"Sarah'ı özledim."
"Sus artık çocuk. Sana Sarah yaratayım diyorum, kabul etmiyorsun. Uğraşma benimle."
"Ama ben kendi Sarah'ımı istiyorum. Bana yazmayı öğretebilir misiniz Bay Tanrı? Ona şiir yapacağım."
"Tabii," Tanrı parmaklarını şıklattı ve Joe elinde bir kalemle kağıt buldu. Kalemin markası Faber Castell'di.
"Vay, sanırım cenneti sevmeye başladım Tanrım."
Tanrı sıkılmış bir şekilde ellerini çenesinin altına koydu ve sesli bir soluk bıraktı. Bu küçük çaplı tufanlarından birine neden olmuştu. "Ama ben sevmemeye başladım. Senin yüzünden."
"Ne yaptım ki?"
"Ben cenneti hak etmiyorum. Çok kötüyüm. Çok. Kötülüğü ben yarattım ve bu yüzden insanları cezalandırıyorum Joe. Hiçbir şey ben istemezsem olamaz. Neden bunlara izin veriyorum peki?"
"Sorun tamamen sizde değil ki. İnsanlar sizin çok iyi olduğunuza falan inanıyor. Ne bileyim, biraz aptallık bence. Dünyadaki bütün kötülüklere sessizsiniz çünkü."
"Elimde değil,"
Joe kaşlarını kaldırdı. "Öyle mi?"
Tanrı susmuştu. Gerçekten üzgün görünüyordu. Joe ona bakmadığı için, bakamadığı için bilmiyordu ve bu yüzden üstelememişti de. Kalemi küçük parmaklarında döndürmeye çalışırken güzel aşkı için ne yazacağını düşünüyordu.
Canım Sarah seni çok seviyorum,
Sen de beni sev olur mu?
Umarım seviyorsundur,
Sevmiyorsan yine de teşekkür ederim
Çünkü senin kocaman ve çok iyi bir kalbin var
Ve bu kalbi sevmeme izin verdiğin için bir kez daha teşekkür ederimHeyecanla kaldırıp Tanrı'ya gösterdi. "Nasıl olmuş Tanrım?"
Tanrı ne yazdığını bakmadan da bildiği için omuz silkti. "Sanki Sarah'a biraz şişko demişsin gibi."
Joe dudaklarını sarkıttı. "Şişko olmak kötü bir şey mi?"
"Hayır, ama-"
"E o zaman sorun yok." Joe sevinçle ellerini çırpıp yeni bir tane yazmak için koyuldu.
Sarah güneş batıyor şimdi
Yine sana bir şeyler yazmak için düşünüyorum
Ama çocuk olduğum için kelime haznem yetersiz ve bundan dolayı şiirim kötü
Ama senin için çabalıyorum ve buna devam edeceğim
Seni düşünmek beni mutlu ediyor
Seni çok seviyorum, yuppiBunu da Tanrı'ya gösterdiğinde Tanrı ilgisizce mırıldandı. "Yuppi ne alaka?"
"İçimden geçenleri yazdım. Olmamış mı?"
"Olmuş olmuş." Tanrı oturduğu yerde ayaklarını uzattı ve sırtını bir dağa yasladı. Küçük Joe o dağın tepesinde bir yerlerde oturuyordu. "Ee, yok mu bana sorun hiç?"
"Sizin aklınızdakilerin size yeteceğini düşündüm."
"Doğru,"
"Bir koyunu kesersem, bir insanı kesmiş olur muyum?"
"Hayır, ne alaka ya hu?"
"Oğlunu sizin için öldürmeye çalışan çatlak bir peygambere koyun gönderip onun yerine bana bunu kurban et demişsiniz. Sizin yüzünüzden bir canlı türü ekosistemden çekip çıkarıldı ve dünyanın dengesi yine bozuldu. Ee, insanla koyun denk mi ki böyle dediniz?"
"Onu ben demedim. Abraham bir yerlerinden uydurmuş. Sütçüydü bu, kendi sütü satılmayınca diğerleri koyunlarını keçilerini kessin, herkes onun sütüne kalsın diye dedi. Cehennemde şu an zaten. Ekosistemin anas-" Tanrı duraksadı. "Ananas."
"Efendim?"
"Ananas ister misin?"
"Hayır, teşekkürler."
Tanrı alnındaki teri sildi ve derin bir nefes aldı. Cennet de olsa havalar sıcaktı bu aralar.
"Abraham'ın sorunu neydi peki? Neden oğlunu öldürmek istedi?"
"Bu çocuk kısırdı. Biraz da kafası gidip geliyordu. Dedi ki bana, Tanrı'm bir çocuk ver bana söz onu sana kurban edeceğim. Şu saçmallığa bakar mısın ya?"
"Cidden. Çocuğu öldürmek için istemiş gibi sanki,"
"Aynen öyle. Neyse, ben de dedim veririm de ne gerek var yani öldürmeye falan. Sonra bu çok ısrar etti. Dedim iyi. Hayır sanki ben istesem alamam canını da bana kurban edecek? Sanki benim o acizlerin kurbanına ihtiyacım var?"
"Doğru."
"Aynen. Sonra neymiş efendim oğlunun rüyasına girmişim. Baban seni öldürecek hazır mısın demişim, o da hazırım demiş. Sonra gökten koyun indirmişim de zart da zurt. Gökten indire indire koyun mu indireceğim? İnsanlar kendini çok büyütüyor ya. Bir Tanrı'nın onları yaratmak için özeneceğine, onların peşinden günah sevap toplayacağına, onları ödüllendirip cezalandırılacağına falan inanmak da ne bileyim. Biraz şov bence."
"Size inanmayanlar hakkında ne düşünüyorsunuz peki şu an?"
"Sanırım beni biraz aydınlattın Joe. Yanlış anıma denk geldiler, bana kafa tutuyorlar. Onlara öfkeliyim tabii ama. Ne bileyim. Akıllılar açıkçası."
"O zaman annem ve babam buraya gelebilir mi?"
Tanrı duraksadı. "Tamam Joe, tamam. Bir şeyler ayarlarız."
Joe koca bir sevinçle Tanrı'nın büyük omzuna sarıldı ve orayı öptü. "Çok teşekkürler Tanrım, çok teşekkürler!"
Tanrı kendini uzun bir süreden sonra ilk defa mutlu hissetmişti. İlk defa iyi bir şey yapmış gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cennet veya dünya
Short StoryKüçük Joe o şekilde ölmek için hangi günahı işlediğini bilmiyordu.