Bölüm 4 - Yolculuk

70 2 2
                                    

HATIRLATMA
Yatağıma uzanıp düşünmeye başlamıştım ve bu yüzden gözüme uyku dahi girmiyordu.Sık sık telefonuma bakıp saati kontrol ediyordum.En sonunda gece iki buçuk civarında gözlerim kapanmıştı usulca.

***

"Seni seviyorum Elea"

"Ben de seni Jusline.Anneni babanı üzme lütfen.Beni ziyaret etmeyi de unutma olur mu bi'tanem ?"

"Unutmam."

Jusline'i bıraktıktan sonra sırayla anneme ve babama da sarıldım.Ablam benim götürüldüğüm hastanenin üniversitesinde okuduğu için beraber gidecektik.Önden ablam arkasından da ben arabaya binince camdan gözü dolu anneme,bir elinde ayıcığıyla el sallayan Jusline'e ve annemi sakinleştirmek için ona sarılan ama kendisi de pek iyi gözükmeyen babama baktım.Arkamda bu güzel insanları,ailemi bırakmak zorundaydım.Gözümden akan yaşlar şiddetlenince ablama bana sarılmasını isteyen bakışlarımla döndüğümde bana sıkıca sarıldı ve saçlarımı öpüp başımı dizlerine koydu.Sessizce saçlarımı okşuyordu.Sanırım beni en iyi ablam tanıyordu çünkü üzgün olduğumda konuşmayı sevmediğimi bildiği için sessiz kalıyor,beni rahatlatan en iyi şeyin saçlarımla oynanması olduğundan da şuan bunu yapıyordu.Tanrıya Şükür ki orada en azından ablam yakınımda olacaktı.Ona her an ulaşabileceğimi bilmeseydim şuan asla bu arabada olmazdım ve ablam bunu eminim ki çok iyi biliyordu.

***

Ablamın sesinin kulağıma vurmasıyla gözlerimi araladım.Aşırı ışık gözümü alıyordu.Güneşin sıcaklığını tenimin altında hissediyordum.Evden sabah çıkmış şimdi ise öğlen güneşine maruz kalmıştık.Havaya doğru ellerimi uzatıp ablamın ellerini bekledim.Birkaç saniye sonra parmaları bileklerimi saracak şekilde elimden tuttu ve beni yukarı doğru çekti.Arabadan inip güneşi daha iyi hissetmek istiyordum.Güneşi,ateşi,ateş kırmızısını severdim.Aslında sıcak olan herşeyi severdim.Istediğimi yaptım ve arabadan indim.

Hastanenin biraz uzağındaki otoparktaydık.Oldukça güzel mimarili bir binaydı.Beyaz ve gri renklerinin birbirine olan uyumu burada net bir şekilde belli oluyordu.Binanın etrafında renkli karanfiller ve otoparkın sınırını çizen kaldırımlara kadar da çimenler vardı.Etrafta gezen serumlu birkaç genç de vardı ama hayatlarından memnun gibi duruyorlardı.Herbirinin üzerinde o meşhur hastane giysilerinden vardı ama görünüşe göre giysimizin çeşidini seçebiliyorduk çünkü bazılarının ki eşofman altı ve tişört,bazılarının ki uzun elbise,dizlere kadar etek ve tişört gibi farklı modellerdeydi.

Birkaç yaşıtım ellerindeki tabletlerle oyalanıyordu.Bazıları yanlarında hemşireyle gezdiriliyor,bazıları arkadaşlarıyla oturmuş sohbet ediyor,bazıları hocaları tarafından spor yaptırılıyor ya da kitap okuyorlardı.Burası herşeyiyle tam bana göre bir yerdi.

Büyük gri demir kapıdan içeri girdiğimizde yüzüme vuran hastane kokusu düşündüğüm kadar yoğun ve fazla değildi.Hastane kokusu bile denilemeyecek kadar hafif bir kokuydu ama buradan başka bir yerde duymadığım bir koku olduğu için ben buna Kanserle Mücadele Kokusu diyecektim.Eminim ki yakında bu koku benim kokuma siner ve bana kendini kabullendirirdi.Böylece benim kokum halini almaya başlardı.

Bir kat çıktığımızda koridorun en sonundaki siyah kapılı odanın önünde durduk.Ablam bavulumu kapının yanına bıraktı ve nefes verip konuşmaya başladı.

"Benim artık gitmem gerekiyor tatlım.Oda arkadaşın senden uzun zamandır burada olduğu için eğitimine önce başladı.Şuan spor hocanızla olmalı.Ya birazdan ya da akşama doğru gelir.Onunla tanış ve aranı iyi tut.Zaten onun da sana bir zıtlık yapacağını düşünmüyorum."

Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı onaylarcasına salladım.Anlımdan öptü ve kulağıma onu nerede bulabileceğimi fısıldayıp koridorun başına ilerledi.Merdivenlerden indiğinde arkamı dönüp derin bir nefes aldım ve verdim.Bu odada kim bilir ne anılarım olacaktı.Daima ilklere inandığım için odaya attığım ilk adımımdaki duygularımın pozitif olup yüzümü astırmamasını dileyerek yuvarlak kapı koluna uzandım ve kibarca çevirdim.gözlerimi kapatmıştım.Şuanda yaptığımın saçmalığının gayet net farkındaydım ama lanet olası inançlarım sayesinde böyle hareketlere kalkışıyordum.Kapıda geçeceğim kadar aralık olunca gözlerimi açtım ve odaya ilk adımımı attım.Yeni odamı baştan aşağı tüm detaylarıyla süzdüm.Krem duvarlar,üzerinde bakır tonlarında toplu yatak örtüleri bulunan iki krem yatak,üç çekmeceli bir kapaklı, iki gardolap,krem yuvarlak bir masa ve yanında 2 sandalye..Güzel...

Bavulumu içeri sürükleyip gardolapların yanına koydum ve yataklara yaklaştım.Yataklardan birinin yanındaki duvarda birkaç kağıt vardı.Kağıtlardan çoğu şiirdi.Geri kalanlarsa gayet güzel çiçek ve geyik çizimleriydi.Diğer yatağa doğru ilerledim.Bu taraftaki duvar bomboştu.Yanında diğer yatakla arasındaki boşlukta duran krem rengi bir komodin de vardı.

Ilk iş giysilerimi yerleştirmekti.Dolu olup olmadığına bakmak için gardolaplardan birinin kapağını açtığım anda karşıma çıkan V yaka tişörtler,ince sweatler ve koyu renk pantolonlarla beraber yüzüme çarpan parfümünün o harika kokusunu istemsizce içime çektim.
Erkek parfümü mü,hah ?

İlkbahar Çiçekleri | Son Yıl 1|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin