yüzümü yıkadım ve aynaya baktım. yüzümün rengi solmuştu. okulda da kusmuştum önemsemeyerek işe gitmiştim. şuanda kafenin tuvaletindeydim ve başım ağrıyordu. kafenin kapanmasına daha 4 saat vardı. herkes gittikten sonra paspas yapıp çıkıyorduk.
üstümü düzelttim ve çıktım. müşterilerin olduğu yere gittiğim de bir grup hemen hemen benim yaşlarımda çocukların garson çağırdığını görüp yanlarına gittim. "siparişlerinizi alabilir miyim?" aralarından siyah saçlı sert bir çocuk konuşmaya başladı "valla onları bilmem ama ben seni istiyorum" piç gibi sırıttığında arkadaşları kahkaha atmıştı. çok komik demi sayın amına koduklarım. zaten halsizdim birde bunlarla uğraşıyordum. zar zor ağzımı açtım ve tekrarladım "siparişinizi alabilir miyim lütfen -her bir kelimeyi bastırarak söylemiştim-" siyahlı çocuk tekrar sırıtmaya başladı "seni istiyorum dedim ya!?" sabrımı taşırmaya çalışıyordu anlaşılan. sarı saçlı çocuk konuşmaya başladı "sonra sıra bende ona göre" bular ne edepsiz ne abaza insanlardı. bardağı taşıran son damla olmuştu "anlaşılan azmışsınız sürtmek için orospu arıyorsanız size poux barı öneririm iyi günler." başım fena derece de ağrıyordu. sert çocuk elini masaya vurduğunda sıçramıştım. herkes ona dönmüştü. "bana bak sürtük! çok havalanma dilini keserim senin" tanrım uğraştığım şeye bak bir günümde olaysız geçsin nolur! ne zannediyordu bu lanet kendini?!. bir şey demeden arkamı döndüm. bileğimde hissettiğim acıyla bileğime baktım. hiç konuşmayan çocuk tutuyordu. "nereye gidiyorsun lan!
sana kim git dedi?!" lanet olsun durduk yere başıma bela almıştım. ayakta zar zor duruyordum. "pardon siz kimsiniz?! sizi neden dinleyim" bağırmamaya çalışıyordum. kolumu tutan çocuk kafa attığında yere düşmüştüm. durduk yere olay çıkarıyorlardı ve sanırım burnum kanıyordu. "ne istiyorsunuz benden piç herifler" kalkarken söylemiştim. bende ki de salaklıktı cidden. o kadar insana karşı tektim. ne yapmayı düşünüyordum cılız vücüdümla kavga etmeyi mi? sert çocuk sırıttı ve karnıma bir yumruk geçirdi. gözlerim acıdan pörtlemişti. oracıkta bayılabilirdim. kimse yardıma gelmiyordu da herkes telefonunu açmış çekiyordu. ağzımı açacak halim yoktu. sadece bakmakla yetindim. siyahlı çocuk kolumdan tuttuğu gibi beni dışarı sürüklemişti. yetmez miydi? katil mi olmak istiyorlardı? yere fırlatıldığımda acıyla inlemiştim. "b-bırak-kın b-eni" sesim zorla çıkmıştı. lanet olsun diğer çalışanlar niye gelmiyordu?! hepsi üstüme çullandığında hatırladığım tek şey kafama yediğim tekmenin acısıydı...gözlerimi açtığım da hala kafenin önünde yatıyordum ve hava kararmıştı. başım ağrıyordu parmağımı hareket ettirecek halim bile yoktu. kafeye baktığımda kapandığı gördüm. bu ne saçma bir şeydi?! tanrının bir kulu yardım etmez miydi? bari yoldan kaldırsaydınız! ne iğrenç insanlarsınız siz! götü boklu kendini bir şey sanan itler dedi diye miydi yoksa? kafenin gözde müşterisi falan mıydılar? ağzıma gelen metalimsi tattla yüzümü ekşittim ve tükürdüm kandı. zor da olsa kalkabilmiştim.
yollarda düşe bayıla evin önüne kadar gelmiştim. ellerim titriyordu cebimde ki anahtarı çıkardım ve kapıyı açtım. merdivenin ilk basamağına geldiğim de yığılmıştım. midem bulanıyordu. bir süre nefesimin düzene girmesini bekledim. ayağa kalkmaya çalıştım fakat kalkamıyordum. pes ettim ve sürünerek çıkmaya başladım. kapının önüne geldiğimde anahtarı sokacak halim yoktu. hala yerdeydim. yüzümün ne hale geldiğini bilmiyordum. sağ gözümü zar zor açıyordum ve bulanık görüyordum. uyuduklarını umursamayarak kapıya vurmaya başladım. sabırsızca yumruklar savuruyordum. bir yandan hıçkırıklarla ağlıyordum ne olmuştu öyle niye insanlar bu kadar kötüydü? hiç mi vicdanları yoktu? hala kapıya vurarken pes etmiştim fakat birden kapının açılmasıyla içeri yığılmamak için kendimi tuttum kapıyı jongin açmıştı. hayret uyumamıştı. normalde uyuyor olması lazımdı. jongin korkuyla yanıma çöktü "bu halin ne?! nerdeydin?! saatlerdir bekliyoruz çok korktuk!" telaşla bağırmıştı. saat kaçtı ki? ağzımı açacak halim yoktu bu yüzden sadece bakmakla yetindim arkadan sehun geldiğinde gözleri şokla açıldı "baekhyun! ne oldu sana?! nerelerdeydin?!" nasıl farketmişlerdi ki gelmediğimi büyük ihtimalle chanyeol uyandırmıştı onları. jongin kucağına aldığında chanyeolün de kapıda olduğunu farkettim yüzünde endişe vardı. koltuğa yatırıldığım da hepsi başımda beni inceliyorlardı. sehun "kim yaptı bunu sana?!" sesi sert çıkmıştı. jongin omzuna elini attı "şimdi bunun sırası değil başka zaman konuşuruz şimdi yaralarını temizleyelim" halsizdi konuşmasından belli oluyordu. chanyeol ise sadece yüzüme bakıyordu. hepsi uykusuz görünüyordu. saat kaçtı? tabi ya saat duvardakine baktığım da 03:55 olduğunu farkettim neredeyse sabah olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cretin• / ChanBaek
Teen Fictionbir katil, belki de birden fazla. endişe, korku, travma. çok uzak ama belki de çok yakında. çok anlamsız ve bir o kadar da anlamlı... her şey yalan dolandı. tek gerçek vardı, o da artık baekhyunun rahatlamak için gökyüzü yerine chanyeole baktığıydı...