anyoonee:
Jeonghan...3 gün oldu konuşmadık.
Ben de sana yazamadım.
Başıma ne geldi inanamazsın.
Bu düşman olduğum kızı hatırlıyor musun?
Okulda kavga ettik. Beni boğazladı ve yere itti.
Teknik olarak bayıldım ve hastaneye yatırıldım. Tekmelerden dolayı göğüs kafesimde ağrı ve başımda dikişlik bir yara var.
Sen de çok yoğunsun değil mi?
İkimizin de ne boktan bir hayatı var.
Gerçi seninki benimkine nazaran bir tık daha iyi. Sanatçısın ve fanların var.
Bir dakika benim de arkadaşlarım ve annem var. Sanırım eşitiz.
Ezikliğe bak beee...idolüme yediğim dayağı anlatıyorum.
Neyse. İşine odaklan. Seni seviyorum Jeongjeong😆(09:34)
angelhan:
Ne? Dayak mı yedin?Kendini korumayı öğrenmen lazım.
O seni döverken gel döv diye izin mi verdin?
Pardon Minjae ama kafanın içinde ne taşıyorsun? Yükün nedir?
Ve evet...çok yoğunduk bugünlerde. Hiç konuşamadık. Biraz geziye çıkmayı düşünüyordum. Gece geç saatlerde fanlardan uzak tek başına dolaşmak çok rahatlatıcı.
Yanına gelmemi ister misin?
Aaaaa...uyumuş olmalısın. Gecenin biri!..(01:25)
anyoonee:
Hayır aslında uyumadım.Gece ziyaretçisi olarak gelebilirsin istersen.
Ama biraz yalnız dolaşıp rahatlasan iyi olur. O yüzden nerede olduğumu söylemeyeceğim.
angelhan:
Her zaman sana yazdığım gibi geri dönüyorsun😃😃Hayır aslında amacım fazla gürültüden uzaklaşmaktı.
Seninle sakince sohbet edip kafa da dinleyebilirim.
Tabi yine de gelmemi istersen...
anyoonee:
Tabii isterim.Senin için sorun olmayacaksa
angelhan:
Hayır olmaz. Adresini yolla.anyoonee:
-Adres-Genç adam yeni arkadaşı Minjae ile ilk defa buluşacak olmanın verdiği heyecan ile adresi görünce telefonu ceketinin cebine koydu ve yayalar için yeşil ışığın yanmasını bekledi. Yeşil ışığın yanmasıyla derince nefes verip karşıya geçti. Eli boş gitmenin doğru olduğunu düşünmüyordu. Markete girip biraz abur cubur aldı. Çıkacakken gözü peluş oyuncaklara takıldı ve kasadaki kadına beklemesini söyleyip oyuncakların yanına gitti. Rafı baştan sona süzüp derince düşündükten sonra kocaman gülümseyen bir yunus balığı aldı. Ödeme yaptıktan sonra çıktı ve yoluna devam etti.
20 dakika kadar yürümüştü. Sonunda o koca hastanenin bahçesindeydi. İçeri girip danışmanlığa yöneldi.
-Pardon!
-Buyrun efendim...dedi karşısındaki genç kadın saygıyla.-Choi Minjae'nin hangi odada olduğunu öğrenebilir miyim?
-Tabiki. Dedi. Jeonghan bir eliyle danışmanlık masasına ritim tutarken kadının ona geri dönmesini bekliyordu.
-309 numaralı odada. 3.katta efendim. Kadına teşekkür edip asansöre yöneldi. Gelen asansöre binip asansör aynasından kendine baktı. Temiz hava ona iyi gelmiş baş ağrısını almıştı. 3.kata gelince hemen asansörden çıktı ve koridora baktı. Bir odanın önünde kol değneği yardımıyla ayakta duran bir genç kız ve bir hasta bakıcısı hararetli hararetli tartışıyordu. Jeonghan odaların numaralarına sırasıyla bakarken 309 numaralı odanın orası olduğunu fark etti. Odaya yaklaştıkta ses de belirginleşiyordu.
-Ajjussi neden çikolata paketime bakmadan atıyorsun.
-Fark edemedim diyorum sanaa...
-Tüm çikolatamı neden çöpe atarsın ki.Jeonghan tam karşısında durduğu bu sevimli sohbeti bölmek istemese de ona yeni çikolatalar almıştı. Sevimli sesiyle seslendi kıza.
-Minjae-ah!
Kız adını duyar duymaz kafasını o yöne çevirdi ve Jeonghan'ı görünce büyülendiğini hissedip kocaman gülümsedi.Nihayetinde odaya gelmişlerdi. Kız yatağında oturmuştu. Genç adam da yatağın yanındaki koltuğa oturmuştu.
-Şimdi iyi misin?
-Seni görünce daha iyi oldum. Çikolatalar için çok teşekkürler. Bu Yunus'u da çok sevdim.
-İsim takacak mısın?
-Ne ismi beee? Çocuk muyum ben?
-Ne alakası var. Benim de peluşlarım var. İsim takmak çok hoş oluyor.
-Öyle mi? O zaman beraber isim takalım.
-Olur. Dedi kız yatakta biraz tepindikten sonra yanına işaret edip Jeonghan'ı oraya çağırdı. Jeonghan biraz çekinse de arkadaşı olduğundan normal karşılayıp kızın yanına geçti.-Söyle bakalım. Nasıl bir ismi olmalı?
-Annen? Annen nerde? Ona sormayacak mısın? Belki o güzel bir fikir sunar.
-Babamın ölüm yıldönümü haftasıymış. Onunla ilgilendiği için yanıma pek gelmiyor.
-Anladım. O zaman iş bize kalıyor. Deyip kızın elindeki peluşu aldı genç adam. Peluşa biraz baktıktan sonra güzel bir fikir sundu.-Minhan olsun. Minjae ve Jeonghan. Nasıl?
-Kötü! Çok klasik bir mantık. Biraz daha düşünelim. Bugünün tarihi ne?
-4 Nisan.
-Ummmm...olmaz. Güzel bir isim olmuyor.
-İsmi "Guşib(Korecede 90 demek)" olsun.
-Neden?
-İkimiz de doksanda doğduk.
-Doğru. Guşib...sevimli😊. Dedi genç kız. Sonra biraz sohbet etmeye başladılar. Jeonghan ona neden ilk başta onu Chan sandığını anlatırken omzunda bir ağırlık hissetti.başını hafifçe çevirip omzuna bakartığında genç kızın olabilecek en masum şekilde omzunda uyuyakaldığını fark etti. Biraz ne yapacağını bilemeden yüzüne baksa da sonrasında kızı uzandırdı ve battaniyeyi omzuna kadar çekti. Saçlarını yüzünden çekerken bir tuhaf hissetmişti Jeonghan...İdol olduktan sonra üyeler dışında hiç arkadaşı olmamıştı onun. Ya uzun zamandır yeni bir arkadaş edindiği için ya da Minjae'ye kendisinin de keşfedemediği bir şeyler beslediği içindi bilinmez ama Minjae onun için değerliydi.
Bu onun saçlarını yüzünden çekip masum yüzünü gördükten sonra fark ettiği bir şeydi...