-5-

4K 159 40
                                    

     Sabah, hiç uyumamama rağmen çalan alarmları kapatıp yatmaya devam ettim.

    Bir kaç dakika sonra odaya Acar girdi.

     "Kalksana saat kaç oldu."

     "Gelmiycem bugün. Sen git."

     "Ateş yine mi?"

     "Acar git dedim."

   Bir şey demeden odadan çıkıp kapıyı kapattı. Ben de havanın aydınlanmasıyla rahatlayıp uyumaya çalıştım.

**

   Uykumun arasında çalan zil sesiyle gözümü açtım. Kapıdaki her kimse zili alıp evine götürmek istiyor gibiydi.

   Söylenerek kalkıp yukarı çıktım. Kapıyı açtığımda karşımda Baran duruyordu.

    "Selam. Depresyon kokusu aldım da. Bir bakayım dedim."

    "Hoşgeldin. Acar'a ağzını kapalı tutmasını öğretmem lazım sanırım."  diyerek içeri girmesi için kenara çekildim.

     Şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak kapıyı kapatıp peşinden gittim.

     "Uyuyor muydun?"

     "Sen gelene kadar evet."
  
     "Önce yemek ye. Sonra devam edersin uykuna."

    Mutfağa girip sırt çantasını koymasını izledim. Ne yapmaya çalışıyor bu?

    "Aç değilim ben. Teşekkür ederim."

    "Aç olmayabilirsin ama yemek yemen gerekiyor. Acar anlattı, içmen gereken ilaçlar varmış."

     Çenemi sıkıp içimden Acar'a söverek mutfağa girdim.

    "Hayır içmem gerekmiyor."

  Beni duymamazlıktan gelip dolaptan bir şeyler çıkarmaya başladı. Sandalyeye oturup onu izledim. 

    "Yemekten sonra hava almak ister misin dışarı çıkarız?"

    "Okula gitmeyecek misin?"

    "Hayır. Bir şeyler uydururum ben."

   
   Hızlıca bir şeyler hazırlayıp önüme koydu. Yanıma oturduğunda ona baktım.

    "Sen yemeyecek misin?"

    "Ben yemiştim. Afiyet olsun."

   Teşekkür edip yemeye başladım. O da telefonunu çıkarıp birilerine mesaj attı.

     "İlaçların nerde? Getireyim." dedi ayağa kalkarken.

      "Yatağımın yanında. Alt katta sol tarafta."

     O mutfaktan çıkarken tabağımı alıp tezgahın üstüne koydum. Neden okuldan çıkıp buraya gelmişti ki?

     "Al hadi iç bunları. Sonra dışarı çıkalım."

*

     "Bekle burda geliyorum." diyip oturduğumuz banktan kalktım.

    Karşı caddedeki tekel bayine girip bir kaç tane bira aldım. Geri döndüğümde çatık kaşlarla bana bakıyordu.

    "Ateş ilaç içtin?"

    "Ee ne olmuş? Al hadi şunu çok konuşma."

     Gülerek yanına oturdum. Biralardan birini ona uzattığımda sessizce aldı.

     "Çok içer misin?" diye sordu.

     "Böyle zamanlarda. Ki genelde hep böyleyimdir."

      "Nasıl yani?"

       "Boşver. Acar mı gönderdi seni?"

       "Hayır. Seni göremeyince ona sordum. Durumu anlatınca içim rahat etmedi, geldim ben de."

       "Teşekkür ederim. O çocuğu ne yaptın? Konuşabildin mi?"

       "Evet konuştum. Hallettik."

       "Sevindim."

    Anlam veremediğim gülümsememle içmeye devam ettim.

*
     Baran'ın ağzından:

   "Hayır gitmek istemiyorum." diye bağırdı yolum ortasında

   Ben kolunun altına girip destek olmaya çalışırken Ateş'de benden kurtulmaya çalışıyordu.

     "Ateş ayakta duramıyorsun eve gitmen gerekiyor. Ayrıca bağırma insanlar bize bakıyor."

     "İyiyim ben bırak beni." diyerek aynı cümleyi beşinci kez tekrarlamış oldu.

     Sinirlenip birden ellerimi çektim. Yere yığılıp gülmeye başlayan aptalı gözlerimi devirerek izledim.

      Hayır niye uğraşıyorsam zaten?

    "Ateş kalk şuradan. Tamam bak eve gitmiyoruz. İçmeye götürücem seni gel."

   "Ya baştan desene onu. Hadi gidelim." diyerek kalktı yerden.

   Gülmemek için yanaklarımı ısırırken kolunun altına girip eve doğru götürmeye başladım.

   Bu kadar sevimli olmasa çekilecek gibi değildi.

  
  

  
   

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin