarını anladım. Bunlar eskiden ilaç almak için kullandığım sahte psikiyatri raporlarıydı. Bu raporların albümümde ne işi vardı ? Soojin'le o berbat günde çekilmiş fotoğrafımızın arkasındaydı. Bir elimde fotoğrafımız, bir elimde raporlar duruyordu.
Kafamı bu kadar boşaltmaya ihtiyacımın olduğu bir anda bunları görmem normal miydi ? İçimi bir şeyler tırmalıyordu. Sadece huzur isteyen bir Shuhuaydı beni tırmalayan.

Yataktan kalkım, odanın içinde dolanmaya başladım. Sürekli nefes alıp veriyordum. İçimdeki sesleri bastırmaya çalışıyordum. Beni zorluyorlardı. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Ne yapmalıydım ? O an bir tercih yapmak zorundaymışım gibi hissettim. Ona verdiğim söze ihanet edemezdim. Ona ne kadar kızmış olsam da onu yaralayacak bir şey yapamazdım, değil mi ? Yapmamalıydım. Ama o beni yaralamıştı. Bu yüzden istemiyor muydum tekrardan "kafayı bulmayı" ? Benden artık şüphe duyuyordu, arkadaşlığımızdan tiksiniyordu muhtemelen. Bu ilaçlar yüzünden ölsem de umursamazdı ki beni. Ben artık gözünde değersizdim. Onun gözünde ölmeyi hakeden bir sürtüktüm belki de.

Yatağıma oturdum, o kadar hızlı nefes alıp veriyordum ki ciğerlerim patlayacaktı sanki. Benden nefret ediyordu, bundan emindim artık. O olmadan ne yapacaktım ? Ne ailem ne başka kimsem vardı bu ülkede. Artık yalnızdım, yapayalnız. Tek başıma ölüp gitsem bile kimsenin ruhu duymazdı. Yalnız ve bir hiçtim. Kötü bir insandım. Başıma gelebilecek her türlü şeyi hakediyordum.

Dizlerimi kendime çekip ağlamaya başladım. Penceremin arasından sızan güneş ışığıydı odamı aydınlatan tek şey, o da ben ağlamaya başlar başlamaz kayboldu. Odam karanlığa gömülmüştü. Ardından dışarıda birden yağmur bastırdı. Doğa bile mutluluğuma hatta yaşamama karşıymış gibi hissettim ve çaresizce ağlamaya devam ettim.

𝗔𝗹𝗰𝗵𝗲𝗿𝗮 ; ShuJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin