Arzularım ve kendimle girdiğim iç çatışmayı kaybetmiştim. Sahte raporlarla istediğim ilaçlara ulaşmak 1 saatimi almıştı sadece.
1 saatte her şey yitip gitmişti ve o kazanmıştı. Yeminler, zorluklar, el ele üstesinden gelinenler mağlup olmuşlardı çoktan. Ama en kötüsü bunun farkında olmamdı. İlaçlara ulaşmak için attığım her adımımın sonuçlarının bilincinde olmamdı. Belki bir yanım hala yitip gitmemişti çünkü eve gelir gelmez onları odamın bir köşesine fırlatmıştım. İstediğim her şey ondaydı, bir köşede beni bekliyordu. Tüm geçmişi silmiş hatta o küçük ilaç kutusuna sığdırmıştım sanki. Ama bir yandan ona ellerim uzanmıyordu. Nedendi ki ? Sebebi kendimi hala yitirmemiş olmam mıydı ? Yoksa onların benimle aynı odada bulunmasının bile beni tatmin edebiliyor olması ve benim o derece düşmüş olmam mı ?Yatağıma uzandım. Bir haftadır tek yaptığım şeyi yaptım ve uyudum. Uykuya dalmak zor oldu çünkü odamın köşesindeki o kutu aklımın köşesinden çıkmıyordu. Ama ilginç olan rüya ya da gerçekliğini ayırt edemediğim bir şeyler görmüş olmamdı. Bir şey diyorum, çünkü bu daha öncekiler gibi değildi. Uyanıyordum, gözlerimi aralıyordum ama gitmiyordu o beyaz perde. Soojin de öyle, sürekli oradaydı ve bana bakıyordu. Bu beni korkutmadı, aklımı kaçırdığımı da hiç düşünmedim çünkü gözlerimi kırpıştırarak onu gerçekte de farkedebiliyor olmamın mutluluğuyla onu saatlerce izleyebilirdim.
Elimi uzatsam dokunabilirdi sanki bana. Parmaklarımın ucuyla ona dokunmayı denedim, hissetmişti. İrkildiğini okuyabildim suratından. Ama konuşmuyordu Soojin. Mırıldanarak ona seslenmeye çalıştım. "Neden benimle konuşmuyorsun ?"
Bana yakınlaştı ve elimi sımsıkı tuttuğunu hissettim. Büyüleyici bir güzelliği vardı, uykulu aralanmış gözlerimle onu izliyordum.
Ellerini yüzümde gezdirmeye başladı. En ufak hareketi yüzümde bir karıncalanma oluşturuyordu."Konuş benimle Soojin." Parmağını dudaklarıma koydu, usulca gezdiriyordu. "Sessiz ol, konuşma. Bu anın tadını çıkaralım çünkü ben ölüyorum."
Kulağıma eğildi ve fısıldadı, "Beni o evde yalnız bırakıp gitmen bir hataydı." Fısıltısı kulağımda çınlıyordu. O bembeyaz dünya giderek yok olmaya başlıyordu, çözünüp gidiyordu, soluyordu.
Zihnim yavaş yavaş uyanıyordu ve ben de mırıldanıyordum. "Seni bırakmam hataydı, seni bırakmam hataydı."Gözlerimi açtım, etrafa bakındım ama Soojin gerçekten yok olmuştu. Çok tedirgin olmuştum, nefes nefeseydim. Yerimden başucumdaki su bardağına uzandım. Neydi şimdi bu ? Neden bu kadar gerçekti ? Bana öldüğünü söylemişti, evde onu yalnız bırakmamın bir hata olduğunu da. Bir saniye, ya bu kadar gerçek olmasının bir sebebi varsa ? Ya gerçekten ölüyorsa ? Ya gerçekten onu yalnız bırakarak hata yaptıysam ? Ölseydi mahvolurdum, bu rüyadan sonra vicdan azabından yitip giderdim, yaşayamazdım. Ölmemeliydi. Ya benim yüzümden o evde başına bir şey geldiyse ve benden yardım istiyorsa ?
Bir anda yerimden fırladım, tüm bu düşünceler aklımda hızlı hızlı dolanıyordu. Üstüme hızlıca bir ceket aldım ve kapıya koştum. Aklımı kaçırmış olsam bile onu kontrol etmek zorundaydım.
Ama kapı kulbuna elimi koyduğumda durdum, beni duraksatan bir şey vardı. Bahsettiğim hem aklımın hem odamın köşesinde olan küçük kutu sanki 'Bensiz yapamazsın.' diye bağırıyordu durduğu yerde.
Bir kapıya bir de odamın girişine takıldı gözlerim. Kalbim acele etmemi söylüyorken beynim git ve al onu diyordu.Odama döndüm. Yere eğilip kutuyu aldım ve cebime koydum. Daha sonra evden koşarak ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗔𝗹𝗰𝗵𝗲𝗿𝗮 ; ShuJin
FanfictionEn yakın arkadaşından hoşlanmaya başlayan Yeh Shuhua duygularını kontrol edemez. İnsanlar bastırdıkları duyguların esiri olur. Ama Yeh Shuhua'nın duyguları dünyayı da kendine esir etmeyi seçti.