Rose'u belinden tutan kişi, biraz yükseldikten sonra kızı bırakıp mükemmel bir hızla ondan daha aşağıya indi ve bir elini beline diğer eli ile de bacaklarını tutacak şekilde rahat bir pozisyona geçti. Bu arada elbette korkudan genç kızın başı dönmeye başlamıştı ama düşmeyeceği bir pozisyona geçmesi onun için teselliydi.
Rose gözlerini kapatalı çok olmuştu. Bu halde kimin kucağında olduğu umurunda değildi. Yalnızca kurtarıcısına minnettardı.
İçinden binlerce kez, yanında birden fazla kişi olmayana kadar uçmaya çalışmayacağı hakkında Tanrı'ya yeminler ediyordu. Ardından yere ne kadar yakındayken kurtarıldığı gözlerinin önüne gelince kendisini taşıyan, normalden çok daha sıcak vücuda daha sıkı sarıldı. Kendini güvende hissettiriyordu.
Onu taşıyan kişi, gül bahçesini geçtikten sonra kızı yapının önünde yavaşça yere bıraktı. Rose yere indiğinde titriyordu. Gözlerini yavaşça açtığında karşısında salonda ona bakan Şeytan'ı görmesinin yalnızca saniyeler sonrasında Mark görüş açısına girdi. Dev kanatlarının yarattığı basınç ile kız neredeyse düşecek gibi olmuştu.
Hemen sonrasında Şeytan'a kanatlarının hızının da etkisiyle sert bir yumruk attı. Ağzından çıkan küçük çığlığı engelleyemedi Rose. Zaten biraz önce yere düşeceği korkusuyla kaskatı kesilen kız, kimseye müdahale edemiyordu. İblis, Melek'in boynundan yakalayıp metrelerce sürükledi. Aşırı hızlı olduklarından gözleriyle takip bile edememişti kız.
Ta ki baskın bir ses gelene kadar.''Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!'' Chloe hızla aralarına girerken hala direndiklerlerini fark etti. Şeytan'ı tüm gücüyle bir tarafa, Melek'i aksi tarafa metrelerce uzağa fırlattı. Chloe'nin bu gücü Rose'a küçük çaplı bir şok geçirtsede kavganın yatışması onu kısmen rahatlatmıştı.
Arkadan gelen bir başka ses onlara katıldı.''Neler oluyor?''
Venüs ve Chloe, Rose'un uzun süre salonda görülmemesi üzerine onu aramaya çıkmış ve ardından kavganın ortasında bulmuştu.
Venüs salondaki kızgın bakışlarının aksine Rose'u koruduğunu belli eden bir şekilde kolunu omzuna sardı. Chloe Venüs'e eliyle 'onu burdan götür' işareti yaptı. Venüs hiç zaman kaybetmeden kızı odaya götürmek üzere hareketlendi.
''Başınıza bela mı almak istiyorsunuz?''Chloe sesini olabildiğince kıssa da normalden çok daha fazla sert ve sinirli çıkıyordu. ''Gelen ben değil de Baş Melek veya Baş Şeytan olsaydı ne yapacaktınız? Şu halinize bakın!''
Melek ve Şeytan çoktan toparlanmış birbirine öldürücü bakışlarını atarken Chloe, her zamanki gibi olgun ve mantıklıydı. Onun sorumluluğunda olan kızın böyle bir karmaşanın içinde olması onu sinirlendirmeye yetmişti.
Melek, yeniden Şeytan'ın üzerine yürürken Chloe göğsüne baskı yaparak onu engelledi. ''Ona bakışlarını görmediğimi mi sandın? Bu kızı harcamana izin vermeyeceğim!''dedi Mark kendinden emin şekilde. Şeytan, ona tahrik edici şekilde bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
''Görünüşe göre seni epey korkutmuşum ha?'' Şeytan küçük bir kahkaha attı. Eğleniyormuş gibi görünüyordu. Chloe dayanamadı ve araya girdi.
''Siz ne dediğinizi sanıyorsunuz. Bu kız sizin oyuncağınız değil.'' Melek'e döndü, ondan gerçek bir Melek gibi davranıp Şeytan'ın manipülasyonlarına kanmamasını beklemişti. Gözlerine baktı ve''Utanç içinde olmalısın.'' dedi dişlerinin arasından.
Melek, sabır istermiş gibi sesli bir nefes aldı. Arkasına dönüp hızla havalandı ve oradan uzaklaştı. Dolayısıyla Şeytan da hiçbir şey olmamış gibi salona geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARŞIN BEKÇİLERİ (Melekler ve Şeytanlar)
Fantasia''Asırlardır barış içinde süregelen Melekler ve Şeytanlar'ın ilişkisi adeta yerle bir olmuştu. Aralarında sabırla dikilen duvar çoktan yıkılmıştı. Melekler ve Şeytanlar'ın bu devasa savaşında arada kalmıştı. '' Bu kitap ''Melekler ve Şeytanlar'' ı...