"Tanrım?"
"Beş gün ne çabuk geçti? Of!"
"Siz nasıl var oldunuz?"
Tanrı duraksadı. "Bu sorunun cevabını ben de bilmiyorum Joe."
"Ama siz her şeyi bilirsiniz."
"Demek ki bilmiyorum Joe!"
"Çocuklara kaba davranmak kötüdür." Joe sessiz bir şekilde mırıldandı. Üzülmüştü.
"Ne o? Beni cehennemde mi yakacaksın?"
"Hayır, özür dilemeniz yeterli olurdu. Ben kötü biri değilim ki."
Tanrı sessiz kaldı. Joe o sırada çikolatalı kurabiyesini yiyordu. Anne ve babasının beraber yaptıkları kadar güzel değildi ancak yine de sessizce yiyordu. Tanrıyı kırmak istemezdi. O iyi bir çocuktu. Hiç kimseyi kırmak istemezdi.
Ellerini dizlerinin üzerine koyup rahatsızca oturdu. "Sanırım ben gerçekten kötü biriyim Joe."
Koca bir lokmayı yutmak üzereyken konuşmak istemediği için çiğnemesini bitirdi ve yutkundu. "Size söylemiştim."
Bedenini ona çevirdi ve bozulmuş bir sesle mırıldandı. "Nasıl düzelebilirim peki?"
Joe keşke son lokmayı almasaydım diye düşündü. O bitene kadar bekledi ve bekledi. Cennet ve sonsuz şeyleri işte. Sabahtan beri bir kurabiyeyi bitirmeye çalışıyordu. Göbeğine umutsuz bir bakış attı.
"Küresel ısınmayı durdurun, nesli tükenen hayvanları yeniden yaratın, gerçekten kötü insanları öldürün ki bu yüzden daha çok kötü insan yetiştiremesinler. İnsanlar en fazla üç çocuk doğurabilsin. Tony Stark dirilsin, Black Widow filmi artık çıksın ve iki cinsiyet arasındaki hukuksal eşitsizlikler ortadan kalksın. Seks tabuları da aynı şekilde. İnsanlar bunun kötü bir şey olduğunu sanıyor. Nasıl doğduklarını sanıyorlar acaba? Her neyse, dinleri ortadan kaldırın ki insanlar bu yüzden fakir kalmasın. Açlık sorunu bitsin. İnsanları mutlu edecek şeyler yapmaya çalışın. Herkes sevdiği insanlarla birlikte olsun. Ve cennete bir roller coaster falan koyabilirsin, burası çok sıkıcı ya hu."
"Huh, liste kabarıkmış."
Joe omuzlarını silkip kurabiyeyi bir kenara bıraktı. "Şu şişkin karnım için biraz su alabilir miyim Tanrım?"
Tanrı umursamazca sağ elini kaldırıp parmaklarını şıklattı ve tekrar bezgince kucağına düşürmüştü. Aklından trilyonlarca düşünce geçiyordu.
"Sen gerçekten kibar bir çocuksun Joe."
"Ebeveynlerin kibar bir çocuk yetiştirmek için dinlere ihtiyacı olmadığını görüyorsanız eğer kibar olmamın bir faydası dokunur insanlığa."
"Sen altı yaşındasın Joe."
"Penguenler neden uçamıyor? Onlar için çok üzülüyorum. Benim gibi şişkin bir karınları olduğu için uçamıyorlar. Tüh. Hiç onlar için üzülüyor musunuz?"
Gözlerini Tanrı'ya çevirdi ama parlaklığından dolayı kısarak tekrar önüne dönmüştü. "Penguenler umrumda değil Joe."
"Eşcinsellik neden suç?"
"Suç değil ki?"
"Bazı toplumlarda insanlar eşcinsel doğdukları için öldürülüyor. Suçmuş gibi."
Tanrı sessiz kaldı. "Çünkü sizi bunun için yaratmadım?"
"Biz erkekleri kadınlarla birlikte olup çocuk yapalım diye mi yarattın?"
"Evet."
"Hayata gelme amacımız üremek mi yani?"
Tanrı duraksadı. "Bunu demeye çalışmadım,"
"Peki sevgi ne olacak? Ablam ve kız arkadaşı çok sevimliler. Onları görmelisin Tanrım! Bütün tabularını yıkabilirsin. Birbirlerine bakışlarındaki güzellik ve mutluluk öyle hoş ki." Ellerini hızlıca birbirine çarpıp gülümsedi.
"İnsanlar umrumda değil."
"Bunu görebiliyorum. Sanki, bizi yaratmışsın ve öylece bırakmışsın gibi. Başıboş her şey. Bunu yapan anneler cehennemde yanıyordu, değil mi?"
"Çocuk, ben insan değilim. Ceza çekemem tamam mı?"
"Şeytan da insan değil, neden ona ceza çektiriyorsun?"
"Sus, çocuk. Sus. Pis Lucifer'la olan anılarımı hatırlamak istemiyorum."
"Belki de onu kötü olması için yaratmasaydın şu an Lucifer abiyle Chloe hakkında konuşuyor olurduk. Cennette."
"Chloe kim?"
Joe şaşkınca ellerini dudaklarına örttü. "Chloe Decker'ı tanımıyor musun?"
Tanrı başını iki yana salladı. "Hayır."
"O zaman beşinci sezon hakkında spoiler da veremezsin?"
"Sanırım hayır, veremem. Öğrenmemi ister misin?"
"Ah, hayır. Teşekkür ederim. Sanırım sürpriz olarak kalması daha heyecanlı olur."
"Peki."
Joe bir süre sessizce ayaklarını sallamıştı. Altında uzanan çilekli süt şelalesine yüzünü buruşturarak baktı. Çileğe alerjisi vardı ve sırf kutsal kitapta geziyor diye bir sürü garip şeyin şelalesi buradaydı. Cenneti hiç böyle bir yer olarak hayal etmemişti.
"Sana bir sır vereyim mi?" Tanrı sinsice küçük çocuğun yanına yaklaştı. Joe hevesle onu onaylamıştı.
"Aslında cehennem diye bir yer yok."
Joe kaşlarını çatarak baktı ona. Gözleri çok acımıştı. Hızlıca önüne döndü. "Nasıl yani?"
"İlk başlarda cehennem fikri çok hoşuma gitmişti. Herkesin yanmasını izlemek falan. Tatmin ediciydi yani, ama sonra her şey değişti. Orası doldukça doldu ve ben de onları dünyaya salmaya karar verdim. Daha sonra dünyaya bir sürü kötü şey yaptım ve orayı cehenneme çevirdim." Omuzlarını silkti. "Hem daha geniş. Tasarruf oluyor."
"NE?!" Joe koca bir çığlık atmıştı. "Annemi ve babamı cehenneme mi koydunuz?!"
"Neden ablanın cehenneme gitmesi senin için sorun değil?"
"Lucifer'la tanışmak istiyor."
"Ah, aptal kullarım."
"Onları sen yarattın."
"Canımı sıkıyorsun Joe."
"Size sorduğum soruların çoğunu cevapsız bıraktınız Tanrım."
"Ben gidiyorum Joe!" Tanrı öfkeyle ayağa kalktı ve güçlü adımlarını yere vurarak yürümeye başladı. "Nereye?" demişti küçük çocuk merakla.
"Cehenneme!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cennet veya dünya
Short StoryKüçük Joe o şekilde ölmek için hangi günahı işlediğini bilmiyordu.