Heyecanlı hissediyordu. Son birkaç saattir yoğun bir şekilde hissettiği duygular bedenini biraz yorgun düşürmüştü fakat bunu hiç sorun etmedi. Dünden beri yaşadığı garip olaylar; nedensizce hissettiği acılar, zihninde arada yankılanan anlamadığı birkaç söz ve gözü önüne gelen çıkaramadığı bir silüetin artık neden olduğunu anlayabiliyordu.
Galiba bunun kim ve ne olduğundan emindi.
Bu çok garipti.
Karşısında bir bacağını kalçası altına almış, bedenini ona döndürmüş oturan Jungkook'a baktı. Kendisi de öyle oturmuştu ve birazdan yapacakları şey için kıpır kıpır hissediyordu.
''Hazır mısın?'' Jungkook kendisine heyecanla bakan parlak gözleri incelerken biraz yerinde kıpırdandı. Nedense sırtından hoş bir ürpertinin geçtiğini hissetmişti.
''Hazırım. Ne yapmam gerek?''
''Sadece gözlerini kapat. Gerisini ben halledeceğim.''
Yoongi başını salladı ve gözlerini kapattı. Jungkook elini kaldırmadan önce gözlerini kapatmış bu güzelliğin karşısında kalbinin hızını arttırmasına izin vermişti. Neler oluyordu?
Vakit kaybetmeden ona daha iyi uzanabilmek için aralarında bıraktıkları mesafeyi kapattı ve bacağı Yoongi'nin bacağına değerken Yoongi gözlerini açtı hızla.
''Kapat gözlerini,'' Jungkook'un uyarısını dinledi hemen ve gözlerini tekrar kapattığında dilini ısırdı. Neden bu kadar heyecanlı hissediyordu? Jungkook bu kadar yakında olduğu için mi yoksa birazdan göreceği görüntülere şahit olacağı için mi? İkincide karar kıldı, en mantıklısı oydu çünkü.
Jungkook yaklaştığı için daha rahat uzanabildiği siyah saçlar içinden geçirdi parmaklarını ve başını sabitledi eliyle. Diğeriyle de aynısını yaparken baş parmağını Yoongi'nin şakağına bastırıp orayı biraz ovalamıştı. Ardından kendi de gözlerini kapattı ve güçlerini devreye sokarak baş parmağından Yoongi'nin zihnine doğru giden minik bir ışık huzmesi belirdi.
Yoongi, içine yayılan bir sıcaklık hissetti ilk önce. Ardından başında orayı kaşımak isteyeceği bir titreşim hissetti. Gözleri, göz kapakları ardında yavaşça hareket ediyordu ve aniden zihninde belirmeye başlayan görüntülerle nefesini tuttu.
Siyahlar içinde, gücü ellerinde tuttuğu belli olan bir bedendi ilk gördüğü. Kıyafetlerine ters düşmüş oranda uzun sapsarı saçları vardı bu adamın. Ve kendini iyice o adama odakladığında onun kendisi gibi olduğunu fark etti.
Yani ikizi olduğunu.
Jungkook'un söylediği gibi sağ gözünde kendisininkinden biraz daha uzun olan bir yara izi vardı. Bu yara izi adamın, kralın, keskin bakışları ve çatılı kaşları ile oldukça korkutucu görünüyordu. Bunu kabul ediyordu. Bu adam tıpkı onun gibiydi ama ona hiç de benzemiyordu sanki. Kendisinin bu kadar ürkütücü olduğunu düşünmüyordu.
Kralın oturduğu tahttan hızla kalkışını ve arkasından savrulan saçlarıyla keskin olduğunu düşündüğü kılıcını alışını seyretti. Sakin gibi ama değil, yere sertçe bastığı tempolu adımlar eşliğinde, sinirli bakışlarıyla sarayından çıkıp bahçeye ilerledi kral.
On kişi vardı ya da yoktu bahçede. Fakat fark ettiği ilk şey yere diz çökmüş, elleri bağlı şekilde ağlayan bir adamdı. Köylü gibi görünüyordu.
''Bu mu?'' dedi kral soğuk ama gür bir sesle. Onun sesini duyan adam daha da korkarak titremeye başlarken ağzını açtı. Ama bunu yapmaması gerekiyordu. Kral şu anda fazla kızgındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daechwita | yoonkook ✓
Fanfictionİki farklı dünyada yaşayan görsel ikizlerin talihsiz bir olay sonucu birbirlerini fark etmeleri üzerine birtakım olaylar meydana gelir. minific. |yoonkook| Yayımlanma tarihi: 27.05.20 Bitiş tarihi: 27.07.20