Kapat gözlerini Neval, Güneş doğdu.

13 1 0
                                    

Gözlerini açtı ve sevdiği adamın en masum halini izlemeye başladı, sevdiği adamın siyah ve dağınık saçları, alnını kapatmıştı. Ona bakarken düşüncelere daldı. Nihat, henüz 22 yaşında tanıştığı, ilk ve tek aşkı olan adamdı. Kendisinden iki yaş büyüktü ve tıpkı Neval gibi dindar bir aileye sahipti. Nihat da tıpkı Neval gibi ibadetlerini eksiksiz yapan bir Müslümandı. Birçok benzer özellikleri olsa da aralarındaki tek fark hayata bakış açılarıydı. Nihat, her şeyi sorgulardı, ne var ki bazen din kavramını bile sorgulardı. Neval, Nihat'ın din hakkındaki her türlü sorusunu cevaplayarak onu gittiği yolda tutmaya çabalardı. Neval din öğretmeniydi ve Nihat ise felsefe öğretmeni. Neval, Nihat'ın sorularını hep anlayışla, hoşgörüyle karşılar ve tüm iyimserliğiyle cevaplamaya çalışırdı. Düşüncelere dalmış Neval'i o ana geri döndüren Nihat'ın yeşil gözleri oldu.
"Günaydın göz bebeğim." diyerek gülümsedi Nihat.
"Günaydın sevdiğim."
"Neden uyanınca beni uyandırmadın? Sana hemen kahvaltı hazırlayayım." Sevdiği kadının alnına küçük bir öpücük kondurup kahvaltı hazırlamak için yataktan çıktı Nihat. Neval o an ne kadar şanslı olduğunu düşündü. Hamileliği boyunca Neval'in her sabah kahvaltısını hazırlamıştı ve her fırsatta akşam yemeğini de hazırlamıştı. Dahası, temizliği bile Nihat yapmıştı. Daha sonra Neval ayağa kalktı ve yüzünü yıkamaya gitti. Yüzünü yıkadıktan sonra aynadaki yansımasına baktı, koyu kahverengi saçları ve soluk mavi gözleri vardı. Buğday tenli, zayıf bir kadındı. Hayatı boyunca hep zayıf biri olmuştu. Acaba bebeği de ona mı benzeyecekti yoksa babasına mı?
"Aşkım, yumurtanı nasıl istersin? Haşlama mı olsun tavada mı pişireyim?" Mutfaktan banyoya doğru gelen Nihat'ın sesiyle irkildi Neval. Daha sonra banyodan çıktı ve karşısında Nihat'ı gördü.
"Omlet yapar mısın bugün? Canım omlet istiyor." Dedi Neval sevdiği adamın yanağına küçük bir öpücük kondurup mutfağa doğru yürürken...
Birlikte güzel bir kahvaltıdan sonra Nihat işe gitmek için hazırlandı. Nihat'a sarılıp kapıdan uğurlayan Neval ardından odasından bir kağıt ve bir de kalem alıp yazmaya başladı. Doğum süresince bebeği için her ay bir mektup yazdı ve Nihat'a da bahsettiği gibi, kızı 18 yaşına geldiği zaman bu mektupları ona verecekti. Nihat ona, "Neden 18 yaşında?" Diye sorduğunda, şöyle açıkladı Neval:
"Ben 27 yaşındayım bildiğin gibi ve toplam 9 mektup var. Kızımıza 18 yaşından itibaren her doğum gününde bir mektup vereceğiz ve onu doğurduğum yaşa geldiğinde ona yazdığım son mektubu okuyacak ve belki de o zaman anne olmuş olacak ve mektuplarım ona hayatın her alanında yön gösterecek. İnsanlar daha çok 18'li yaşlarında hata yapar. Daha az hata yapması ve daha çok şey öğrenmesi için kendimce seçtiğim bir yol. Eğer her gün aynı şeyi söylersem kalıcı olmaz ama her doğum gününde okursa kalıcı olma ihtimali daha fazla söylediklerimin."
....
Neval, mektubun son cümlesini de yazıp kağıdı katladı ve zarfın içine koydu. Kendine yeşil çay hazırlayıp odasına geçip film izlemeye başladı.
...
  Kapı sesiyle uyanan Neval, ayağa kalktı ve kapıyı açtı. Karşısında ürkmüş görünen Neval'e bakan Nihat üzgün bir ses tonuyla, "Uyuyor muydun? Bir tanecik karımı korkuttum mu yoksa?" dedi.
"Film izliyordum hayatım, dalmışım. Önemli değil, iyiyim. Hoş geldin bir tanem."
"Hoş buldum canım. Bu gün yemek için dışarıdan bir şeyler söyleyelim mi? Ne dersin?"
"Hayatım pilav yapmıştım yanına tavuk kızartırım şimdi onu yiyelim bugün."
"Dur hayatım! Sen yorma kendini hemen üzerimi değiştirip geliyorum. Ben hallederim, sen dinlen." Diyen Nihat hemen üzerine değiştirmeye gitti. Güzel bir yemekten sonra oturup sohbet ettiler ve birlikte film izlediler.
...
Ani bir sancıyla uyanan Neval, Nihat'ı uyandırdı. "Aşkım, kızımız geliyor! Aşkım! Uyan!"
Şaşkınlıkla uyanan Nihat, hemen arabanın anahtarını aldı ve Neval'in kolundan destek olup arabaya bindiler. Arabanın dörtlerini yakmış olan Nihat telaşla araba sürerken bir taraftan da sevdiği kadını sakinleştirmeye çalıştı, "Nefes al, nefes ver! Bak böyle aşkım, hadi birlikte! Nefes al, nefes ver!" Diyerek nefes alıp vermeye başladı. Nihat'ın söylediklerini yaparken Neval'in gözü bir anda her akşam ve erken uyandığı her sabah gökyüzünde gördüğü gezegene takıldı. Birkaç saniyeliğine sancısını unutan Neval, kendine geldiğinde içine bir his doğdu ve bu hisle birlikte göğsünü de bir üzüntü kapladı. Karnındaki sancıyla beraber göğsündeki üzüntüyle zar zor konuşmaya başladı, "Seni... çok seviyorum Nihat... ben... ben olsam da... olmasam da... kızımıza iyi bakacağını biliyorum..." zar zor konuşan Neval devam etti konuşmaya, "Sana her akşam gördüğüm gezegeni anlatmıştım hatırlıyor musun?"
Ne olduğunu anlamaya çalışan Nihat, "Hatırlamam mı sevdiğim? Venüs o. Venüs. Ama neden böyle şeyler diyorsun şimdi bak birazdan kızımız da Güneş gibi doğacak hayatımıza, sen nefes al-ver, bunları sonra konuşuruz papatyam." Dedi telaşla.
Nefes alıp vermeye devam eden Neval, gücünü toplayıp konuşmaya devam etti, "Evet Nihat'ım! Güneş'imiz doğacak ve... adı... bebeğimizin adını, o doğduğu zaman buluruz, daha zaman var demiştim... ona... ona şu ismi ver... Zühre... Zühre'miz de adının anlamı gibi parlasın insanların gök yüzünde. O... o çok güzel bir kız olacak..." Hastaneye geldiklerinde Neval'i tekerlekli sandalyeye aldılar ve doğum için hazırlıklar başladı. Neval'i öpen Nihat, ona, onu sevdiğini söyledi. Gözünden birkaç damla yaş akan Neval, "18 yaşında... ona mektuplarını vermeye başla. Seni çok seviyorum. Ben hep kalbindeyim Nihat'ım..." dedi. Ne olduğuna anlam vermeye çalışan Nihat, sevdiği giderken ona bakmaya devam etti. Ona olan sevgisi ile kalbi sımsıcak oldu o an.
...
  Nihat kendisine doğru gelen doktora heyecanla sordu, "Karımı ve kızımı görebilir miyim, doktor bey?"
Bir süre sessiz kalan doktor konuşmaya başladı, "Kızınızın durumu gayet iyi, birazdan hemşireler size gösterecek kızınızı. Lakin... karınız... karınızı kurtaramadık Nihat Bey..."
Son cümleyi duyan Nihat, ayakta duracak gücü bulamadı ve en yakın sandalyeye kendisini bıraktı  ve artık doktorun sesini çok derinden duyuyordu, zar zor... "Nihat Bey! İyi misiniz? Elimizden geleni yaptık... fakat... çok fazla kanama vardı... başınız sağ olsun."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 06, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir Zühre HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin