Part 2 • He found you.

421 59 22
                                    

Oturduğu yerden ellerini izlerken kelepçelenmiş bileğinin ağrısını gidermek isteği ile dolmuştu. Ama bu kadar insanın içinde güçlerini kullanamazdı. Bu yüzden yalnızca kulağına ilişen hakkındaki asılsız şeyleri dinlemek zorunda kalıyordu. 

''Market sahibini öldüreceğine dair tehdit, bir adamı gasp ve hastenelik etme, tarihi bir müzeden çalınan altınlarla kuyumcuya gidip onlardan para koparma. Bunların hepsi yalnızca bir saat içinde olmuş amirim.'' 

İyi de bunların hiçbirini o yapmamıştı ki! Nasıl suçlamalardı bunlar böyle? 

''Bak sen,'' Karşısında oturan iki adamdan ona yumruk atan öne doğru eğilip konuştuğunda Jungkook ona umursamaz bir bakış attı. Attığı yumruk arada sırada sızlıyordu. Hem bileği burkulmuş, hem ölümle tehdit edilmiş hem de yüzüne bir yumruk yemişti. Bunlar da yalnızca bir saat içinde olmuştu!

''Oldukça çetin çıktın bakıyorum,'' Hoseok alaylı bakışlarını göstermeye çekinmezken Jungkook yalnızca omuz silkmişti. Ardından geldiklerinden beri sessizliğini sürdürüp bakışlarını ondan hiç çekmeyen Min Yoongi'ye çevirdi bakışlarını. Göz göze geldiklerinde dudakları yavaşça bir gülümseme halini aldı. Bu hareketi karşısındaki iki polisin de kaşlarını çatmasına neden olduğunda da keyiflendiğini hissetmişti. 

''Neye sırıtıyorsun öyle?'' Hoseok asabi bir şekilde sorduğunda bu polisin sinirlerine pek de hakim olamayan insanlardan olduğunu anlamıştı. 

''Hiç,'' dedi tek omuzunu kaldırıp indirerek

''Oyun mu oynuyorsun sen bizimle? Sorduğumuz sorulara da cevap vermiyorsun. Kendini havalı mı zannediyorsun?'' 

''Yoo,'' Her iki adamın da tek tek gözlerine baktı ve sandalyesinde geri yaslanarak daha rahat bir pozisyon aldı.  ''Yalnızca hakkımda çok yanıldığınızı düşünüyorum.''

Hoseok güzel dişlerini sergileyen bir kahkaha attığında Yoongi yalnızca ona bakmakla yetinmişti. 

Ardından ciddiyetini takındı Hoseok. ''O zaman bize gerçekleri söyle de bilelim.'' Jungkook, ''Gerçeklerden bahsedersem hepiniz aklınızı kaybedersiniz.'' dedi alayla. 

Uzun zamandır konuşmayan Yoongi o an konuşma kararı almış olmalı ki ''Bence aklını kaybeden sensin. Güpegündüz bu kıyafetlerle dışarı çıkıp bir sürü suç işliyorsun.'' dedi sakin bir şekilde. 

''O suçları ben işlemedim.'' Kendinden oldukça emin bir şekilde çıkan sesi ile Hoseok'un ağzından bir 'hah' nidası yükseldi. 

''Tabii, sadece bir setten çıkmış, evine doğru yürüyordun.'' 

''Hayır,'' 

''Bizimle alay mı ediyorsun?! Neyse gerçek söyle hemen.!'' İyice hiddetlenmeye başlayan Hoseok ile yanında oturan Yoongi dayanamayarak Hoseok'a dönmüştü. ''Sen çık, onunla ben konuşacağım.'' Hoseok çattığı kaşlarıyla bir Jungkook'a bir Yoongi'ye bakmış ardından sinirle soluyarak kapıya doğru adımlamıştı. ''Seninle uğraşmayacağım.''

''Siz de çıkın,'' Yoongi odadaki birkaç stajyer çocuğu da göndererek sandelyesini tam Jungkook'un karşısında duracak şekilde çekip öyle oturdu.

''Baştan başlayalım,'' diyerek ellerini masaya yasladı ve Jungkook'a baktı. Jungkook da kelepçeli ellerini masaya koydu, biraz öne geldi, karşısındaki siyah, kısa saçlı olan kralına baktı. 

''Adın ne?'' Geldiğinden beri adını hiç söylememişti, bunu sürdürmeyi de düşünüyordu fakat nedense karşısındaki bu adama bakınca bundan vazgeçmişti, ondan sıcak ve samimi olduğuna inandığı bir his yayılıyordu. Kralıyla aynı görüntüye sahip olmasına rağmen. 

Daechwita | yoonkook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin