az öncekininn devamııı

498 38 9
                                    


Azer,arkasından gelen sesin kime ait olduğunu çok iyi biliyordu.Bebeğin babasıydı Salih.Anlaşılan bu durumdan pek memnun olmamıştı.

Zaten kim bebeğini düşmanının kucağında görmek isterdi ki?

Azer istemeye istemeye verdi İdris'i Salih'e.İdris babasını görünce elini ağzına götürdü,babasına gülücüklerini gönderiyordu.Azer,bu halini çok masum bulmuştu.

Azer,Karacayla göz göze gelmişti.Elleriyle yapacak bir şey yok anlamına gelen bir işaret yaptıktan sonra içeri girdi.

Masa kurulmuştu.Herkes vardı masada.Karaca ve Azer karşılıklı oturuyordu.Saadet ve Fadik Hanım,konusu  'ailenin önemi' olan bu konuşma,Yamaç'ın araya girmesiyle kesildi.

"Celasunla Karaca'nın düğün işleri ne zaman?"

Ve o an,Azer için zaman durmuştu sanki.O duyduğunu sindirememişti henüz.Hiçbir şey diyemeden Karaca'ya bakıyordu.Karaca da farksızdı ondan.Yamaç bunu bilerek yapmıştı.Akın ise amcasına eşlik etti;

"hemen başlanmalı diyorum ben."

o an şaşkın olan sadece Azer ve Karaca değildi,Fadik Hanım da en az onlar kadar beklemiyordu bunu.

Karaca'nın gözleri dolmuştu.Azer'in midesi kasılmış gibiydi.O an,o öfkesiyle masayı devirebilirdi

Ama o Karaca için bunu yapmadı,ve sessizce çıktı evden.Karaca ya bile bakmamıştı.

Karaca çarpan kapı sesini duyunca daha fazla dayanamadı,ve o da çıktı peşinden.Masadaki herkes olanların farkındaydı,ama kimse bir şey yapmıyordu.

Yamaç bile.
Beraber olmalarına müsaade etmemişti,ayrılmalarına edebilirdi.

Azer,Karaca'yı dinleyecekti.Bunun yalan olduğunu duymak istiyordu.Bir açıklaması olmalıydı,gerçi evliliğin ne tür bir açıklaması olacaktı ki?

Karaca,Azer'e yetişmişti.

-Azer?

Azer,kendisine seslenen Karaca ya baktı;

-Yürekli ol.Beni karşına al.Ben seni böyle kabul ettim zaten.

Karaca'nın gözlerinden akan her bir yaş,yüreğine değiyormuş gibiydi sanki.

-o dün gece konuşamadıklarımız,gerçekti değil mi?

Karacanın sesi,hıçkırıklarının ardından güçsüz çıksa da konuşmayı becerebilmişti sonunda.

-istemedim...

A-evleniyormuşsun Karaca.Ben sana dedim,korkma dedim.Sen telefonla konuştuğumuzda bile dolaplara saklanıyordun.Sonsuza kadar son'suzduk güya...

Karaca hâlâ ağlıyordu.Tek kelime bile etmeye cesareti yoktu.Azer'i daha da sinirlendiriyordu bu,çünkü susması demek doğrulaması demekti.

A-hâlâ susuyorsun Karaca.Yok öyle bir şey de,seni kızdırmak için yaptılar desene.

Karaca konuşmamakta ısrarcıydı.Azer,çaresizce bakıyordu Karaca'ya.

A-buraya kadar mıymış yani?

Azer'in sesi güçsüz çıkmıştı.Karaca, başını kaldırıp Azer'e baktı,gözleri öfkeyle bakıyordu.Az önce ağlayan kızdan eser yoktu şimdi.Sesi kendinden emin çıkıyordu.

-bir kere de bana sordular mı, "istiyor musun Karaca" diye? Karaca nasıl hisseder diye merak ettiler mi?

kararlı sesi,her cümlede cesaretini yitiriyor,güçsüz çıkıyordu.

•unstoppableHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin