bu yaşıma kadar arkadaşlarımla buluşmaya bile çok nadir giderdim. ailem hep dışarda ki tehlikelerden korumak için olduğunu söylerler, izin vermezlerdi. çok katı kurallar vardı. ve ben şikayetçi değildim. çünkü öyle yaşamaya alışmıştım.
şuan da polis arabasında karakola gidiyordum. amcam evin de ölü bulunmuş. polisler okula kadar haber vermeye gelince ne olduğunu bilmediğim için korkmuştum. bir şey yaptığımı sanmıştım. okulda ki öğrenciler arkamdan fısır fısır konuşmuşlardı. ama umrumda mı? değil tabiki.
"kim yapmış peki bunu?" yanımda oturan polise sordum. yola çıktığımızdan beri birazcık bunaltmış olabilirim. polis göz devirdi. "bizim pek bir bilgimiz yok" bu cevabı 5. verişiydi. oflayıp kafamı cama çevirdim. neden öldürülmüştü? hatta kim neden öldürmüştü? daha ilk kez gördüğüm bir insan için üzülecek değildim. merak ediyordum.
karakola vardığımızda arabadan indim. önümde ki polisleri takip ediyordum. yüksek merdivenleri çıktıktan sonra polislerin yoğun olduğu, herkesin harıl harıl bir işle uğraştığı yere gelmiştik.
ben etrafı incelerken yanımıza gelen polisleri farketmemiştim. "sen byun baekhyun olmalısın küçük adam değil mi?" polis saçımı karıştırmıştı. orta yaşlı, uzun boylu ve yakışıklıydı. sadece kafa sallamıştım. "beni takip et" arkasından gittim. büyük bir odaya gelmiştik. yine herkes yoğun çalışıyordu. polis memuru kendi masası olduğunu tahmin ettiğim yerde ki dönen yumuşak koltuğa oturdu. eliyle masanın önünde ki sandalyeyi işaret ettiğin de çekinerekte olsa oturmuştum.
"amcamı (!) kim neden öldürmüş efendim?" soran gözlerle baktım. bir an önce öğrenip gitmek istiyordum. "kimin öldürdüğünü henüz tespit edemedik fakat cesedin üstünde ki not intikam için olduğunu işaret ediyor."
hmmlayıp kafamı yere çevirdim. "pekala efendim. şimdi izninizle gidebilir miyim?" ayaklanmıştım. "bak baekhyun not sanaydı. birileri intikamın için amcanı öldürmüş. bu olayı çözmemiz için bize neler olduğunu anlatmalısın. birazdan sorgu odasına gideceğiz. önce nota bakmak ister misin?" tüylerim diken diken olmuştu. katiller beni tanıyordu ve intikamımı almıştı. peki o olayı, tacize kalkıştığını nerden biliyorlardı? hızlıca polis memurunun uzattığı kağıdı aldım. bir kısmı kan olmuştu. elimi değdirmemeye çalışarak açtım.
"o adamın cezasını çekmesi gerekiyordu. intikamını aldım meleğim. merak etme, sana dokunan parmaklarını bir bir yaktım. gözleri acıyla pörtlerken ben büyük bir kahkaha atmıştım. artık için rahatlayabilir. seni seviyoruz byun baekhyun.
seni her şeyden çok
seven koruyucu meleklerin..."okuduğum şeyle beynim durmuş gibiydi. elim ayağım titriyordu. birileri benim için amcamı öldürmüştü. nota beni sevdiklerini yazmış. katillerle benim ne alakam olabilirdi? bir süre elimde ki nota baktım. korkudan titriyordum. notu polis memuruna uzattım. gözümden bir damla yaş aktı. bir damla daha ve bir tane daha. hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım. ben bunları hakedecek ne yapmıştım da başıma geliyordu? tanrı ilk önce benden ailemi sonra tanımadığım amcamı almıştı. bir de başıma katiller çıkmıştı.
memur yanıma gelip destek vermek istercesine sırtımı sıvazladı. "yaşın daha küçük, çok zor ve korkunç olduğunu anlayabiliyorum fakat zaman kaybetmeden sorguya çekilmelisin." peçete uzattığını farkettiğimde hızlıca yanaklarımı ve burnumu sildim ve ayağa kalktım. polis memuru kolunu omzuma atmış beni sorgu odasına doğru götürmeye başlamıştı.
bir odanın kapısına geldiğimizde "sen güçlü bir çocuksun hadi bakalım gir ve bize bildiklerini eksiksiz anlat ki bir an önce tıkalım onları " onu onaylayıp girdim. etraf odanın ortasında olan masanın üstünde ki lamba ile aydınlanıyordu. filmlerde gördüğümüz tipik sorgu odasıydı işte. masanın yanında başka bir polis vardı. eliyle oturmamı işaret ettiğinde dediğini yaptım. "ne intikamından bahsettiğini anlatabilir misin?" sesinden beni rahatlatmaya çalıştığı anlaşılıyordu. derin bir nefes alıp anlatmaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cretin• / ChanBaek
Genç Kurgubir katil, belki de birden fazla. endişe, korku, travma. çok uzak ama belki de çok yakında. çok anlamsız ve bir o kadar da anlamlı... her şey yalan dolandı. tek gerçek vardı, o da artık baekhyunun rahatlamak için gökyüzü yerine chanyeole baktığıydı...