Multimedya;
Yüzyüzeyken Konuşuruz,
Ölsem Yeridir.
Ve,
Dolu Kadehi Ters Tut,
Karanlık.
Bu iki şarkıyı çok beğeniyorum ve tam bu kitabı anlatıyor bence, kitabın şarkısı olarak düşünüyorum umarım sizde seversiniz.
Haydi şimdi özel bölüme✨
🌒
GİRAY KAYA.
Hani içinizde yaşayan küçük bir çocuk vardır. Bazılarının içinde yaşayan çocuk mutludur, hâyâl kurar, umutları vardır ama bazılarının içinde yaşayan küçük çocuk mutsuz ve yaşayamadığı çocukluğu yarım kalmıştır.
Benim içimde yaşayan küçük çocuk yoktu.
Benim çocukluğum ölüydü.
Daha doğrusu ben hiç çocuk olmadım, on dört yaşında büyümek zorunda kaldım. Annem ve babam o zaman boşanmıştı ve ikisi de ayrı dünyalara ayrılmıştı. Evlenmiş, çocukları olmuştu. Annemin üç yaşında oğlu babamın beş yaşında kızı vardı.
Onlar için ben yoktum.
Kendi dünyalarını yaşarken Giray adında bir oğulları olduğunu unutmuşlardı ki zaten ben hiçbir zaman onlar için olmamıştım. Sürekli kavga ederler, kariyer kavgaları hiç susmazdı. Her şeyimi kendim öğrendim, bisiklet sürmeyi, ödevlerimi yapmayı. Belki o zamanlar bu yüzden psikolojim bozuktu ama atlatmıştım. İçtiğim ve iliklerime kadar hissettiğim bu küçük hap bana çok iyi geliyordu.
Ailem koptuğunda Çağdaş'ın annesi Çiğdem abla beni yalnız bırakmayıp yanımda durmuştu eşi Hakan Amca da öyle.
Annem ve babam yerine Çiğdem Abla ve Hakan Amca'm yanımda olmuştu. Belki de yaşadığım bütün ilkler de yanımda onlar vardı.
On sekiz yaşıma kadar onlarda kalmış ve sonrasında babamın ve annemin her ay hesabıma yatırdıkları paraları toplayıp kendime bir ev tutmuştum. En azından ailem para konusunda beni unutmuyordu. Annemle hiç görüşmezdim işte ara sıra aklına geldiğimde arardı. Babam holding işleri için birde bitirmem için uğraştığı lise için arardı. Lisede haylaz ve bu yüzden okla adım atmadığım için liseyi bitiremedik ben, Barlas, Alkan bu yüzden bu sene artık son olduğu için düzenli gitmeye karar vermiştik. Eğer bu sen de okula gitmezsek atılacak ve diplomamız olmayacaktık. Ailemizin zoruyla bir kağıt parçasını almak için uğraşıyorduk işte. Aramızda bir Çağdaş vardı inek, liseyi bitirip iç mimarlık okumak için New York'a gitti. Akıllı çocuk ama fazla çalışkan.
Bana göre değil kardeşim.
Gizem babamın evlendiği eşi bazen akşam yemeği içinde çağırırdı, evli olduğu Gizem abla iyi insandı babam gibi adama çoktu bile.
Beni onların evine götürten şeyse küçük kız kardeşim Eslem'di. Annem ve babam dan daha çok o bana düşkündü ve beni karşılıksız seviyordu tabii bende onu. Küçücük kalbi bana sevmeyi, sevilmeyi öğretmişti.
Birde Larissa.
Onu ilk okuldan beri tanıyorum, çocukluk âşkımdı fakat ilk okul bitince New York'a gitmişlerdi daha da görmemiştim ta ki cafe de karşılaşana dek. Çok güzeldi. Zaten bir gün ölecektim pişman ölmek istemiyordum. Anı yaşamayı öğrenmiştim, bu yüzden Tumblr dan hesap açıp onun hesabını bulup bilinmeyen olarak yazdım. İlk zamanlar istemese de sonrasında o da benle konuşmaya alışmıştı bunu biliyordum. Kim olduğumu ve kimliğimi ona söylemeyi düşünmüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VECA.
Teen FictionYaşamak için bir kalbe ihtayacım var, nefes almak için bir bedene. Öksüzlerin yer aldığı dünyaya aittim. Hâyâllerim yoktu çünkü ölecektim, ailem yoktu çünkü ölmüşlerdi ama her zaman yanımda olan dostlarım vardı. Burası hastalıklı hayatların yeniden...