Bahçede Cenk'i görünce "Pişt, bak buraya!" diye bağırarak el salladım.
"Kızım, seslenmesene şöyle!" diye fısıldayarak beni azarlayan Ecrin'e sırıtarak bakmakla yetindim.
Cenk sesimi duymuş olacak ki arkasını dönüp beni görünce heyecanla el salladı bana. Yanındaki abim ve arkadaşları da bize dönmüş, çatık kaşlarıyla bize bakıyorlardı.
"Gel gel." dedim elimle Cenk'i çağırırken. Ecrin beni cimciklediğinde masum bakışlarla gözlerine baktım.
"Ya ne çağırıyorsun kızım?" dedi gerilirken.
"Sen raad ol güzelim," dedim Ecrin'in yanağından makas alarak. "Onu sevdiğini çaktırmam."
"Kim kim seviyormuş?" diyen Cenk'in sesini duymamla yüzümdeki gülümsemeyi silip ona baktım.
"Cenk!" dedim şaşkınlıkla. "Koştun mu buraya kadar evladım? Ne bu hız?"
Cenk elini ensesine atıp mahcup bir şekilde gözlerini kıstı. "Ya abin olacak şu davar eğer iki dakikaya yanlarına dönmezsem eşek sudan gelinceye kadar beni sik- aman yani dövmekle tehdit etti."
"Hmm." dedim abime bakarak. "Ben şimdi sorarım ona kim kimi döv- aman yani sikiyormuş!"
Cenk'in ağzı şaşkınlıkla aralanırken "Sen Ecrin'le kal." dedim bir yandan aralarında bir şeyler yaşanmasını umarak.
Gerçi bahçenin ortasında ayaküstü öpüşecek halleri yoktu ama olsun, ben bu ikisini yapacaktım!
Çenemi kaldım, kaşlarımı çattım. Kararlı adımlarla abime doğru ilerledim.
"Rüzgâr efendi!" dedim bir elim belimde, öteki elimi de sallarken. "Sen hayırdır yeğen?"
"Nehir Allah aşkına bi kere de boş yapma, uğraşamayacağım şimdi seninle." Arkasını dönüp arkadaşlarıyla konuşmaya devam etti.
Nehir durur mu? Hah! Ne demiş Pinhani? Nehirler durmaz.
Rüzgâr'ın arkası dönükken omzunu dürtüklemeye başladım. Başta beni takmamaya devam edince, dürtme seviyemi ultra hız ve maksimum şiddete yükselttim.
Birkaç defa bıkkınlıkla iç çekip dönmemekte inat etse de sonunda "Ne var ulan ne var?" diye bağırarak arkasını döndüğünde zaferle sırattım.
"Bana bak Rüzgâr, ayağını denk alacaksın bundan sonra." Gözlerimi kısıp sesimi korkutucu olduğunu düşündüğüm bir tonda çıkarmaya gayret ettim. "Bir daha arkadaşımı benden alıkoymayacaksın!"
Rüzgâr'ın ağzı şaşkınlıkla aralandı. "Nehir sen ne dediğinin farkında mısın? Ben mi seni arkadaşından alıkoyuyorum?" Kaşlarını çatıp sesini yükseltti. "ULAN ASIL SEN BENİ ARKADAŞIMDAN ALIKOYUYORSUN!"
"Ne?" dedim saf saf Rüzgâr'a bakarak. Bu sırada Ecrin ve Cenk yanımıza yaklaşmış, diğerleri gibi bizi seyrediyorlardı.
Rüzgâr eliyle Cenk'i işaret etti. "Cenk benim arkadaşım Nehir, benim. Yıllarca aynı sınıfta okuduk. Onu ilk ben gördüm! Onunla ilk ben arkadaş oldum!"
Rüzgâr'a saf saf bakmaya devam ettim. Aslında şu an oyuncağını sahiplenen 5 yaşındaki bir çocuğa benzediği için çok komikti ama nedendir bilmem, içime fena bir kırgınlık dolmuştu işte.
"Ama Rüzgâr," dedim. "Hani biz her şeyi paylaşırdık? Annem öyle söylemişti! Hem... Cenk sadece senin arkadaşın değil ki, benim de arkadaşım!"
Rüzgâr tam ağzını açmıştı ki Cenk araya atladı. "Benim için kavga etmeniz gururumu okşadı ama durum artık. Ben ikinize de yeterim!"
Rüzgâr Cenk'e ters bir bakış atarken ben kıkırdadım.
"Cenk, mal mısın abicim?" dedi Rüzgâr'ın arkadaşlarından birisi. "Senin suyuna bizden habersiz uyuşturucu mu atıyorlar, ne bu abi?"
"Tamam Rüzgâr." dedim gözyaşlarımı içimde tutmaya çalışarak. "Cenk senin arkadaşın olsun. Bir daha arkadaşını senden uzaklaştırmayacağım."
Arkamı dönüp uzaklaşırken arkamdan bağırdı. "Zaten benim arkadaşım!" dedi sinirli ses tonuyla.
Arkamı dönmedim. İçimden bir ses, Rüzgâr'ın yine de ağladığımı bildiğini söyledi.
***
Abiler pisliktir aksini iddia edenin abisi yoktur.(Ne kadar gıcık etseler de seviyoruz şapşikleri)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Güldüğünde || Texting
HumorNehir: Seni bekledim, saatlerce Nehir: Elimde çikolatalı kekle seni bekledim Nehir: Ama sen yoktun, gelmedin Bilinmeyen numara: Ben vardım Nehir Bilinmeyen numara: Ben hep vardım Bilinmeyen numara: Sen beni istemeyene kadar yanındayım demiştim Bilin...