dövülmemin ardından iki gün geçmişti ve chanyeolün öpmesinin. tam da düşündüğüm gibi oranın gözde müşterisiymişler hatta şöyle diyeyim kafenin sahibinin yeğeniymiş o sert ve siyah saçlı olan. diğerleri de onun kuyruğu gibi bir şey.
hala kafede çalışıyordum. diğer çalışanların yüzüne bakmak bile istemiyordum. ama yapacak bir şeyim yoktu. bu benim için en uygun işti. o çocukları bir daha görmemiştim zaten.
chanyeol yine her zaman ki gibi hödüktü. bir şey değişmemişti. diğerleriyle kendimi daha da yakın hissediyordum. dün jongin hyung ile sabaha kadar film izleyip koltukta uyuya kalmıştık. sehun hyungla izin günümde market alışverişine çıkmıştık. gerçekten eğlenceli bir yapısı vardı. ımm ve biraz da korumacı diyebilirim.
yorucu bir günün sonunda eve gidiyordum. okuldan direkt işe gitmek zordu. daha önce okuldan geldiğimde pertim çıkar akşama kadar odam da yatardım. ah ama eskiden işte. şimdi nerde yatıyorsun öyle.
eve adımımı attığım da üçünün de salonda film izlediğini gördüm. nadiren böyle şeyler yaparlardı. geldiğimi farketmemişlerdi bile. biraz daha kapıdan onları izleyip tebessüm ettim. şapşal gibi hepsinin ağzı açıktı. kahkaha atmadan edemedim
"ne izliyorsunuz böyle dikkatli dikkatli"
jongin yarım ağızla "hoşgeldin gel sende izle çok acayip bir film" geçiştiriyor gibi bir hali vardı. lavobo da ellerimi yüzümü yıkayıp odama gitmiştim. kıyafetlerimi değiştirmiş pijamalarımı giymiştim. bende onlara katılacaktım.
salonda üç koltuk vardı. iki tanesi tekli diğeri orta boylu idi. sehun ile jongin aptalları tekli koltuğa oturmuşlardı. ne yazık ki chanyeolün yanına oturmak zorunda kalmıştım.
yavaşca koltuğun en köşesine oturdum. chanyeol hayvan gibi yayılmıştı. bir süre filmi izlemeye çalıştım. fakat hiç benim tarzım değildi. bilim kurgu filmiydi. robotlar ve insanlar arasında geçen savaşı anlatıyordu anladığıma göre.
sessizce ofladım "ne zaman biter?" kimse cevap vermemişti. "size diyorum" transa geçmiş gibiydiler. chanyeolün kolunu hafifçe dürttüm. kafasını çevirmeden "hmm?" demişti. "ne zaman biter?" cevap vermemişti. tanrım sinir bozucu.
kalktım ve mutfağa gittim. karnım biraz açtı doğrusu. buzdolabını açmıştım fakat tam takır kuru bakır. az biraz param vardı. odada ki telefonumu aldım ve geri mutfağa geldim. buzdolabının kapağında ki pizzacı kartlarından birini aramıştım.
pizzalar gelene kadar diğerlerinin yanında telefonumla ilgilenmiştim. film sarmıyordu. kapı zilinin sesi evi doldururken herkes birbirine bakıyordu sehun "birini mi bekliyorduk?" chanyeol sorgulayarak kafasını sallamıştı. yerimden fırlayıp sevimli bir ses tonuyla "canlarım geldii" diye bağırmıştım.
herkes arkamdan şaşkınca bakarken kapıya yaslanmış merdivenlerden yavaş yavaş çıkan pizzacıyı bekliyordum "hadi biraz daha hızlan soğuyacak şimdi" telaşla söylediğimde adam durup yüzüme baktı "saatlerdir pizza dağıtıyorum anca bu kadar oluyor"
pizzaları alıp parayı ödemiştim. tabiki de sadece kendim için almamıştım. hepimize yeteceğini düşünüp iki tane büyük boy almıştım. salonun ortasında ki sehpaya koymuş yerime oturmuştum. görünüşe bakılırsa filmleri bitmişti.
"ee nasıldı film?"
sehun elini sallayarak "eh işte"
bu eh işte halleriyse güzel bir film olduğunda nasıl olduklarını tahmin edebiliyordum.
"belli, ağzınız açık izliyordunuz. kaç defa soru sordum duymadınız" kollarımı göğüsümde birleştirmiştim.
"hehe" jongin ensesini kaşıyarak söylemişti.
pizzalar aklıma geldiğinde " hadi soğuyacak" demiş kutunun içinden bir dilim almıştım. sonra onlarda almıştı.
pizzaları bitirip odalara dağılmıştık. chanyeol uyumuyor telefona bakıyordu. bende yorganı burnuma kadar çekmiş gizli gizli ona bakıyordum.
telefonun ışığı yüzüne geliyordu. yüzü parlıyordu. cildi çok güzeldi. gözleri parıl parıldı. kaşları hafif çatıktı. dudakları... aklım beni öptüğü ana gitti. kalbimin hızlandığını hissediyordum. güzeldi, çok güzeldi. etkileniyordum. bu adamdan etkilenmeyecek kız-erkek yoktur ki zaten.
birden bana döndü. göz göze gelmiştik. bende salak gibi gözlerimi kapatmıştım. "uyumadığını biliyorum" rezillikti. madem göz göze geldiniz sen ne bokuma uyuma taklidi yaparsın. "uyumuyorum zaten" sesim boğuk çıkmıştı. "bir saattir neden beni izliyorsun?" farketmiş miydi? zeki erkeğim benim. tanrım ne diyorum ben! sen aklıma mukayet ol "gözüm dalmış!" telaşla demiştim.
cidden ben neden onu izliyordum ki? hayatında ilk defa yakışıklı erkek görmüş masum köylü gibi!
"umarım başka bir sebebi yoktur" diyip telefonuna dönmüştü. başka ne sebebi olacaktı ki? onu sevdiğimi falan mı ima ediyordu? aniden "seni sevdiğim falan yok!" demiştim. yüzüme acayip bir şekildr bakmıştı. "iyi de ben öyle bir şey demedim ki sana?" aishh cidden mallık yapmıştım. "ş-şey tamam" hala bakıyordu. gözlerimi kaçırmıştım. "ayrıca ben bir erkeğim. sen de erkeksin tanrı aşkına nasıl olabilir?" aşkın cinsiyeti yoktur ki. üzülmüştüm. beni hiç mi sevemezdi? gerçi beni niye sevsin? ben neden beni sevmesini istiyordum? saçmalıyordum. daha demin seni sevdiğim falan yok diyordum. bir psikolağa ihtiyacım vardı.
"aşkın cinsiyeti yoktur neden çok acayip bir şeymiş gibi söyledin ki? aşk sadece kadın ile erkeğin arasında değildir!" yüzüme sorgular gibi baktı. "ne alaka şimdi? ben düzüm. eğer sen öyleysen normal bakmana bir şey diyemem" öyle değildim. ama ne bileyim işte. hayatta her şey mümkündür. ileride ne olacağını bilemem. "değilim yani sanırım" sonlara doğru sesim alçak çıkmıştı. bir süre bakıp geri telefonuna döndü.
arkamı dönmüş düşünüyordum. neden bir anda kafamda chanyeol ile ilgili şeyler kuruyordum? onu görünce yönelimimi sorgulamıştım. ne oluyordu tanrı aşkına? ben hiç aşık olmamıştım. ilkokulda bir kızdan hoşlanmıştım. o da sadece sınıf arkadaşlarımın çoğu birilerinden hoşlandığı için benim neden hoşlandığım biri yok diyip sınıfın en güzel kızını hoşlandığım kız olarak seçmiştim. kim sorarsa ondan hoşlanıyorum derdim. kalbimle değil aklımla seçmiştim. şimdiye kadar ilgimi kızlar çekmedi. erkekler de pek çekmedi doğrusu. ama sorarlarsa erkekler daha cazip geliyor. düşüncelerimden kurtulup ağırlaşan göz kapaklarımın kapanmasına izin vermiştim...
bu aralar fazla bölüm atamayacağım. kimin okuduğunu bilmiyorum. okuyan lütfen nokta dahi olsun kendini belli etsin. çok mutlu olurum. sizi seviyorum byss~♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cretin• / ChanBaek
Teen Fictionbir katil, belki de birden fazla. endişe, korku, travma. çok uzak ama belki de çok yakında. çok anlamsız ve bir o kadar da anlamlı... her şey yalan dolandı. tek gerçek vardı, o da artık baekhyunun rahatlamak için gökyüzü yerine chanyeole baktığıydı...