Evet, arkasında kesin biri vardı. Ona doğru akşamın karanlığında sinsice yaklaşan kimdi?
Erkek mi kız mı onu bile tam görememişti.
Hızla arkasına döndü ve gördüğü şey karşısında şaşkına döndü. Siyah kapüşonlu montuyla ona gülümseyerek bakan genç bir bayandı. Konuşmaya başladı :
- Bay dedektif sizin bir hayranınızım. Sizinle birkaç kelime konuşmak isterim.
Dedektif ilerideki kütüğe oturdu yanına da o bayan oturdu.
Genç bayan :
- Sayın dedektif. Kendimi tanıtmaktan hoşlanmam. Sizin her hâlinizi takip ediyorum. Londra' daki hırsızlık, Paris'teki cinayet, Las Vegas'taki kumar olayı ve daha neler neler ... Bir Türk dedektifin bütün bunları başarması beni çok mutlu ediyor. Dedektif sıkılmış bir vaziyette :
- Şimdi şu kasaba olayını çözemeliyim. Size iyi akşamlar.
Dedektif bu bayanın, ölen kadınla bir ilişkisi olup olmadığını öğrenmeye karar verdi. Amirlerinin yanına döndüğünde bir adamın cesedin yanına çökmüş, ağlar vaziyette buldu.
- Siz eşi misiniz?
Adam:
- Evet, memur bey. Kim, niye yaptı bunu, neden bulmuyorsunuz?
Genç dedektif :
- Sayın beyefendi, bir, ben bir memur değilim, dedektifim. İki, arkadaşlarımız gerekli araştırmayı yapıyorlar. Şimdi gelelim sizin ikinci bir ilişkinize ...
Adam:
- Sen ne diyorsun be adam? Bana bak, ben acımdan öleceğim, sen ne diyorsun?
Bu arada amir ve asistan dedektifin yanına geldiler.
