Bölüm 1

44 5 0
                                    

Ellerim bilgisayarın klavye tuşlarına hızlı hızlı tıklarken heyecandan ölüyordum. Heyecanımı yansıtırcasına enter tuşuna sertçe bastım.

"İSTANBUL BOĞAZ İÇİ MİMARLIK FAKÜLTESİNİ KAZANDINIZ"

Mutluluktan çığlık atmaya başladım. O esnada çığlıklarımı duyan annem ve babam hızla odama daldılar. Annem tavayı,babam ise terliği havada her an birine fırlatacakmış gibi duruyordu. Ben mutluluktan saçma sapan dans hareketler yaparken annem konuştu.

"Kızım ne oldu? Hırsız mı girdi?"

Hızla annemle babama sarıldım.

"Anne Kazandım,kazandım. İstanbul mimarlık kazandım. Baba istediğim yeri kazandım. "

Bu söylediklerimden sonra annem ve babam sımsıkı sarıldılar. Annem:

"Biliyordum güzel kızım. Çok emek verdin."
Babam:
"Evet emeklerin karşılığını aldın. Tebrik ederim prensesim."

Çok şükür onları da mutlu etmiştim. Gözlerimden akan yaşları annem sildi annemin gözyaşlarını da babam.
Üçümüz gülümsedik. Birlikte salona geçtik. Annem yanımda otururken babam da karşı koltukta oturdu. Gözlerindeki mutluluk ve gurur pırıltılarını görebiliyordum.
Annem bakışlarıyla babamdan onay alınca:(bu hallerine bayılıyorum. Bakışlarıyla anlaşan mutlu bir çift. Allah bozmasın.)

"Emeklerin karşılığını aldın güzel kızım. Senin adına çok sevindik. İçimde bir tedirginlik var kızım. İstanbul gibi bir yerde yapabilir misin? Yanında biz olmadan."

Aslında bu konuşmayı tahmin ediyordum. Bunca zamana kadar ailemden hiç ayrı kalmamıştım ki. Endişelerinde tabiki haklıydılar. Annemin şimdi yaşadığı duygu karmaşasıyla hafifçe titreyen elini tuttum ve babama gülümsedim.

"Biliyorum. Benim için çok endişeleniyorsunuz. Tabiki de sonuna kadar haklısınız. Annecim,babacım siz benim sürekli yanımda olmuyacaksınız ki. Hem hayallerimi gerçekleştirmek hem de hayatı öğrenmek için güzel bir fırsat. Her fırsatta, tatillerde yanınıza gelicem."

Babam da bana gülümseyerek başını salladı.
"Kızımız haklı Selen. Hayatı öğrenmesi gerek. Bizim kızımız yapar, ben prensesime güveniyorum."
Annemde sol gözünden akan yaşı hızla sildi.
"Bende sonuna kadar güveniyorum kızımıza Harun. Haklısın hayatı öğrenmeli ama prensesimizi çok özleyeceğim."
Dayanamayıp anneme sarıldım. Babam da ayağa kalkıp ikimizi de bağrına bastı. Ailemi çok iyi anlıyordum. Ben de hiç uzak kalmak istemiyordum. Onları çok özleyecektim. Babam bize bakıp:
"Hadi hanım ağlama artık. Bak kızımız da üzülüyor."
Annem babamın dediğini yapıp göz yaşlarını sildi ve babama bakıp gülümsedi. Babam da annemin yanağından makas aldı. Annem başını eğdi.
"Harun. Hiç yeri değil."
Annem ya nasıl da utanmıştı. Babam da bu sefer benim yanağımdan makas aldı.
"Utanma hanım utanma. Atlas bizim canımız her şeyimiz.
"Evet Bey bizim kanatsız meleğimiz."

Gülümsedim. Babam cebinden yüzlük çıkarıp bana verdi. İlk başta almadım ama babam zorlayınca almak zorunda kaldım.

"Atlas. Hadi koş bakalım markete. İstediğini al. Annende bize güzelce bir çay demlesin."
Annem ayağa kalktı.
"Demlerim tabi bey."
Ben de ayağa kalktım.
"Annecim ,babacım siz birşey istiyor musunuz?
Annem:
"Evet meleğim. Bir kutu kesme şeker getir şekerimiz bitmiş. Sorduğun iyi oldu."
Kafamı salladım ve babama döndüm. Babam da:
"Ben bir şey istemiyorum prensesim. Çabuk git gel."
"Tamam babacım."
Odama gittim. Beyaz tişörtümün üstüne siyah kapşonlu hırkamı giydim. Aynadan kendime baktım.

