6

7 2 0
                                    

Mert uyandı. Annesi ise bavul hazırlıyordu. Mert hemen annesine
- Ne yapıyorsun anne benden habersiz Kaçıyor musun dedi.
-Yok oğlum sadece sen uyanmadan evvel telefondan hastane aradı. Hastaneye beni erken yatırıp öncesinde ameliyata hazirliyacaklarmis.
- Bu kadar erken mi
- Test falan yaparlar diye düşünüyorum. Aslında ben şöyle düşündüm. Ben bavulu hazirliyacaktim kahvaltıyı hazırlarken sende üzerini giyinirdin. Babana iki gündür birşey mi oldu yine balkonda uyumuş sen bi kaldir benim daha işim çok. 
-Aman anne sanki babamı bilmiyor musun garip bir adam ben şu zaman kadar hiçbir anlam veremedim yaptıklarına sen neden bu hareketine şaşırıyorsun anlamadım
-Mert tamam anladım babanla elektirikiginiz uyuşmuyor ama o senin baban böyle konuşma sonra pişman olursun. Mert şu zamana kadar baban senden başkasına kıymet vermiyor bilmiyor musun yoksa siz kavga mı ettiniz bana anlat bakiyim
- Yok anne nereden çıkardın ne ara kavga edelim senin yanındaydım hep. Onun Ankara'da işi kötü gitmiştir ona canını sıkıyor dur birkaç güne kadar geçer. Neyse bak beni lafa tutun adam balkonda soğuktan ölecek.
Mert hemen balkona gitti. Gerçekten babası herşeyi onun için mi yapıyordu bütün bu emekleri Mert için miydi Mert bunları düşünürken babası karşısında sızmış bir şekilde duyuyordu. Babasını dürttü ve babasının azından bir kelime çıktı. "Leman" Mert tekrardan hayal kırıklığına uğradı meğer o kadından ayrıldığı için mi içmişti bu kadar. Mert bir an şöyle düşündü "babamın selim beye olan kini ve öfkesi hem annemin hayatını bitirmiş hemde kendisinin bile çok sevdiği LEMAN dan ayrılmasını sağlamıştı. Madem bu kadar yıl ilişkisi vardı ne diye annesinden ayrilmamisti ." Mert daha sert biçimde dürttü ve Kasım bey uyandı. Mert koluna girdi babasının yatak odasına götürdü. Götürürken kollarında böyle bir pisliğe dokunmaktan dolayı tiksinti duyuyordu. Annesinin yanına mutfağa indi.
- Anne babam şimdi uyuyucakmis seninle biz gidelim hastaneye babamı sonra ararız
- Baban hasta mi ki Mert bir kaç günüdür onu hiç gözüm tutmadı.
- Anne babam herşeyin organigini yer içer eğer o hasta olsaydı ben ölü olurdum
Tuğçe hanım Mert'in kolunu cimcikledi.
- Mert ağzından yel alsın
Mert annesinin burnuna öpücük kondurup üzerini giyinmeye yukarı çıktı. Üzerini giyindi mutfağa indi. Kahvaltıyı klasik müzik eşliğinde yediler ve çantaları alıp çıktılar. Hastanenin önünde durup Tuğçe hanım süzdü hastaneyi içinden "Burası ya benim mezarım olacak yada Mert'in ve benim  umudum olacak. "  Mert o sırada annesinin ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordu ama anlayamadı.
