-2-
Çok değil, bundan bir süre öncesini düşünüyordu lobide oturan üç adam. Burç, Mete ve Burak bir sürü macerayı atlattıkları o trajikomik zamanları hatırlayıp gülüyorlardı şimdi. Burç ve Alara'nın boşanmaya kadar giden serüvenini neyse ki geride bırakmışlardı artık. Mutlu bir sonları olmuştu nihayetinde. Ve tabii sonsuza dek mutlu yaşadılar sözü yalnızca masallara özgüydü. Gerçek hayatta sonsuza dek mutlu yaşamak diye bir şey yoktu. Elbette tartışmalar, pürüzler olacaktı ilişkilerde. Hayatın mayasında vardı bu.
Burç mutluydu. Sevdiği kadınla hayal etmese de piyangodan çıkan bu mutlu evliliğin içinde pembe bir rüyada gibiydi. Yanlış anlaşılmalar ve çocukça kavgalar son bulmuştu ve artık ortalık sütlimandı. Kankasını arayıp ailesinin İzmir'e geldiğini söylediğinde Burak'ın da peşlerine takılıp gelmesi çok sürmedi. Tabii Alara'nın bundan ne kadar memnun olduğu tartışılırdı. Kocasına "Her gittiğimiz yere, balayımıza bile Burak'ı çağırmak zorunda mısın? Kuma mıyız biz?" dese de içten içe Burak'a bir sempati beslediğini gizleyemezdi Alara. Sadece eşine geçmiş yaşamını, serserice yaşadığı eski çapkın hayatını hatırlatmasından korkuyor olmalıydı. Hatta bir ara karısı Alara kendisine gelip "Bu Burak Efendi'nin başını bağlamak lazım." diye söylenmişti. Onlarınki tatlı sert atışmalardan ibaretti.
Burak'a sorsanız hiç de öyle bir niyeti yoktu. Âşık olmak, evlenmek ona göre şeyler değildi. Hele ki biricik ortisi Burç'u âşıkken ve ayrılık acıları çekerken gördükten sonra iyice tövbe etmişti. O günübirlik ilişkileri ve maceralarıyla mutluydu.
Mete ondan biraz daha farklıydı. Daha evcimen ve daha düzenli bir yaşam tarzına sahipti. Evlilik, doğru kişiyle yuva kurmak daha mantıklı ve yaşamına uygun görünüyordu.
Burç kahvesini yudumlarken kayınbiraderine döndü keyifle. "Eee Mete, nasılsın?"
"İyiyim, teşekkür ederim. Şirket işleriyle alakalı bazı pürüzler vardı, ben de hem ziyaret hem ticaret diyerek İzmir'e geldim. Bu fırsatı değerlendirip tatil yaparım, dinlenirim."
Bıyık altından gülerek "Adam dinlenirken bile çalışıyor ya." diye mırıldandı Burak. "Valla ne adamsın Mete."
"Senin gibi günümü gün etmediğim ve işlere de altı ayda bir ziyarette bulunmadığım için özür dilerim Burakçığım."
Burç kayınbiraderi ve kankası arasındaki tatlı atışmaya kahkahalarla gülmeden edemedi. Çok eğlenceli bir arkadaş ortamı olduklarını itiraf etmeliydi. Sırf bu yüzden balayında bile onları yalnız bırakmamış olmaları hiç de rahatsız edici değildi. Aksine, eğlendiriyordu bile. Sonuçta Taçmin, Nilüfer, Mete ve Burak bir yerde ilişkilerinin mimarıydı. Alara ile aralarındaki büyük gibi görünen ufak problemleri çözmelerine en büyük yardımcı olmuşlardı. Burada geçirdikleri günlere bakıyordu da, her şeye rağmen iyi ki bir aradaydılar. Güzel bir aile, eğlenceli bir arkadaş ortamı hâline gelmişlerdi. Keyifle iç geçirdi adam. "Alara'yla balayı için buraya geldiğimiz ne iyi oldu. Babamlar da bunu fırsat bilip ailece İzmir'de bir yaz tatili organize etti. Daha ne olsun? Şahsen ben bu kadar eğlenceli bir tatil organize edemezdim." Burak'ı işaret ederek "Alara'nın kuması Burak Bey de durur mu, geldi tabii!" diyerek kıkırdadı.
Burak ise sahte bir bozulma ifadesi takındı. "Aaa aşk olsun orti. Sen çağırdın sayılır, gelmese miydim yani?" Koltukta huzursuzca kıpırdanıp kaşlarını çattı. "Beni istemiyor musun? Seni heyecanlandırmıyor muyum artık?"
En yakın arkadaşının terk edilmek üzere olan bir kız gibi konuşmaya başlaması üzerine omzuna dokunarak "Burakçığım, sanırım ilişkimizi gözden geçirmemiz gerekecek." dedi Burç. Ardından kahkahalar da gecikmedi elbette. Öte yandan Mete'ye dönerek "Ne iyi oldu, sen de geldin ekip tamamlandı. Alara da mutlu oldu." sözüyle memnuniyetini dile getirdi genç adam. Karısının mutluluğu onu da mutlu ediyordu elbette.
Mete de bu durumdan memnundu aslında. Uzun zamandır şöyle kafasını dinleyip eğlenebileceği bir tatil istiyor fakat bir türlü organize etme fırsatı bulamıyordu. İş vesilesiyle buraya gelişi aslında ne zamandır istediği tatile de davetiye çıkarmıştı. Hem de ailesi, sevdikleri yanındaydı. Daha ne olsundu ki? "Bence de iyi oldu bu iş seyahati." diye onayladı adam. "Hem bana da hava değişikliği oldu." İşlerden başını kaldıramazken biraz olsun keyfi yerine gelecekti. Üstelik uzun zamandır başarısız giden ilişkilerin ardından kimseyi hayatına almamış biri olarak belki de biraz iç sesini dinleyip kendini bu tatilde rahat bırakmalıydı. Telefonuna gelen mesaj sesiyle düşüncelerine kısa bir ara verip ekrana baktı.
Onun ilgiyle mesajı yanıtlayan hâline karşılık Burak alaycı tavrıyla yine sahalardaydı. Üstelik ima da barınıyordu bu imalı ifadelerde. "Ooo Mete Bey, anlayalım yani!" Meraklı bakışları yanıt beklerken kendi telefonuna gelen mesaj içten bir coşkuyla telefonuna dönmesine sebep oldu.
Kendisini eleştiren adamın ilgiyle telefonuna gömülmesi üzerine dalgacı bir şekilde güldü Mete. "Dinime küfreden Müslüman olsa bari!" Göz kırptı ve "Sen anlat asıl, hayırdır?" diye sordu.
Mesaja yanıt vermiş kendisine yöneltilen soruya dönen Burak ise boş vermiş gibi bir el işaretiyle geçiştirdi ve kendinden emin bir gülüşle "Ya internetten bir hatun düşürdüm de, onunla yazışıyorum." yanıtını verdi. "Cidden şu sanal ortam gibisi yok ha."
Burç, arkadaşının yeni platformlara yelken açışına nasıl bir tepki vereceğini pek bilemiyordu açıkçası. Böyle hoyratça yaşanan gönül ilişkilerine çoktan son vermişti kendisi. Böyle düzenli bir hayat, tek bir kadına bağlılık eskiden sıkıcı görünse de içine girdikçe asıl güven veren sonsuz mutluluğun bu olduğunu keşfetmişti. En kısa zamanda yakın arkadaşı Burak'ın da bu duyguyu tatmasını umuyordu çünkü bu tür maceracı ilişkilerin bir sonu yoktu ve oldukça yorucuydu. Kalp yorgunluğu ise en iyi doğru kişiyle son verilebilirdi. "Hah, sonunda sosyal medyadan da buldun kendine bir ortam! Bak kızın sevgilisi, kocası falan varsa başımızı belaya sokma bizim."
Tıpkı Burç gibi Mete de onayladı bu cümleleri. "Burç haklı. Sosyal medyadan tanıştığın kimseye güvenemezsin. Gerçekten tanıttığı kişi olup olmadığını bilmen mümkün değil. Dikkat et de başın belaya girmesin."
"Aman ne olacak be oğlum. Tek gecelik ilişkiler benimkisi. Oldu olacak kızın GBT'sine de baktırayım. Hatta olmadı savcılıktan sabıka kağıdı da isteriz."
"Sen geç dalganı bakalım," diye söylendi Burç. "Kız evli falan çıkarsa, kocası da peşine düşerse ben seni tanımıyorum haberin olsun."
Mete ise bu iki arkadaşın birbirinden komik didişmelerine keyifle tanık oluyordu. Yalnız hayatına bu ikili sayesinde renk gelmişti. Sevgili kız kardeşi Alara her şeyden önce kendine gerçek aşk bulmanın yanı sıra abisine de farkında olmadan sıkı bir dost topluluğu armağan etmişti. Kız kardeşi ile Burç'un arasını düzeltmeye çalışırken Burç ve Burak'la da sıkı bir dostluğu olmuştu. Öte yandan Alara ve Burç'un bu kadar saçma ve çocukça sebeplerden büyük bir ayrılık yaşamasına hatta boşanmanın eşiğine bile gelmelerine inanamıyordu. İnsan gerçek aşkı bulduktan sonra sıkı sıkı tutmalı, elinden kaçırmamak için ne gerekiyorsa yapmalıydı Mete'ye göre. Kendisi gerçek aşkın, sevginin varlığına hâlâ inanıyordu. Her şeye rağmen. Doğru insanla eninde sonunda hiç beklemediği bir yerde karşılaşacağına inanıyordu.
Burak'a gelince... Bu işler tabii ki boş işlerdi. Yakın dostu Burç'un yaşadığı duyguların gerçekliğine lafı yoktu elbette. Ancak aşk denilen şeyin fazlaca abartıldığını ve kendisinin ise böyle bir abartılı durumun içinde kendini bulmak istemediğini çok iyi biliyordu. Böyle bir karmaşıklığa ihtiyacı yoktu. Ve o Mete gibi dışarıdan realist görünen bir hayalperest değildi asla. Onun için tek gerçek, istediği zaman istediğini yapabilmenin verdiği özgürlük. Bir gece sarışınla yastığa başını koyarken öteki sabah bir kızılla uyanmanın değişken heyecanıydı tek mutluluk kaynağı. Kısacası nerede akşam, orada sabah cümlesiydi mottosu.
Tabii haklı planın Mete mi yoksa Burak mı olduğunu zaman gösterecekti.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZMİR: Meraklı Leydi Ve Bay Yanlış
Humor"BODRUM: Bir Topuklu, Bir Papyonlu" hikâyesinin devam kitabıdır. ••• Bodrum'da başlayan macera, İzmir'de devam ediyor! Alara ve Burç evlendi, sonsuza dek mutlu oldular. Siz bu kadar basit mi sanmıştınız? İlişkiler satranç hâlini alırken tarafların b...