"Öp beni."
Aklım başımda olsaydı kılımı bile kıpırdatmadan mahvederdim bu anı ama Wonwoo o an aklım gibi bedenimi de ele geçirmek üzereydi. Ondan bunu duyduğumda bir an bile beklemedim. Kaybedeceğim bir saniyem bile yoktu, bir nefeslik vaktim bile yoktu ama hala temkinliydim. Bunu anlamış gibiydi verdiği öpücükleri. Beni cesaretlendirmek ister gibiydi ve ben her an daha da arsızlaşıyordum. Sarhoş etmişti beni, delirtmişti.
Ellerim vücudunu sıkı sıkı sardı. Birbirimizin üstünde üstünlük sağlamaya çalışıyor gibiydik. Bana teslim olmak yerine bana sahip oluyordu sanki. Nefes almak için bir anlığına benden ayrıldığında tekrar göz göze geldik. Ona akıyordum. İlk defa öpüşüyor, ilk defa birini seviyor gibi hissettim. Ben ilk defa birine bu denli duygular hissediyordum. Sonunda canım yanacak olsa bile olsundu, bana verecek olduğu her şeye kabuldüm.
Gözleri parlarken yüzünü seçmek zorlaşmıştı. Ellerimle yüzünü bulup parmaklarımı dudaklarına ulaştırdım. Sesim benim bile duyamayacağım bir tonda çıkarken nefesi yüzüme çarptı.
"Seni seviyorum."
Dudakları tekrar dudaklarıma ulaşıp yer yer öptü. Camdan yapılmıştım sanki ve o bana zarar vermemek için oldukça nazikti. Bacağını yavaşça kaldırırken elim kalçasından baldırlarına okşar vaziyette ulaşıp sıkıca tuttu ve şortundan içeri girip tekrar kalçasına ulaştı. Elleri, tişörtümden içeri girip sırtımı okşarken dudaklarının tadı dudaklarımdan içeri girmiş, beni ağlatacak seviyeye getirmişti. Tatlı tatlı inledi ardından. Sonra da anlayamadığım bir kaç şey mırıldandı.
Her an düşüp bayılacak gibi tir tir titrerken bacakları belimin etrafını sarmış, dudakları dudaklarımı asla bırakmamıştı. Onu sadece öpmek bile beni çıldırtırken, yatağındaydım şimdi. Yatağında ve tüm çıplaklığıylaydım. Utangaçlığı uçup gitmiş, yerine tutkulu bir Wonwoo gelmişti. Beni yönlendiriyor, kontrolü eline alıyor ve açık açık cilve yapıyordu.
Beni seviyordu.
Wonwoo beni seviyordu. Bunu mırıldanıyordu ve hissettiriyordu da.
Ona duyduğum istekle, onun bana duyduğu merakla birbirimizin olmaya hazırdık. Vücudu gerilip dudakları kururken teninin tenime çarpma sesi kulaklarımı doldurdu. Ellerini hiç bırakmak istemiyormuşçasına ellerime kitledi sonra. Gözlerini sıkı sıkı kapatırken akan göz yaşları dudaklarından boynuna doğru akan sıvıyla birleşip bana ulaştı. Ona olan tutkum beni bir yangının ortasına koymuş, ve o da dudaklarıyla bu yangını körüklüyordu. Birbirine karışan yüksek sesli inlemelerimizi uğuldayan kulaklarım boğuk bir sese çeviriyordu. İnce bacaklarıyla bana yer açıyor, beni kendisiyle tamamlamak istercesine sarıyordu kollarıyla.
Terlemiş ve yorulmuştuk. Nefeslerimiz düzensizdi ve onun dokunulmazlığı kalmamıştı. Alnındaki saçları parmaklarımla itip ıslak alnına öpücükler kondururken hava aydınlanmak üzereydi. Gözleri yavaşça açılıp kapanırken onu kollarım arasına aldım. Olması gereken yer sanki göğüsümün üzeriymiş gibi görünüyordu. Bana uyuyordu. İnce kolları gövdemi çekingenlikle sarmış, bacakları da aynı çekingenlikte birbirine dolanmışlardı.
Ellerim saçlarını buldu ve o bu sırada karnıma küçük öpücükler vermekle meşguldü. Sessizlik içinde gün doğuşuna şahitlik ediyorduk ve bazen gülümsüyor, kirpiklerini kırpıştırıyordu.
Bu haline gülümsedim. Farketmiş olacak ki kirpiklerini kaldırıp yüzüme baktı. Bir süre de bakmaya devam etti. Koyu renkli çarşafların arasında güneş gibi parlıyor, gözümü ondan alamamama sebep oluyordu.Yavaşça yüz üstü dönerek yanımda yerini aldı. O bu şekildeyken kendime hakim olmak zordu ama gülümsemesi silinip gözlerini açarak yüzüme baktığında ona odaklanabilmiştim.
"Beni her zaman sevebilir misin?"
Bu soruyla bir süre gözlerine baktım. Ne denir bilmiyordum. Yutkundum ve başımı salladım hızla.
"E-evet."
Beklediği cevabı ona verememiştim ama bunu sorun etmemişti. Belki de etmişti ama hiç bir şey söylemeden başını bana yaklaştırıp tekrar kolumun altına yerleşti.
Bir süre daha onu izledim. Bana kendini açmıştı. Ne olursak olalım ben ona ait olmuş gibi hissediyordum. Şimdiye kadar kimseye olamadığım gibi.Gözlerimi uykuya teslim etmiş, neredeyse uyumak üzereyken dudaklarımda hissettiğim baskıyla gözlerimi açtım. Dudaklarını dudaklarımdan çekip gülümsedi. Ve ben o an yeniden doğmuş gibi oldum. Yaşadıklarımız bir asır kadar uzak ve imkansız gibiydi. Gerçek olduğunu anlamak için ellerimi yüzünde buluşturdum.
Ve öptüm onu. Yarınlar yokmuşçasına. Gerçekliğini kavrarcasına. Nefes almasına bile fırsat vermeden dakikalarca, saatlerce öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bye Bye My Lover | Meanie ✔
Fanfiction"Belki seninle birlikte büyümedik ama, birlikte geçirdiğimiz zamanın bizi epey büyüttüğünü düşünüyorum."