Beşinci Bölüm "GÖLE DİRENEN NİLÜFER✨"

62 26 5
                                    

Bölüm şarkısı "Hüsnü Arkan: Fikrim yok"

Tam beş dakikadır hareketsizce duruyor ve hiçbir mimiği dahi oynamadan gözlerimin içine içine bakıyordu. Ne söylediğimi anlamaya çalışıyor gibiydi. İki elini sıkıca birbirine kenetledi. Ellerini sıktığını beyazlaşan parmak uçlarından anlayabiliyordum. Durdu, durdu ve saniyeler sonra ilk defa ağzını açmıştı ki kapı çalındı ve Kemal içeriye girdi. "Karan bey hastaların bu gün sağlık raporu alması için sağlık ekibi çağırmışsınız yanlarında ben mi gideceğim?" Karan onu onayladıktan sonra Kemal odadan çıktı ve Karan gözlerini benim üzerime doğrulttu ve "neden sen deli misin?" Diye sordu. Durdum böyle bir tepki beklemiyordum. Yılgınca omzumu silktim ve ellerimle "hayır ruhum hasta. Belki de herkesin dediği gibi deliyimdir ne dersiniz doktor bey" dedim alayla gülümseyerek. Bakışları karardı içine sertçe bir soluk çekti , alnında bir damarın yerinden çıkacak gibi titreştiğini gördüğüm an içime bir korku salındı. Ama hayır, dönmeyecektim yolumdan. Elini fevri bir hareketle masasının üzerinde duran beyaz bir kağıda attığında irkilmiştim. Bir şeyler yazdı ve kaşesini basıp üzerini imzaladı. Sertçe elime tutuşturdu ve " Bu belgeyle istediğiniz klinikte kalabilirsiniz Aymira hanım. çıkabilirsiniz. Diye soludu. Ne yani bu klinikte kalamazmıydım sanki. Kağıda Kırık bakışlar ata ata kapıdan tam çıkacaktım ki bir anda kapıdan "klik" diye bir ses duydum. Elimi kapı koluna attım faka açılmıyordu . Ne olduğunu çözmeye çalışıyordum ki "hay ben böyle işin cibiliyetini si-" diye mırıldandığını duyduğum an ona döndüm. Ellerimle "terbiyeni bozma lütfen ayrıca ne oluyor burda " dedim. Omzunu silkti ve " elektrikler kesildi ve bu bina akıllı sistemle yani elektrikle çalışıyor. Ve tam iki gün önce jeneratörümüz bozuldu. Ve jeneratörü yapacak usta iki gün sonra Ankara'ya gelecek. Kısacası elektrikler gelene kadar buradayız ." Dedi. Tam ellerimi kaldırmıştım ki fevrice yerinden kalkıp pencereye yürüdü. Arkasını dönmüştü. Yani ne dediğimi görmek istemiyordu. Öfkeliydi. Hemde çok... az sonra telefonu çaldı. "Kemal, nerdesin koçum, ne demek trafo patlamış. Ne bok yiyeceğiz biz iki gün burda" dedi ve Kemal' i dinledi bir süre.  Ne iki günü. Gerçekten biz iki gün boyunca burda ne bok yiyecektik. "Tamam, muayenesi olan hastaların bir geceliğine orda kalmasını rica et. Muayene olmayanları da muayene ettirip yatırsınlar. Karşılığında ücretini fazla fazla vereceğimizi de belirt aslanım." Deyip telefonu kapattı. Telefonunu koltuğa doğru yumuşakça fırlattı ve kendisi de oturdu. Başını arkaya doğru atıp gözlerini kapadı. Neden ben yokmuşum gibi davranıyordu. Çok sinir bozucuyudu. Ama ahtım olsun onunla hiçbir şekilde konuşmayacağım. Elimdeki kağıdı sertçe masaya bırakıp bende başımı aynen onun gibi geriye attım. Şu an burda olmaktan o kadar rahatsızım ki, bir an önce eve dönüp güzelce duşumu alıp pijamalarımı giymek istiyordum. Ama o da imkansız gibi görünüyordu.  Tam 30 dakikadır ne o konuşuyordu ne de ben. Midemden gelen tuhaf gurultuyla ellerimi mideme dayayıp gözlerimi açtım. O an bana bakıyor olduğunu fark ettim ve dudaklarını birbirine bastırıp gülmemek için kendini zorluyor gibi duruyordu. Utançtan kıpkırmızı olan yüzümü gördüğünde daha fazla tutamayıp kahkaha ilke gülmeye başladı. Şu an o kadar tatlı gelmişti ki gözüme. Bende istemsizce boğazımdan gelen bir kıkırtı kaçırmıştım. Kıkırtımı duyduğunda. Aniden durdu gözlerime baktı. Ayılmak ister gibi kafasını iki yana salladı ve tekrar bana baktı. Gerçek olduğumu farkettiğinde aniden irkildi. Hemen gözlerimi kaçırdım. " acıktın mı?" Diye sordu dingin sesiyle. Az önceki gibi sert ve ürkütücü değil, rahatlatmak ister gibiydi. Gözlerine bakıp usulca kafamı sallayarak onayladım. Buraya nasıl yiyecek sokacağımızı düşünüyordu sanırım.  Bir fikir bulmuş olmalıydı ki " ne yemek istersin" diye sordu. "Fark etmez" dedim ellerimle. "lahmacun?" Hevesle başımı sallayıp " yanında da ayran" dedim bu haline gülümseyip bir lahmacuncuyu arayıp sipariş Verdi. Ona lahmacunu içeriye nasıl  sokacağımızı sorduğumda pencerenin yan tarafındaki küçük bölmeyi gösterip " burası bu civardan geçen küçük kuşların yemesi için yem koyduğumuz bölüm elektrik kesildiğinde burası açık olduğu için kilitlenmeyen tek kısım burası. Kurye geldiğinde burdan bize verecek bizde afiyetle yiyeceğiz" dedi. Karnım doyacağı için mutluydum.



AYA BENZERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin