"Draco iyi misin?"
Yine bir iksir dersindeydiler. Draco bu derse 32 kere girmişti ve ne yapacağını artık ezbere biliyordu. Ama elleri o kadar titriyordu ki malzemeleri düzgün tutamıyordu bile.
Sonunda eline aldığı pembe renkli minik bir iksir tüpü yere düşüp kırıldı. Neyse ki çok ciddi bir iksir değildi. Dikkat çekmediğine sevinirken Snape birden hayalet gibi yanında belirdi.
"Malfoy, bu da neydi? Bunu sakarlığı Potter'dan beklerdim, senden değil."
Draco kafasını eğdi ve titreyen ellerini saklamaya çalıştı. Snape'in gözünden kaçmadı. " Düşündüm de, revire gidip Madam Pomfrey'e görünsen iyi olacak."
" Profesör cidden gerek yo-"
"Marş marş Malfoy."
Draco iç çekti ve sınıftan çıktı. Revire gitse de bir şey olmayacaktı. Vücuduna giren zehiri çıkartmanın hiçbir yolu yoktu. Daha ne kadar zaman yolculuğuna dayanabilirdi bilmiyordu. Hiçbir gelişme kaydedememişti. Korkuyordu, ölmek istemiyordu ama son kaçınılmaz gibi geliyordu.
32 denemesinde de reddedilmişti. Yanlış kişiyi kendine aşık etmişti, Harry ondan nefret etmişti ve birkaç kere de katil olmuştu. Sanırım böyle bir güçle bile kaderi değiştiremiyordu. Draco ile Harry kaderde yan yana yazılmamıştı.
"Draco! Draco beni bekle!"
"Potter? Burda ne işin var?"
"B-bir dakika, soluklanmam lazım. Evet şimdi iyiyim. Snape beni peşinden yolladı. Revire gittiğini düşünmüyormuş."
"Doğru düşünmüş."
"Ellerini gördüm Draco. Seni hiç bu halde görmemiştim, normal bir titreme değil bu."
"Ben iyiyim. Sadece stres, büyük bir şey yok. Gerçekten Potter."
"Sana inanmıyorum, yalan söylediğin belli. Tamam biliyorum çok yakın değiliz ama başka kimseyle yakın olduğunu da sanmıyorum. Eğer konuşmaya ve yardıma ihtiyacın olursa burdayım."
"Malfoyların kimseye ihtiyacı yoktur Potter."
"Tamam, yine 'yüce kudretli Malfoylar en iyisi' moduna girdin."
"Beni mi iğneliyorsun sen?"
"Herkesin yardıma ihtiyacı vardır. İster Malfoy ol, ister Potter."
Draco ağzını açmadı. Bu senaryo ilk kez oluyordu ve ne yapacağından emin değildi. Harry koluna girdi ve onu revir tarafına sürüklemeye başladı.
"Potter, revir bana yardım edemez. Daha fazla zorlama."
"Neden bu kadar eminsin? Ne sorunun var ki?"
"Tamam söyleyeceğim ama hakkında başka hiçbir şey söylemeyeceksin. Anlaştık mı? Tek bir soru bile yok."
"Ama-"
"Anlaştık mı?"
"Tamam söz."
"Lanetliyim. Kabul ettiğim bir lanet yüzünden bu haldeyim."
"Lanet mi? Draco ne la-"
"Şhh, söz verdin. Başka hiçbir şey sormak yok."
Aradan birkac dakika geçti ve sessizce yürüyorlardı. Harry patlayacak gibiydi. Sorması gerekiyordu.
"Ne laneti?"
"Cidden Potter, söz vermiştin."
"Sana yardım edebilirim. Nolur bana anlat. Hayatında bir kere kabul et yardımı."
Bu çocuğa neden hayır diyemiyorum?
"Peki ama detay veremem. Bir aleti kullanma şansına sahip olmak için ruhlarla anlaşma yaptım. Karşılığında aleti her kullandığımda biraz daha zehirleniyorum. Hey- revire gittiğimizi sanıyordum."
"Bu işlerde pek iyi değilim ama kütüphaneye gidiyoruz."
Harry onu kütüphanenin sihirli aletler bölümüne sürükledi.
"Tanam ne aleti bu peki? Bana gösterebilir misin?"
Draco kaybedecek bir şeyi olmadığını düşündü. Cebindeki altın saati çıkartıp Harry'e uzattı. Kapağını açtı.
"Açıkçası normal antika bir saate benziyor. Hiçbir şey anlamadım, bu konularda iyi olan Hermione'dir aslında. İstersen ona sorabilirim."
"Hayır, başka kimse bilsin istemiyorum. Senin bile bilmeni istemedim ama çok inatçısın."
"Tamam o zaman biz bakacağız. Asalar, paralar, pelerinler, yüzükler... saatler."
Harry kitabı indirdi ve açtı. Büyük bir toz bulutu etrafı kapladı. Biraz öksürdü ve sayfaları çevirmeye başladı.
"A bu saatten Ronlarda da vardı ama aradığımız bu degil sanırım. Peki, kötü haber bunlardan hiçbiri elindeki saate benzemiyor."
"Belki görünümleri farklıdır. Farklı modelleri vardır yani."
"Mantıklı. Saatinin görevi ne o zaman."
"Şey... zamanda bir ay geri gitmeme izin veriyor."
"Cidden mi? Zaman döndücü gibi mi?"
"Sadece belli bir zamana gitmeme izin veriyor ve temelli oluyor. Yani hayır."
"Üzgünüm ama burada o da yok. Peki bunu neden ve nasıl buldun?"
"Bir ruh beni kendi buldu. Ben de emin değilim. "
Bir sonuç alamayınca aralarında bir sessizlik oldu. Harry sessizliğe yine dayanamadı ve sorularını sormaya başladı.
"Neden zamanda geriye gitmek istedin Draco?"
"Bir şeyi düzeltmem lazımdı."
Harry anlıyormuş gibi kafasını salladı. Draco'nun hala titreyen elini tuttu. Draco birden umutlandı. İlk defa bu kadar yakın olmuşlardı. Belki gerçekten başarabilirdi.
"Lütfen dur. Kendini öldürüyorsun."
"Anlamıyorsun, duramam. Başaramazsam zaten öleceğim.."
"Bir yolu olmalı. Profesörlerle konuşursak belki bir tedafi bulabiliriz."
Draco kafasını hayır anlamında salladı. Harry bir şeyler söylemek istedi ama karşısındakinin ne kadar kararlı olduğunu görünce sustu.
"Üzgünüm ama sana yardım etmeme izin vermezsen hiçbir şey yapamam."
"Yardım etmene ihtiyacım yok."
Yardımına değil. Sevgine ihtiyacım var.
Harry biraz incinmiş gibiydi. "Sadece arkadaş olmaya çalışıyordum."
"Arkadaş olmak istemiyorum."
"İyi, deneyende suç zaten. Bencil, gizemli Malfoy yalnız kalmayı tercih ediyor. Madem istemiyorsun, bir daha konuşmayalım."
"Bekle Harry, o anlamda demedim."
"Ne anlamda dediğin umurumda değil. Rahat bırak beni."
"Hayır dur. Arkadaştan daha fazlası olmak istiyorum anlamında demiştim."
"Ne?"
"Yani, arkadaş değil sevgilin olmak istiyorum. Seni seviyorum Harry."
"Şey, üzgünüm. Çoktan yani sevdiğim biri va-"
"Ginny. Değil mi?"
"E-evet. Üzgünüm."
"Git buradan."
"Draco gerçekte-"
"Defol git. Görmek istemiyorum seni. Yok ol."
Harry daha fazla üstelemedi ve kütüphaneden çıktı. Draco elleriyle zar zor saatini çıkardı.
Draco saati çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
memento mori | Drarry
FanfictionDraco, Harry'nin Ginny ile olan ilişkisini deli gibi kıskanmaktadır. Bir gün eline kaderini yeniden yazmak için fırsat geçer.