Lulu yorum görmeyi, okumayı ve cevaplamayı çok sever :"))
~
Yoongi hayatında hiç korkmadığı kadar korkuyor, hiç koşmadığı kadar hızlı koşuyordu şu an.
Jimin'in o ani itirafına karşın tek bir tepki dahi veremeden Omega kolları arasına bayılmıştı ve Yoongi, ona böylesine iyi davranan ve onu böylesine düşünen birisine bir şey olma korkusuyla hızla Jimin'i kucağına almış, koşarak kendi evine getirmişti.
"Jimin...Tanrım ne diye seni hastaneye götürmedim ki ben...Ah!" Sinirle saçlarını çekiştirdi.
Tam o sırada geniş salonda yankılanan zil sesi ile küçük olana bir bakış atmış, hemen ardından telefonunu eline alarak açmıştı.
"Yoongi sen delirdin mi?! Neden beni beklemeden kayboluyorsun aptal herif?! Ya Jimin-"
"Hoseok bana yardım et!"
"N-ne?! LAN NELER OLUYOR, ANLATSANA ARTIK!"
"J-jimin çok sıcak! Çok fazla terliyor ve sayıklıyor!"
"Aptalsın, aptal! Cebini kontrol et, belki bastırıcı vardır."
Alfanın gözleri yerinden çıkacakmış gibi kocaman olurken şokla konuştu. "Bastırıcı mı?! Ne yani kızgınlıkta mıydı?!"
"Ve sen de bunu düşünmeyerek onu evine mi getirdin?!" Birkaç hışırtının ardından tekrardan sesi duyulmuştu. "Baktın mı cebine?"
"Evet ama hiçbir şey yok..." dedi korkuyla.
Tanrı aşkına, daha önce hiç kızgınlık döneminde olan bir Omega ile ayni ortamda bulunmamıştı ki?!
Ah...doğru ya, bu daha önce de olmuştu. Fakat o zamanda Jimin'in yanında arkadaşları vardı ve o bu kadar da uzun süre onunla yalnız kalmamıştı.
"Tamam. Ben şimdi bir eczaneye gidiyorum. Sen ise ondan olabildiğince uzak dur. Yoongi," dedi ciddiyetle. "Sakın ama sakın onun feromonlarından etkilenme, tamam mı?"
Sanki Hoseok görebilecekmiş gibi hızlı hızlı başını salladı Yoongi. "Tamam Hoseok. Yeter ki sen çabuk ol." Arama sona erdiğinde Yoongi terleyen alnını boştaki elinin tersiyle sildi ve küçük olana bakmadan üst kata, odasına çıkmıştı.
Jimin'in feromonları şu an kendisini o kadar çok etkiliyordu ki o da küçük olan gibi terlemeye başlamıştı çoktan.
Üzerindeki tişörtü çıkartıp giysi dolabının kapağını açtığı sırada belinin etrafında hissettiği kollar ile donakaldı. "Yoonie?" Jimin terden ıslanan alnını büyük olanın ensesine yaslayarak soluklanmaya başlamıştı. "Neden beni aşağıda tek başıma bıraktın ki?" Sesi sitem doluydu ve Yoongi'nin ensesine vuran nefesler yüzünden buna odaklanacak pek bir hali yoktu.
"Jimin, lütfen uzaklaş." dedi zorla. Kalp atışlarının sesini küçük olanın da duyduğunu biliyordu ve dudakları dişlemekten kanayacaktı. "Ü-üzerimi değiştirmem gerekiyor ama sen böyle y-yaklaşınca bu pek mümkün-"
"B-beni istemiyor musun..?" Küçük olanın titrek sesini duyduğunda hızla arkasına döndü ve kırmızı gözlerini, Omeganın sarı gözlerine sabitledi. "Beni istemiyorsun, öyle mi?" Yanaklarına hafif bir pembelik çökmüş, gözleri ağlayacağının habercisi olarak kızarmış, dudakları tir tir titriyordu.
"Hayır...öyle değil ben- ben sadece-"
"Özür dilerim..." Bakışlarını kaçırdı ve bir süre büyük olanın odasında kısa bir sessizliğin hakim olmasını sağladı. "Ben," dedi. "Ben sadece tuhaf h-hissediyorum ve kokun..." Kaçırdığı bakışlarını, büyük olanın bakışlarına çıkardı ve göz göze gelmelerini sağladı yeniden. "Kokun beni baştan çıkartıyor, Alfa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Real Boss | Yoonmin ✔
Fiksi Penggemar-Omegaverse- Min Yoongi, kendisini herkesten üstün gören, Omegaların sadece aptal birer varlık olduğunu düşünen bir Alfaydı. Park Jimin ise asıl ölmesi gerekenlerin aptal Alfalar olduğunu savunan, her zaman Omegaları koruyan ve destekleyen bir Omeg...