ARŞIN BEKÇİLERİ (Melekler ve Şeytanlar)

Gelecekten kısa bir alıntı...

Genç belirsiz ne yapacağını bilmiyordu. Ne tarafı seçeceğini veya taraf seçip seçmemesi gerektiğini... Asırlardır barış içinde süre gelen Melekler ve Şeytanların ilişkisi adeta yerle bir olmuştu. Aralarında sabırla dikilen duvar çoktan yıkılmıştı. Melekler ve Şeytanların bu devasa savaşında arada kalmıştı. 

Robleonlar ne yapacaklarını şaşırmış şekilde savaşı tetikleyenlerle güçlükle baş etmeye çalışıyorlardı. Hava anormal bir şekilde turuncuya dönmüştü.

Nereye gideceğini bilmeksizin koşarken bacaklarına solgun bedenler takılıyordu. Toprak onlarla kapanalı çok olmuştu. Gökten ölü bedenler yağarken kendi zar zor sakındı.

Rose hala telaşla etrafına bakarken bir Melek ve Şeytan önüne sert bir şekilde düştü. Elini yüzüne siper etti zira Melek Şeytan'ı yerin iki metre dibine kadar sokabilmişti. Etrafa taş ve topraklar dağılmıştı.

Melek önüne gelen saçlarını hızlı bir şekilde arkaya attı ve belinden kutsal hançerini çıkardı. İyileşmek için Şeytan'ın birkaç saniyeye daha ihtiyacı vardı. Şeytan yapacağı şeyi anladığında üzerindeki kızı sert bir tekmeyle yaklaşık yirmi metre öteye fırlattı. Melek onu öldürebileceğinden o kadar emindi ki bunu yapabilecek gücü olduğunu tahmin edememişti.

Hemen toparlanmaya çalıştı fakat çok geçti. Şeytan kendine hız vermek için önce topuklu ayakkabılarıyla birkaç adım koştu daha sonra havalandı. Melek henüz ne olduğunu bile anlamadan Şeytan, kanadındaki sivri kemiği genç kızın kalbine geçirmişti. Ardından Melek'in kendi kutsal hançeriyle işini tamamen bitirdi. Ölmesiyle birlikte bedeni anında soldu.

Rose kıza olanlara üzülmüştü fakat Şeytan'ın başka şansı yoktu ve bu olanlar sırasında geçen kısacık zamanda aynı şekilde yüzlerce kişi daha ölmüştü.

Rose bir saniye sonrasını bile tahmin edemiyordu. Artık tarafını kuşkusuz seçme zamanı gelmişti.

Kararlı bir şekilde arkasına döndüğünde, yere inen varlık karşısında ölüm çanları çalmaya başlamıştı ve bu çanlar Rose'dan başkası için çalmıyordu.