Neredeyse kalçamı geçen örgülü,uzun sarı saçlarım,bilekten katladığım dar mavi kot pantolonum ve taktığım yuvarlak dinlendirici gözlüklerimle (Her gözüm ağrıdığında takarım. Rahatlamamı sağlıyor. Normalde gözlük kullanan bir insan değilim.) evdeyken bile inek kız görünümü veriyordum. Olsun ben bu halimden memnundum. Babamın sözünü hatırlayarak telefonumu da cebime koydum.
Aileme çıktığımı haber verip markete doğru yürüdüm. Mahallemi,evimi özellikle de ailemi çok özleyecektim. Markete doğru giderken etrafıma son kez görüyormuşum gibi bakıyordum. Her defasında konuşmaktan başımı ağrıtan dedikoducu Melike Teyzeyi bile çok özleyecektim.

"Nasıl olsa tatillerde her fırsatta tekrar gelicem. Üzülmekle nereye varılır ki."diye mırıldanıyordum.
Hem hayallerim,eğitimim için bu özleme katlanmak zorundaydım. Hayata artık farklı bir açıdan bakmalıydım. Ailem olmadan nasıl ayakta durabileceğimi öğrenmeliydim.

🌺🌺🌺🌺

Bir hafta sonra:

Evet o zorlu ve büyük gün gelmişti. Komşularımızla önceden vedalaşmıştım. Zaten hiç arkadaşım yoktu. Ne zaman olmuştu ki? Her zaman hor görülen sadece ders notları ve kopya için gelen kişiler benim arkadaşım olamazdı.
Taksici valizimi ve büyük sırt çantamı bagaja koydu.
Şehir dışından geldiğim için yurda kaydım yapılmıştı. Bunda babamın yaptığı telefon konuşmasının da etkisi vardı. Canım babam kalp hastası olduğu için benimle gelemiyordu ve benim tek başıma yolculuk yapmam lazımdı. Babam şansını denemek için son kez konuştu:
"Meleğim en azından annenle birlikte seni havalimanına kadar eşlik etseydik."
Anlıyordum onları ama havalimanına kadar gelseler ve ben annemin böyle ağladığını görmeye devam edersem gitmekten vazgeçebilirdim.
"Babacım bunu daha önce konuştuk. Böyle olması en iyisi."
Babam da kafasını salladı. Bana hak veriyordu. Sadece annem için böyle bir konuşma yapmıştı. Haklıydı.
Ağlamamak için kendini zorlayan ama başaramayan anneme dönüp sarıldım.
"Annem bak sizleri sürekli arayacağım. Sizde beni sık sık arayın. Lütfen ağlama. Bak çok üzülüyorum.
Annem de sımsıkı bana sarıldı ve saçlarımı kokladı.
"Seni aramazsam nasıl dayanayım güzel kızım.  Tamam ağlamıyorum ama en ufak bir firsatta bile buraya geliyorsun."
"Tamam annem merak etme sen."
Annemden ayrılıp babama da sımsıkı sarıldım. Babamda sımsıkı sarıldı.
"Babacım kendinize çok iyi bakın. Sizleri çok seviyorum."
"Sen bizi merak etme meleğim. Burda da olduğu gibi derslerinde çok iyi ol ve gerçek arkadaşlıklar edinmeye bak."
Bunun imkansız olduğunu düşünüyordum. Benim gibi biriyle kimse arkadaş olmak istemez.
Bir şey diyemedim sadece kafamı salladım.
Taksiye bindim annem merdivendeki bir kap suyu aldı. Son kez onlara bakıp el salladım. Taksi hareket edince dönüp arka cama baktım. Annem kaptaki suyu yola döktü. Babam anneme sarıldı Gözümden akan yaşı hızla silerek önüme döndüm.
Taksici amcanın bana verdiği nasihatler ve hoş sohbetiyle havalimanına vardık. Taksiden indim. Taksici amca valizimi ve çantamı indirdi. Babam ücreti önceden ödemişti. Çantamı sırtıma taktım. Taksici amcaya el sallayıp yürüdüm. Gerekli işlemlerden ve kontrollerden geçtikten sonra uçağa bindim.

Yeni bir hayata yeni bir adım atıyordum.
Telefonumu uçak moduna aldım. Başımı geriye yasladım.

Siyaha bir adım attım bilmeden,siyah benliğimi ele geçirdi. Siyahı seviyordum ancak bu kadar tehlikeli olduğunuzu bilmiyordum. Siyah asildi  aynı zamanda tehlikeye işaretti.
Siyah hapsolduğum ve asla çıkamayacağım bir hapishaneydi. Ben bunun hiç farkında bile değildim.

GRİ(PİSKOPAT)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin