-1-

12.6K 309 69
                                    

     Aldığım yarım nefesi, tamamlayan kişiyi bulduğum yere, tam olarak buraya geri dönüyorum.

    Bozmadan ve yarım bırakmadan devam edebilme umuduyla ilk bölümü yayınlıyorum.

     Yeri gelmişken verdiğim bir sözü tutayım. _SilentDeath__ hayatımdaki en değerli şeye kavuşmamı sağladığın için çok teşekkür ederim sana.

     En güvenli sığınağınızı bulmanız dileğiyle...
   
   

     "İlaçlarını düzenli kullanıyor musun?"

    Elindeki kağıt kalemi yavaşça masaya koymasını izledim. Sonra başımı önüme eğdim.

    "Kullanmıyorum." dedim soğuk bir tavırla.

     "Neden kullanmıyorsun?"

   Gözlüğünü düzeltip ellerini önünde birleştirdi.

     "Sevmiyorum."

   Sessizce iç çekti. Sıkıldığımı belli ederek bacağımı sallamaya başladım.

    "Ateş, bu ilaçları terapinin yanında destek olması için kullanman gerekiyor. Senin daha kolay sakinleşmeni ve duygu geçişlerini dengelemeni sağlıyor. İlaçların sana kötü değil, iyi geleceğini bu yüzden kullanman gerektiğini anlamanı istiyorum." dedi sakin bir sesle.

   Bir süre susup bir şeyler söylememi bekledi. Cevap vermedim.

   "Söylemek istediğin başka bir şey var mı?"

    Kafamı iki yana salladım.

    "Peki gidebilirsin. İki hafta sonra aynı gün aynı saatte bekliyorum." dediğinde başımla onaylayıp yavaşça odadan çıktım.

   Apartmandan hızlı bir şekilde çıkıp havayı içime çektim. Yağmur atmaya başlamıştı. Cebimden bir sigara çıkarıp yaktım.

   Babam beni bu herifin yanına gönderirken ne düşünüyordu ki? Birden bire değişeceğimi falan mı? Boş boş konuşmaktan başka yaptığı bir şey yok işte.

    Annemi bir trafik kazasında kaybedeli 5 ay oluyordu. Bana, annemsiz 5 yıl gibi gelen 5 ay.

   Annemin ani ölümü hepimizi paramparça etmişti. Herkes yavaş yavaş normal hayatına dönmek zorunda olsa da ben yapamıyordum.

  
    17 yaşında herkes gibi normal biriydim işte. Benden bir yaş küçük kardeşim Acar vardı. Annem öldükten sonra babam ve Acar'la baş başa kalmıştık.

*

   Hava kararırken evin önüne ancak geldim. Ben sigaramdan son nefesi alıp atarken babam arabayla yanaştı evin önüne.

    Elinde çantasıyla gülümseyerek arabadan inip yanıma geldi.

   "Nasıl geçti oğlum?" diye sordu birlikte evin kapısına yürürken.

   Omuzlarımı silktim.

    "Ne kadar kötü geçebilirse o kadar kötü." diye mırıldandım.

    Anahtarla kapıyı açıp içeri girdi. Ceketini asarken onu izledim.

   "Ön yargılı davranıyorsun. Daha yeni başladınız terapilere biraz zaman ver. Seveceksin inan bana."

   Göz devirip ben de ceketimi astım. Odama inmek için merdivenlere doğru gittiğimde babam salondan seslendi.

   "Acar nerde biliyor musun? Sabah erken çıkmış görmedim."

   "Hayır hiç konuşmadım."

 
   Kim bilir nerede yine. Yüzünü gören cennetlik zaten.

   Tişörtümü çıkarıp yatağa attım. Bilgisayara oturup oyun oynamaya başladım. Bir saat sonra odamın kapısı çaldı.

   "Gel."

   Babam kapıyı açıp kafasını içeri uzattı.

   "Yemek hazırladım gel bir şeyler yiyelim. Acar'ı ara o da gelsin."

   "Tamam geliyorum." dedim başımla onaylayıp.

  
    Oyunu kapatıp Acar'ı aramak için telefonumu aldım.

   "Efendim?"

   "Nerdesin sen?"

   "Dışardayım Ateş ne oldu?"

   "Babam yemeye çağırıyor. 5 dakikaya burada ol."

   Telefonu cebime koyup yukarı çıktım. Babama yardım edip sofrayı hazırladım. Yemeye başladığımızda Acar geldi.

   "Hoş geldin oğlum. Otur bir şeyler ye." dedi babam.

   Acar bana ters ters bakarak masaya oturdu.

   "Köpek mi çağırıyorsun sen?" dedi yerine yerleşirken.

    "Başka türlü çağırsam geleceksin sanki."

     "Sen önce bir insan gibi konuşmayı öğren." dediğinde elimdeki çatalı sıktım.

     "Acar akşam akşam beni delirtme yüzünü dağıtmıyım."

   Tam Acar konuşacakken babam araya girdi.

       "Acar. Ateş. Kavga istemiyorum." diye uyardı.

    Susup yemek yemeye devam ettik. 

    Babam annemden sonra çok değişmişti. Sanki annemin yokluğunu hissettirmemek için çabalıyordu. Ben de onu bozmamak için uğraşıyordum. Ama Acar aynı fikirde değildi.

    Okullar iki gün sonra açılıyordu ve ben hiç okul kaldıracak durumda değildim. Babam gittiğimiz kolejin hem sahibi hem de müdürü olduğu için annemin ölümünü duymayan kalmamıştı. Zaten yeterince dikkat çekmiyormuşuz gibi bir de bu eklenmişti. Acar okulunu değiştirmek istese de babam kabul etmemişti.

     Ben de kalan son iki huzurlu günümü odamda geçirme planıyla kendimi odaya kapattım.
 
   

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin