delight • wonho,lucas,baekhyun✓

Bölüm 7

Lucas, bir Wonho'ya bir Baekhyun'a bakarken elinde olmadan şüphelendi. Şüpheci veya kıskanç biri değildi, en azından tipik kıskançlardan sayılmazdı. Ama kendini biraz tedirgin hissetti. Ve bunun, Baekhyun'un giydiği daracık şortla alakası bile yoktu, aynı anda yürüyüp konuşmakta zorlanıyordu.

Bunun sebebi aptal ağabeyi Wonho'ydu Wonho! Baekhyun'a, sanki ona bağlanmış gibi bakıyordu bu çok saçma bir şeydi çünkü o Baekhyun'dan her zaman nefret ederdi, Baekhyun da ondan. Lucas onların bunu defalarca kez ispatladıklarına tanık olmuştu.

Wonho'yu tanırdı. En azından, kendi kardeşini tanıyacak kadar zeki olduğunu düşünmeyi severdi. Ama görünüşe bakılırsa eh, Wonho Baekhyun'a... bir erkek gözüyle bakıyormuş gibiydi. Lanet olsun. Lucas aklını kaybedecekti.

Wonho'nun Baekhyun'dan nefret ettiğini herkes bilirdi. İlkokulda tanıştıklarından bu yana ona zulmetmekten başka bir şey yapmamıştı. Hatta Lucas'ın, Baekhyun'u okuldaki diğer çocuklardan değil kendi ağabeyinden koruması gerekmişti.

Wonho Baekhyun'u itip dizini kanatınca onu eve kim taşımıştı? Ee, Lucas.

Baekhyun'a bir metre bile yaklaştıklarında kara listeye girecek tüm erkeklerin arasından, onu okul balosuna kim davet etmişti? Kardeşlerin küçük olanı.

O yüzden Wonho'nun şu anda Baekhyun'a bu şekilde bakması rahatsız ediciydi, oldukça!

Lucas bu düşünceyi kafasından attı. Çok yorulmuştu sadece işte her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için durmak bilmeden çalışıyordu ve uzatmalı sevgilisi Minhyuk, Baekhyun'la olan nişanının bir oyundan ibaret olduğunu gazetelere anlatacağını söylemişti ona.

Lucas da doğal olarak onu dava açmakla tehdit etmişti.

Minhyuk da bunu son derece tahrik edici bulmuştu.

Lucas'ın bu hafta sonu için onu da atlattığını söylemeye gerek yoktu.

"Lucas?" Lucas'ın babası, herkes oturunca patateslere uzandı. "İşler nasıl? Her şey yolunda mı?"

Hayır, diye bağırmak istedi Lucas. Babası emekli olduğundan beri her şey yolunda değildi ama Lucas'ın her şeyi kontrol altında tutuyormuş gibi görünmesi gerekiyordu. Lucas omuz silkip "Sorun yok," dedi.

Büyükanne epey gösterişli bir giriş yapmayı tercih etti, dudaklarına ruj sürmüştü ve Lucas, ondan dalga dalga yayılan erkek parfümü kokusunu hissetmeden edemedi.

Kendisi nişanlanmış gibi yaparken büyükannesinin de bir dalavere çevirdiğini bilmek güzeldi.

"İşlere ne olmuş?" Büyükannesi, sert bir bakışla bir adamı yok edebilecekmiş gibi görünüyordu.

"Yok bir şey," dedi Lucas dikkatleri başka bir yöne çekti. "Ama Baekhyun ile evlilik planlarımızı sorabilirsin."

O anda büyükannesi göğsünü tutar, vızıldayarak nefes alır ve iskemlesinden devrilip yere yığılırken Lucas'ın kalbi durdu.

Sanki onu canlandıracakmışçasına herkes aynı anda "Büyükanne!" diye bağırdı.

Lucas diz üstü yere çöküp büyükannesinin elini tuttu. Kadın anında gözlerini açtı. "Dehşete kapılmış büyükanneyi oynuyordum. İyi oynadım mı?"

"Kahretsin, büyükanne! Bunu bir daha asla yapma!" Lucas küfrü bastı. Taeyong masanın öte yanından ona kötü kötü baktı ama kendi aklından da benzer şeyler geçiyormuş gibiydi.

"Bir zamanlar oyuncuydum," dedi büyükanne, iskemlesine döndü.

"Şimdi..." Büyükanne masadaki mendili alıp kucağına attı. "En sonunda beraber olacaksınız, hmm? Siz çocuklar hep çok yakındınız, şaşırdığımı söyleyemem ve bunun, işin için anlamını biliyorsun, değil mi?" Lucas'a dirsek attı.