"Sana inanamıyorum Nehir!" diye cırlayan Ecrin'e umursamaz bir şekilde bakarken bir avuç dolusu patlamış mısırı ağzıma attım ve omuz silktim.
"Yok yok, vazgeçtim!" dedi bana baktıktan sonra. "Tam senlik bu hareketler, hiç şaşırmadım!"
Avucumdaki mısırları ona fırlattığımda bana ters ters baktı. "Amma uzattın Ecrin," dedim kaşlarımı çatarak. "Olay seni niye bu kadar gerdi, anlamadım bile."
"Gerer Nehir, gerer!" Gözlerini tavana dikti. "Ya bir insan bu kadar mı odun olabilir?"
Ofladım. Ecrin'e bana bilinmeyen numaradan yazan çocuğu anlatmış, konuşmalarımızın bir kısmını okutmuştum ama pişmandım. O her zamanki gibi bunu burnumdan getirmeye kararlıydı.
"Kim ki sence bu?" dedi yol değiştirerek. "Basketbol takımındaki herkes çok yakışıklı. Ama bence en iyileri Aras." Hülyalı bir şekilde iç çekti. "Kibar, yakışıklı, yetenekli..."
Alaylı bir şekilde gülüp Ecrin'e baktım. "Ağzının suyu yerlere kadar aktı, biraz yavaşla istersen."
"Ay aman," Ecrin gözlerini devirip beni omzumdan itekledi. "Benimle aynı fikirde değilmiş gibi konuşmaz mı bir de..."
Haklıydı. Aras'la ilgili söylediği her şey çok doğruydu.
"Ay Kıvanç ve Doğu da çok iyi değil mi? Gerçi Doğu'nun sevgilisi var, Kıvanç da biraz ulaşılmazı oynayan bir tip ama... Kerem ve Tuna da enfes tipler! Ali desen çok karizmatik. E bir de Emir var, manken gibi çocuk! Ve Pars... Çok gizemli bir havası var. Kim kaldı başka...Hah! Deniz ve Giray! Tam hüpletmelik değiller mi sence de?"
Şaşkınlıktan boğazımda kalan su vücudumda 7.4 şiddetinde bir depreme yol açarken Ecrin hala hayal aleminden çıkamamıştı. Basketbol takımıyla ilgili ölmek üzere olmamdan daha mühim ne düşünüyordu emin değildim ama çok şükür kendine gelip sırtıma iki kere vurdu.
"Yuh Ecrin, yuh!" dedim doğrulurken. "Hemen nasıl da sattın Cenk'i."
"Cenk ayrı, onu karıştırma." Ecrin omuz silkti. "Cenk'in bana o gözle bakacağını düşünmüyorum bile."
"Ne alakası var oğlum?" dedim Ecrin'e biraz daha yaklaşarak. "Zaman geçtikçe, seni tanıdıkça o da hoşlanır senden. Hem sen bir adım atmadan olmaz ki. Fark ettir ona kendini."
Ecrin gözlerini devirip saçlarını salladı. "Daha ne kadar tanıyacak beni? Nehir, farkında mısın bilmiyorum ama Cenk bana sadece senin arkadaşın olduğum için iyi davranıyor. Sen olmadığında beni fark etmiyor bile."
Şaşkın bir şekilde Ecrin'e baktım. Söyledikleri doğru değildi. Cenk, Ecrin'le şakalaşıyor, ona da samimi davranıyordu. Tamam, belki çok yakın değillerdi ama olmamaları için hiçbir sebep de yoktu. Ecrin bir adım atarsa, Cenk ona üç adım atardı.
"Her neyse," dedi Ecrin, konuyu kapatmak istercesine. Sinirinin bozulduğu belliydi ama sırıtarak beni dürtükledi. "Rüzrar'ı özellikle saymadım ama o da çok can yakıyormuş duyduğuma göre."
"Nasıl yani?" dedim tek kaşımı kaldırarak.
Ecrin bir sır verir gibi bana doğru eğildi. "Dün kızlar tuvaletinde konuşurlarken duydum." dedi fısıldayarak. Onun odasındaydık ve ailesi henüz evde bile değildi, neden fısıldama gereği duydu anlamamıştım ama ona ayak uydurup merakla kulağımı ona doğru eğdim. "Sanırım bizim dönemdeki Berrin'le takılıyorlarmış."
"NE?" diye bağırdım, ayağa fırlarken. "Berrin'le mi takılıyormuş? Yok daha neler!"
Ecrin iki elini havaya kaldırdı. "Ben öyle duydum." dedi masum masum. "İstersen konuyla ilgili araştırma yapabilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Güldüğünde || Texting
HumorNehir: Seni bekledim, saatlerce Nehir: Elimde çikolatalı kekle seni bekledim Nehir: Ama sen yoktun, gelmedin Bilinmeyen numara: Ben vardım Nehir Bilinmeyen numara: Ben hep vardım Bilinmeyen numara: Sen beni istemeyene kadar yanındayım demiştim Bilin...