Rose uykuya daldıktan epey sonra kapı hızlı hızlı çalındı ve Venüs beklemeden içeri daldı. Rose hemen gözlerini açtı ve yataktan doğruldu.
Şeytan heyecanla konuşmaya başladı. ''Bunu nasıl unuttum bilmiyorum. Bu akşam Belirsizler için büyük bir balo yapılacaktı, hazırlanmalıyız.'' Şeytan henüz sözlerini bitirmeden kendi dolabının kapaklarını açtı. Chloe de bu sırada içeri geldi. '' Venüs henüz hava bile kararmadı. Vakit var.''
Şeytan sanki onunla konuşursa vakit kaybedeceğini düşünerek Chloe'ye cevap verme tenezzülünde bulunmadı. Chloe Rose'un elinden tutup kaldırdı. ''Biz de hazırlanalım o zaman. Mecbur birlikte gitmeliyiz.''
''Bu balo neden yapılıyor?'' diye sordu Rose.
''Kısmen tanışmak için ve bu yüzden herkes orada olmak zorunda. Robleonların emri.'' dedi Venüs ve seçtiği elbiseyi üzerine tutarak etrafında döndü. Genç Şeytan'ın içi içine sığmıyordu, orada yine en ilgi çeken olmak istiyordu. Elbisesini hiç çekinmeden odada giydi.
Bu sırada Chloe, Rose'un dolabından seçtiği bir kıyafeti onun üstüne tuttu. ''Bunu giy. Eminim ki çok yakışacak.'' Kafasını sallamakla yetindi Rose. Henüz ortama aşina olmuş değildi.
Venüs tercihini gümüş rengi bir elbiseden yana kullanmıştı. Diğerlerine sorma gereksinimi bile duymadı zira güzel olduğundan emindi. Yine topuklarının yerde çıkardığı tok ses eşliğinde aynanın karşısına geçti ve saçlarını taramaya başladı.
Chloe'nin ona verdiği kırmızı elbiseyi giymek için Rose banyoya girdi. Girdiğinde gözlerini ışıltıdan kısmak zorunda kaldı. Her yer altın rengiyle dekore edilmişti. Bir yandan etrafına bakarken bir yandan da ağır elbiseyi giymeye çalışıyordu.
Banyodan çıktıktan sonra Chloe'nin de odada çoktan giyinmiş olduğunu gördü. Bir yandan kabarık elbisesini eliyle düzelten Rose, Chloe ve Venüs'ün nasıl bu kadar güzel olabildiğini düşünüyordu ki Venüs'ün arkasındaki aynada kendi aksini gördü.
Hemen aynaya doğru koşarak ''Bu gerçek olamaz.'' diye mırıldandı. Rose elini yüzünde gezdirdi. Adeta porselene dokunuyormuş gibi bir hissi vardı. Fani hayatından kalma çenesinin kenarındaki ince çizgi yok olmuştu. Gözlerinin içi hiç olmadığı kadar parlak, siyah saçları bir o kadar canlı ve güzeldi. Bu hareketi kızların dikkatini çekmişti.
Chloe tuhaflığının nedenini sormak için konuştu. '' Bir sorun mu var Rose?''
''Bana ne oldu...'' boğazını temizledi ve devam etti ''...yani yüzüme?''
Venüs omuzlarından tutup kendine döndürdü. ''Değişim geçiriyorsun! Daha tamamlanmadı, zamanı var.'' dedi bir yandan kızın yüzündeki detayları incelerken.
Kendinden daha güzel olacağı olasılığı Venüs'ü boğuyordu. Bu diğerleri için belki çok da önemsenmeyecek bir şeydi fakat güzellik Venüs için her şeydi. Venüs iç çekip önüne döndü. Belli etmek istemiyordu ama bu ihtimal bile onu kırmıştı.
Herkes kendine odaklandığında Rose, yeni dolabını inceledi. Parlak kıyafetler, bir sürü çeşit yüzükler ve daha fazlası mevcuttu ama o, ilk göze çarpan kırmızı, lale desenli gerdanlığın üzerinde önce parmaklarını gezdirdi sonrasında boynuna taktı. Çeşitli taşlarla süslenmiş bu takı emek kokuyordu. Bu kesinlikle onu gölgede bırakacak kadar güzel bir gerdanlıktı.
Herkes hazır olduğunda üç kız balonun yapıldığı salonun devasa kapısının önüne geldi. Kapının önündeki iki muhafız heybetli kapıyı açmakta zorlanmadı.
Rose içeri girdiğinde küçük bir korku kapladı içini çünkü üzerinde durduğu zemin tamamen camdı ve ayaklarının altında bir nevi bulutlar vardı. Kafasını kaldırdığında büyük kubbe metrelerce yüksekteydi. Oradan asılı mumlu avize, cam yere yakın duruyordu. Her şey Rose'u istemediği kadar heyecanlandırıyordu. Ara sıra nefes almayı unutuyordu. Bu kadar güzel şeyin içinde mest olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARŞIN BEKÇİLERİ (Melekler ve Şeytanlar)
Фэнтези''Asırlardır barış içinde süregelen Melekler ve Şeytanlar'ın ilişkisi adeta yerle bir olmuştu. Aralarında sabırla dikilen duvar çoktan yıkılmıştı. Melekler ve Şeytanlar'ın bu devasa savaşında arada kalmıştı. '' Bu kitap ''Melekler ve Şeytanlar'' ı...