UYARI:
HİKAYEDE BAZI KANLI SAHNELER YER ALMAKTADIR. RAHATSIZ OLACAKLAR OLURSA DİYE ŞİMDİDEN UYARIMI YAPAYIM.
İyi okumalar!
Görüşlerinizi de yazın lütfen :))
***
''Ahh,''
Damarlarında gezinen, vücudunu adeta sarmaşık gibi saran, yıllardır birikmiş olan nefretin getirdiği hiddetle havaya kaldırdığı kılıcını karşısındaki adamın göğsüne büyük bir heyecanla sapladı.
Yüzüne sıçrayan yoğun ve sıcak sıvının kendisini bu kadar hoş hissettireceğini beklemiyordu, bu yüzden bu güzel hisle gülümsedi. Kılıcını, öldürdüğü bu saymadığı kaçıncı bedenden sertçe çekti ve hem biraz yorgunluktan hem de hissettiği heyecandan nefesleri hızlanmıştı, göğsü hızla inip kalkıyordu.
Tam bu sırada ise arkasından duyduğu bir sesle duraksadı, başını hafifçe eğerek. Biri ona yaklaşıyor olmalıydı. Durdu, arkasındakinin adımlarını hesapladı, bir süre daha bekledi ve arkasındaki kişi sonunda dayanamıyormuş gibi sinirle bağırır ve ona yaklaşırken o, hızlı bir hareketle dönerek kılıcıyla arkasındaki kişinin göğsüne yatay şekilde derin bir çizik çekti.
'Aptal,' diye geçirdi içinden.
Ağzından kan akan ama artık vücudunda bir ruh barındırmayan beden geriye doğru düşerken o da iyice doğruldu ve etrafına bir göz attı.
Biraz ileride birkaç kişi ölümüne dövüşüyordu ve ayak ucundan başlayarak bahçenin en uzak köşesine dek her yer cesetlerle kaplanmış, yer kırmızı bir göle boyanmıştı.
Arkasına döndü. Görmeyi arzuladığı bu yere sonunda yaklaşmıştı. Yalnızca birkaç basamak merdiven ve ardından birkaç adım daha. Yüzüne sıçrayan kan, çenesinden akarak siyah kıyafetine damladığı sırada merdivenlere doğru adımladı. İşte, önünde hiçbir engel kalmamıştı.
Gözlerini yukarıdaki gösterişli büyük kapıdan ayırmadan ilk merdivene ayak bastı. Sonra ikinciye, sonra üçüncüye. Her çıktığında kendini daha da belli eden kapı ile hızlanan kalbine dur diyememişti. Son basamağa çıktı ve karşısındaki kapıyı yukarıdan aşağı inceledi.
''Yeni kralına merhaba de, hayatım.''
Silmeye yeltenmediği kanla kirlenmiş olan kılıcıyla zaten açık olan kapıyı biraz daha ittirdi. Kapı bir gıcırtıyla açılarak kulaklarında bir yankı oluşturmuştu sanki. Birkaç adım attı daha iyi görebilmek için.
Ardından gülümsedi.
İşte karşısındaydı. Saray büyük ihtişamıyla kendisini ona sergiliyordu.
Ne kadar da zarifti.
Bahçeye adım attı. Burada kimse yoktu, kaçmışlardı, herkesin işini bitirmişti. Tahtın olduğu salona doğru adımlarken sırıtışı daha da büyüdü, içinde de büyüyen zafer sevinci ile birlikte.
''Dur orada!''
Durdu. Gözleri başı ile birlikte yana kayarken onu rahatsız edenin kimin olabileceğini düşündü. Arkasındakinin aldığı sesli nefesler kulaklarını tırmalamıştı. Yüzünü buruşturdu ve duyduğu hızlı adım sesleriyle arkasına döndü.
''Haha,'' Gördüğü kişiyle keyfinin yerine geldiğini hissetmişti. Adamın yüzündeki ifade ise öyle bir şeydi ki bu ifadesi silinmeden bu kafayı koparıp sarayının en güzel köşesinde saklamak isteği ile dolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daechwita | yoonkook ✓
Fanfictionİki farklı dünyada yaşayan görsel ikizlerin talihsiz bir olay sonucu birbirlerini fark etmeleri üzerine birtakım olaylar meydana gelir. minific. |yoonkook| Yayımlanma tarihi: 27.05.20 Bitiş tarihi: 27.07.20