O günden sonra bu iki sevimli insan arkadaşlığı kesmişti ve flörtleşmeye başlamışlardı. Sonuçta genç kız hala bir fandan daha fazla duygular beslediğini itiraf etmemişti. O yüzden flörtleşiyorlardı.
yoonchu:
Gidiyorum...
minniejae:
Nereye?
yoonchu:
Japonya turuna...
1 ay Kore'de olmayacağım😢
minniejae:
Tatil gibi olur...
Neden istemiyorsun ki gitmeyi?
yoonchu:
İstiyorum ama istemiyorum da...
Fanlarımla buluşacağım için mutluyum.
Ama 1 ay Japonya'da olmak seni 1 ay boyunca görmemek demek. Bu canımı sıkıyor.
minniejae:
Eheeeyyy...Jeonghan!
Sanki Kore'deyken her gün beraberiz.
yoonchu:
Her gün olmasa da görüyoruz birbirimizi...
Hem...artık herkes biliyor. Gizlice buluşmuyoruz artık.
minniejae:
Doğru...
Bir dakika müşteri geldi.
yoonchu:
Ama geri geldiğimde daha fazla takılalım.
Her yere gidelim.
Yapmak istediklerini listele...
Her şeyi yapacağız...
minniejae:
O kadar hızlı yazdın ki bana laf bırakmadın...
Şimdi hepsine cevap veriyorum.
Seninle yapmak istediğim biiiir sürü şey var. Yetişebilecek misin?
yoonjae:
Her şeye yetişecem.
Yanından ayrılmayacam ki!
minniejae:
Yanımdan ayrılmayacak mısın?
Neden?
yoonchu:
Çünkü seni özleyeceğim...
Bilmiyormuş gibi konuşuyorsun!
Duymak hoşuna mı gidiyor!
minniejae:
Bilmem...hoşuma gidiyor gibi😉
yoonchu:
Eğer duysaydım benim de hoşuma giderdi...
Eğer duysaydım!
minniejae:
Umarım bir gün duyarsın :)
Müşterilerle ilgilenmeliyim. Hoşçakal.
yoonchu:
Byee~
-1 ay sonra-
yoonchu:
Minjaeee
Kore'ye döndük...
Nerdesin?
minniejae:
Kafedeyim
Ne zaman geldin?
yoonchu:
Dün.
Kafeye geliyorum o zaman.
minniejae:
Biraz daha dinlensen daha iyi olur.
Çünkü çok yoğunum.
Seninle ilgilenemem.
Genç kız mesajına görüldü aldıktan sonra telefonu kapatıp yanına koydu ve müşterilerle ilgilenmeye başlamıştı. Normalde kasiyerdi ama bugün sabah ve akşam iki tane rezervasyonları vardı. Sabahki rezervasyon üniversitedeki bir bölümün öğrencileriydi. Bir parti vardı. Ve akşam da bekarlığa veda partisi. Genç kız bu yüzden kasireylikten ziyade garson olarak da çalışıyordu bugün.
Genç kız kasa ile ilgilenirken açılan kapının zile vuruşuyla genç kız daha da hızlandı. Çok strestli geçiyordu. Jeonghan'ı görünce ona tüm kalbi ile gülümsedi ve müşteri ile konuşmaya devam etti. İçinden kocaman sarılmak geçse de şu an müsait değildi. Müşteriyi gönderdikten sonra dönüp tekrar Jeonghan'a baktı.
-Hadi gidelim😉
-Jeonghan ne gitmesi? Kafenin haline bak!
-Yhaaa...seninle takılmayı o kadar özlemişim!
-Ne yapabilirim? Geceye anca işim biter.
-Bekle. Dedi ve telefonu alıp arkasını döndü. Biri ile konuşurken genç kız da garsonluk yapmak için yerinden ayrılmıştı ve çağrılan masalara gidiyordu. Sonra tekrar kasaya geldiğinde onu gülerek karşılayan hir Jeonghan gördü.
-Annen nerde?
-Ne? Şey...orada. Masa ile ilgileniyor. Dediğinde genç adam annesini çağırmasını istedi. Genç kız, genç adamın ne yaptığını almasa da annesini çağırmıştı.
-Minjae ne oldu?
-Jeonghan...arkadaşım. Seninle konuşmak istedi.
-Omo! Tanıştığıma memnun oldum. Çok yakışıklısın. Ne konuşacaktın?
-Minjae'nin yerine 2 arkadaşım bakmaya gelecek. Minjae'yi alabilir miyim?
-Huh?
-2 arkadaşın mı?
-Evet. Hah! Geldiler. Dedi genç adam ve el işaretiyle yanına çağırdı. Gelen arkadaşları ile tanışma faslını bitirip birini kasiyer birini garson olarak görevlendirdi annesi ve Minjae'yi gönderdi. Genç kız annesini yalnız bıraktığı için tereddütle önlüğünü çıkarıp ceketini giydi. Jeonghan kızın elinden tutup sıkı sıkı kavrayarak dışarı çıkardı.
Yüzlerine vuran güneş ışığı, onlar için yeni bir başlangıçtı...