- Hadi anne ne süzdün hastaneyi dedi
- Tamam Abbasi yolcu hadi odamıza gidelim
Mertle Tuğçe hanımın odasına geçtiler. Mert'in yaşı tutmadığı için Tuğçe hanım aşağıda girişini yaptırdı Mert'te odayı hazırladı eşyaları düzenledi. Tugce hanım yukarı çıktı. Daha sonra hemşire Tuğçe hanıma yapmasi gerekenleri söylemeye başladı hastanenin genel durumundan bahsetti. Bahsederken de kan aldı. Akşam oldu Tuğçe hanımın odasına sürekli hemşireler doktorlar geliyor kontrol ediyorlardı. Mert ise hala Mehmet beyi görmemişti. Üstelik Mert sürekli kantine inip çay kahve kek almasına rağmen koridor da bile rastlamamıştı. Gece 2 oldu ama Mert uyumadi annesi uyumuştu çoktan babası aramıştı birkaç kere de Mert yarin ameliyata girerken gelmesini söyledi. Pencereden yıldızlara bakıyordu. En sonunda biri odaya girdi . Mehmet beydi bu gelen ışığı yakınca Tuğçe hanım uyandı. Mehmet beyin önlüklü hali çok karizmatik geldi Mert'in gözüne. Mehmet bey Tuğçe hanımın gözlerini kontrol etti kalp ritmini dinledi daha sonra ise
- Tuğçe hanım umut herşeydir umut etmekten korkmayın sadece biraz gülümsemek ve umutla bakmak sizi hayata bağlayacaktır. Ağrınız var mı
- Evet ara ara bir ağrı geliyor uzun süre devam ediyor sonra kesiliyor.
-Bu ağrılarin olması bir yönden iyi çünkü vücudunuz tepki veriyor demek benim bazı hastalarimda ağrısı olmasina rağmen hissetmiyor bu ise daha kötü birşey. Doktorlar genelde Hastanın dediğine göre hareket ederler mesela hasta kolum ağrıyor der doktor boyun fıtığı var mı diye test yaptırmaz krem verir oda işe yaramaz.Bu gün saat 10.00 da  ameliyatiniza gireceğim 7 saat sürecek 1 saat de ameliyathanede sizi hazırlayacağız. 1 saat de dikiş atacağız toplam 9 saat sürecek inşallah. Ayrıntılar bu şekilde.
Mehmet bey masada duran Tuğçe hanımın dosyasını kontrol etti. Birkaç birşey yazdı. Dosyayı bırakıp gitti. Mert hemen arkasından koştu. Koridorda Mehmet beyi yakaladı.
- Hocam annemde kötü birşey yok iyileşecek demi?
- Mert sen bana geldiğinde ne dedim? Iyileşecek Allah'ın izniyle demedim mi? Tamam beni hiç tanımıyorsun dürüst bir insan olduğumu bilmiyorsun. Haklisin ama benim öngördüğüm şeyler genelde olur bunun için bu kadar ünlüyüm.
Mert başını salladı. Ama yüzünde kırgınlık ve üzüntü vardı Mert arkasını dönerken o kadar masumlasmisti ki Mehmet bey arkasından seslenip sarıldı
- Seni anlıyorum bende senin yaşadıklarını yaşadım.
Mehmet bey sarılırken ağladı Mert hissetmeden gözyaşlarını sildi. Mert'e
- Dik dur. Ayakların yere bassın. Sen basit bir çocuk değilsin.
Mert'i omzuna vurup annesinin yanına gitmesini işaret etti. Mert'in içinde fırtınalar kopuyordu. Ama annesine hissettirmemeliydi. Odaya girmeden tuvalete gitti. Yüzünü yıkadı. Kanlı gözlerinin normal hal almasını bekledi. Annesinin odasına girdi. Annesi sağa dönmüş bir şekilde yatıyordu. Mert ışığı kapattı ve koltuğa oturup gökyüzünü seyretmeye başladı. Mert uyuya kaldı öylece sabah olduğunda annesi kahvaltı yapıyordu. Mert hemen saate baktı annesi ne diye onu uyandırmamişti ki. Saat dokuzu çeyrek geçiyordu. Tuğçe hanım
- Kasım gelmeyecek mi? Ben ona önceden söylemiştim. İşlerini ona göre ayarlayacakti.
- Yok anne ben dün yatmadan önce konuştum bu Ankara'daki işindeki adamlar ani bir toplantı istemişler onun için baya mesai yapmış ben aradığımda eve yeni gitmişti planı şöyle idi sabaha kadar uyuyup  ondan sonra buraya gelecekti benden onu uyanadirmami istedi bende unuttum alarm kurmayı  ben onu uyandırıp geliyorum tamam mı
Mert odadan telefonunu alıp acaleyle çıktı hemen anlindaki terleri silip Kasım beyi aradı. Annesine söylediği yalanları anlattı ona göre davranmasını söyleyip hemen hastaneye gelmesini sağladı. Mert konuşması biter bitmez hemen annesinin yanına geldi. Annesine poğaça simit falan alabileceğini söyledi Tuğçe hanımın da canin poğaça çekmişti. Mert hemen onu almaya aşağıya indi. O sırada babasının hastaneye giriş yaptığını gördü. Gene babası takım elbisesini giymiş. Havalı havalı güneş gözlüklerini çıkarırken gördü. Sanki hiç mesai yapmışa benzemiyordu. Mert hemen yanına giderek.
- Bu ne hal böyle ya! Farkında mısın senin eşin ameliyata girecek sen şuan müzeye değil hastaneye giriyorsun. 9-10 saat bu kıyafetlerle durabilecek misin?
- Ben annenin gözünde güzel gözükmek için böyle giyindim. Onun bilincinde iyi bir insan olarak kalmak istedim. Bu kadar. Neden bu kadar büyüttün anlamıyorum
- Şuan seni bir kıza tecavüz edip mahkemmeye takım elbisele gelip ceza indirimi isteyen insanlara benzettim. Kıyafetle insan olunsaydi o kadar çok insan olurduki bu dünya da
- Önemli olan işleve bak ise yarıyor mu yarıyor adam ceza indirimi alıyor. 
- Sen hep Sonuç odaklı olduğundan bu haldesin ama farkında değilsin.Neyse hadi annem poğaça istedi alalim da yukarı çıkalım.
Mertle babası poğaça, kola, su, simit aldılar hemen yukarı çıktılar.Saat 9.35 di zaten annesini saat 10 da ameliyathaneye alacaklardı. Hemen Mert annesine poğaça yedirdi. Mert annesini seyretmeye başladı. Tuğçe hanım
- Mert ölüme mi gidiyorum iyileşmeye gidiyorum neden beni seyrediyorsun canım?
Tuğçe hanımın ağazinddan canım kelimesi o kadar derinden çıkmıştı ki. Mert'in gözleri doldu.
- Senin herhalini seyretmiyor muyum ben sen benim için izlenecek tek filmsin annem
- Tamam tamam benim gibi bir filmi seyredebilirsin , dedi ve Mert'i yanına doğru çekti ve öptü. Sarıldı kokladı bir kaç dakika öylece kaldılar. O sırada Kasım bey
- Babada yer yok mu? dedi ve Tuğçe hanımla oğluna sarildi. Mert içinden sinirlense de annesi olduğu için yanlarında babasına kızmadı. Tam o sırada hemşire gelip
- 10 dakikaya ameliyathaneye alıyoruz vedalaşin, dedi.
Tuğçe hanım ayağa kalktı Mert'i kucakladı tekrar sonrada Kasım beye bir süre daha sarıldı. O anda Mert'in içinde kıyametler kopuyordu. Ama annesi ameliyata mutlu girmeliydi. Onun için babasına hiçbir sözda bulunmadi. Zaten Kasım beyde vantuz gibi Tuğçe hanıma sarılmışti. Tam o sırada içeri hemşire girip
- Tuğçe hanım başlıyoruz, dedi
Tuğçe hanım Kasım beyle sarilmasini bitirmiş hemşireye doğru yönelip bakiyordu bakarken gözlerinde bir andan yaşlar süzüldü. Mert annesinin gözünden dökülen yaşları gördüğü anda kendini ölmüş gibi hissediyordu. Annesini kendine çevirdi ve onun yüzünü ellerinin arasına alıp.
- Başaracaksın ben sana inanıyorum. Beni bu şekilde bırakmazsın sen benim tanıdığım annem her işi başarıyla sonuçlandirir. Sen benim en kıymetlimsin unutma dedi
Kasım bey Tuğçe hanıma doğru yaklaşarak
- Başarmanın yarışı inanmaktır sana güveniyoruz bu büyük güveni boşa çıkarma dedi ve Tuğçe hanımın anlina büyük bir öpücük kondurdu. Tuğçe hanım şimdi gerçekten başaracagina inanmışti. Göz yaşlarını sildi. Mert'e göz kirpti.
Hemşire
- Artık başlıyoruz Tuğçe hanım sedyeye biniyoruz tamam mı?
- Tamamdır. Tuğçe hanım sedyeye binerken Mert küçük bir çocuk edası ile annesini herhalini beynine kazıyordu. Sedyeye yatan Tuğçe hanım son bir kez elini kaldırdı selam verdi. Ve odadan çıkartıldı. Mert ertelediği göz yaşlarını şimdi akitabilirdi. Mert'in gözünden yaşlar amansızca akıyordu. Kadın bey Mert'in yanına oturup ona omuz verdi. Mert normalde buna izin vermezdi ama şimdi kızmaya sinirlenmeye bile mecali yoktu. Mert uzun süre öylece ağladı. Kasım bey atık ağlamamasini söyledi. Mert o sırada kanlı gözleriyle babasına bakıp
- Neden yaptın lan görmedin mi annem sana nasılda sarıldı.
- Görmedim mi sanıyorsun benim o andaki yaşadığım hisleri sana anlatamam. Içimden bir pişmanlık birde sevdiğim kadını kaybetme korkusu vardı.Sen hiç birini sevdin mi? Ben sevdim işte.
- Nasıl sevdin lan sen başkasının yaptığı romatiklikleri çalacak kadar mi sevdin
- Ben anneni deliler gibi kıskanıyordum o selim denilenden bende yakışıklı ve karizmatikti biliyorum annende onu seviyordu ama beni sevsin diye aldım bu başarıları o plaketleri ama annen hala onu seviyordu ve ben artık dayanamadım anladın mı sevilmemeye dayanamadım. Sen hiç sevildin mi ben sevilmedim. Bunun ne kadar ağır bir yük oldugunu bilemezsin.
Mert bunları duyunca sesiz kalmayı seçti. Mert hiç bu tarafından bakmamıştı olaya. Bir yani babasını affetmek istiyor bir yanıda yansın cehennemde diyordu. Odadaki çantasından aldığı okuma kitabiyle birlikte çıktı odadan ameliyathanenin önünde bekleyecekti. Kaim bey odada kalmayı tercih etti. Uyumayı düşündü ama şirketten çok alakasız kalmışti. Şirketteki ertelediği görüşmeleri yaptı. Evrak işleri olduğunu öğrenince Mert'in yanına gitti.
- Mert ben acil şirkete gidiyordum hemen geleceğim dedi.
Mert başını kitapdan kaldırmadan başını salladı. Kasım bey hemen aşağıya inip arabasına bindi. Mert'in oturduğu yerdeki aşırı büyük pencereden aşağıda olup bitenlere dair herşey görünüyordu. Hastanenin bir sağ tarafından hastaneye giriş yapan ambulanslar ve sol tarafından çıkış tapan hastalar. Işte babasinida görmüştü. İlk defa babasını bu kadar acele ederken görmüştü ya şirkette çok büyük bir olay patlak verdi. Yada buraya dönmek için bu kadar aceleci davranıyordu. Mert hemen gözlerini çekti büyük pencereden. Kitap okumaya devam etti.
Bir saati geçmişti artık hala babasi da gelmedi. Mert artık kitap okumaktan sıkıldı. Hastanede turlamaya başladı. Hemşireler doktorlar kosustuyorlardi.   Mert nereye gittiklerini merak ederek uzaktan yavaş yavaş takip etti. Acile iniyorlardi. Mert hemen onlarin ardından indi. Acilin kapısındaki ambulansdan sedyeyle indirilen bir kişinin yüzü param parça olmuştu. Boynuna takılan garip birşey vardı. Mert doktorları dinlemeye başladı. Bir doktor diğerine
- Kamyonun altında kalmış,dedi. Mert'in gözlerinin önüne abisinin yüzü geldi aklına Mert o an vicadan azabından boğuluyormus gibi hissetti.  Mert kendi kendine "Hayat bu kadar kısa mi? Neden?"diye sorguladı ama bunun bir cevabı olmadığını düşünerek kafasını dağıtmaya karar verdi. Hemen bahçeye indi orada dolaşmaya başladı ama kafasından bu soru çıkmıyordu. Oturdu bir banka ağlamaya başladı.Etrafimdaki insanlar bana bakar diye düşünmeden ağlamaya devam ediyor agzindan da bir soru "Neden bazı soruların cevabı yok" diyordu. Saate baktı saat daha çok erkendi. Tekrar ameliyathanenin önüne gitti. Koltuklarda oturup aşağıdakileri seyrediyordu. Bir kadın bir adam yanlarindada iki yaşlı bayanla hastaneden çıktılar. Kadının kucağında küçücük bir bebek vardı belli ki yeni doğum yapmıştı eşi arabanın kapısını açtı. Karısının elinini öptükten sonra arabaya bindirdi. Mert kendi kendine
- Ne kadarda mutlular dedi
O sırada pencereden babasının geldiğini gördü. Elinde bir sürü dosya vardı. Mert Kasım beyi bekledi. Kasım bey geldi. Mert
- Bu dosyalar ne
- Incelemem gereken dosyalar bunlar hem burada boş boş oturacağıma hem anneni beklerim hem incelerim diye düşündüm.
- Iyi yapmışsın benimde canım sıkıldı. Ben biraz aşağıya gidiyorum  sen burada beklersin acil birşey olduğunda beni ara dedi.
Mert ilk önce annesinin kaldığı odaya gitti orda aldıkları poğaçalari simitleri aldı. Aşağıya indi. Amacı aşağıda kedi falan görürse ona vermekti. Hastanenin bahçesine oturdu. Taze olan poğaçayi yemeye başladı etrafı seyrediyordu bir tarafdan da. Oturduğu ağacın yanına bir yavru bir kedi yaklaşmaya başladı. Mert yavru kediye yiyeceği büyüklükte bir parça koparıp verdi. Kedinin o parçayı yemeye çalışmasını izliyordu. Mert yavru kediyi kucağına aldı. Kedinin kulağında bir yara olduğunu gördü. Mert'in bir anda içi sızladı. Kediye dönüp
- Seni de mi incittiler sorma benide incittiler biliyor musun babam annemi aldatıyor hemde annemin hasta olduğunu bile bile ben bence yaşlandım bir kaç hafta içinde. Şu hastane olayı bitsin ben seni veterinere götürürüm. Tamam mi ? Şeker şey dedi.
O sırada yavru kedi Mert'e uzun bir süre bakarak miyavladi. Belli ki pogacadan istiyordu. Mert'in bir anda  sevgi hissetmeye başladı. Mert hemen pogacadan biraz daha verdi. Saate baktı saat 14.10du. Kaan'nin okuldan çıktığını düşündü. Kaan'ni aradı hemen
- Kaan okuldan çıktın mı
- Evet çıktım kardo ne oldu
- Teessüf ediyorum Kaan benim annemin bu gün ameliyat olacağını biliyor musun? Söyledim ben sana insan nezaketen arar "ne yaptın kardo" der.
- Aa uzatma Mert unutmuşum işte ben herşeyi aklımda tutamam ki şimdi kapat ben arayacağım tamam mi?
- Tamam kardo dedi kapattı.
Mert o kadar hızlı kapattı ki Kaan yüzüne kapatmış gibi oldu. Mert bundan dolayı içinde pislik bir sevinç hissetti. Kaan arıyordu. Mert bilerek biraz çalmasını bekledi sonra açtı. Kaan
- Ne diye açmiyorsun birader bilerek bekletiyorsun demi dedi.
Mert büyük bir kahkaha attı.
- Ne biliyim biraz bekletmek istedim birader dedi kaan'i taklit ederek.
- Mert nasılsın kanka iyi misin annen nasıl
- Ben iyiyim kardeşim annem inşallah iyidir. Son olarak da hastanenin bahçesinde oturuyorum ya sen?
- Bende sevgilimle dolaşıyordum
- Himm ne ergensin lan sen görüyor musun içim bulandı. Hemen doktara gorunmem lazım dedi gülerek Kaan küçümseyerek
- Ne diyeceksin doktora ciciş
Mert altta kalmayarak
- Yüksek dozda ergenlere maruz kaldım tedavisi var mı diyecegim dedi
- Ha... Ha .... Çok komiksin oğlum sen bugün yine formundasin
- Tabiki benim formumda olmadığım gün mü var? Neyse siz saat kaçtan beri geziyorsunuz.
- Baya oluyor ne oldu ki
- Ne mi oldu yazıklar olsun hiç Mert'in canı sıkılır mi diye düşünen bir Allah'ın kulu yok
Kaan hemen
- Bu bir davet mi dedi gülerek
- He gerizekalı kızın yanında beni kötü kötü konuşturma. Şaka bir yana kanka ben çok kötü hissediyorum yanıma gelsene
- Tamam kardeşim hemen geliyorum dedi kapattı.
Mert biraz daha bekledi bahçede. Tam ameliyathaneye çıkacağı vakit Kaan arkadan " kardeşim" diye bağırdı Mert arkasını döndüğünde Kaan Mert'e doğru koşuyordu. Kaan yanına geldiğinde Mert hemen
- Etraftaki insanlar gerçekten bizi kardeş sanacaklar dedi.
Kaan sırıtarak zaten onun için öyle bağırdım dedi. Mert
- Bu baya komik bir espiriydi teşekkürler dedi. Tiksinir taklidi yaparak
- Ne lan benim gibi bir kardeşi kim istemez dedi.
- Ya sorma herkes senin gibi bir kardeş ister, dedi
Kaan hiç bir cevap vermedi. Mert alındığını düşünerek
- Dalga geçtim lan bu kadar üzülme
- Bazen bana söylediklerin kırıcı olabiliyor
- Tamam üzülme tabiki senin gibi bir kardeşim olduğu için çok mutluyum. dedi ve sarıldı. Mert merdivenleri göstererek
- Burada bekleyemeyiz ya hadi çıkalım dedi
Kaan başını olumlu yönde salladı. Mert kaan'nin yüzüne bakmadan Kaan'i gözleriyle süzüyordu. " Acaba oda benim gibi hiç böyle bir şeyleri sorguluyor mudur?"diye düşünüyordu. Mert'in üzerinde büyük bir ağırlık vardı. Hem babasinin yaptıkları hem annesinin ameliyatı kafasındaki sorular hem üniversite sınavı hepsi ruhen ağırlaştırıyordu Mert'i. Merdivenleri çıkmaya devam ederken bunları düşünen Mert birden çok hüzünlendigini hissetti ve ağlamaya başladı. Kaan Mert'in bu anı duygu değişimlerine anlam veremiyordu daha biraz önce mutluydu diye düşündü. Kaan Mert'in koluna girdi yavaşça hastanenin merdivenlerine oturmasina yardım etti. Kaan Mert soracakti artık bu çocuk ne yasiyorda bu kadar üzgün diye düşünüyordu. Kaan Mert'i kendine doğru çevirdi. Ciddi bir tavırla
- Bak Mert benim senden başka bir arkadaşım yok tamam mi
Mert gözlerinden yaşlar akmaya devam ederek Kaan'i dinliyordu.
- Ne oluyor sana? Bir gariplestin doğru düzgün okula gelmiyorsun bir mutlu oluyorsun aniden ağlamaya başlıyorsun bazen benden kaçıyorsun bazen çok önemsiyorsun. Ben ara sicaklardan anlamam oğlum derdin neyse soylede derman oluyum koçum bu şekilde olmaz seni ben tanımıyor muyum?
Mert hak vermişti arkadaşına o bu aralar çok tutarsız davranmaya başlamıştı. Hemde Kaan'nin hiçbir şeyden haberi yoktu belki de gerçekten derman olur diye küçük bir umut yeşerdi kalbinde.Mert yavaşça gözlerini sildi. Kaana bakarak
- bir çırpıda anlatacağım beni bölmeyeceksin ve duygularını dışarı yansıtma tamam mı ?
- Tamam sen derdini söyle yeter dedi.
- Kaan zaten biliyorsun abim için ne kadar vicdan azabı çektiğimi terapiler aldığımı işte bende ara ara bu piskoloji yoğunlaşıyor ve çok ağlıyorum biliyorsun zaten annemde sağ olsun düşünmüş demiski mertle biraz gezelim

Farkında DeğildimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin