17. Bölüm "Özür Dilerim"

14.7K 1.2K 699
                                    

3. Kez VIXX-Error önerirmişim ve dinlemezmişsiniz... Ne olduğunun önemi yok, satır aralarından fışkıran şeytani kahkahalarımı bastıracak hüzünlü bi şarkı seçin kendinize. Şaka yapıyorum. Rüyalarıma girdi. Çöktüm sizin kadar. Her neyse, hikayenin başını sonunu karalamayı hiç sevmiyorum ve sanırım şimdi yaptım çünkü çok yalnızım. Sizi seviyorum. En sevdiğiniz slow şarkıyı açıp tadını çıkarın.

--

Gözlerimi yine bitkinlikle açmıştım. Balon gibi şişmiş oldukları hissi vardı içimde. Sehun dibimde alçımı yastık olarak kullanıyordu uyurken. Işıklar açıktı ve saat akşam 9'u gösteriyordu. Doğrulmaya çalışıp yine doğrulamamıştım.

Elimi geri çekmemle Sehun uyanmış, kısık gözlerle bana bakıyordu.

"İyi misin? Ağrın var mı?"

"Evet."

Başım ağrıyordu. Bıçak saplanır gibi. Zavallı Sehun evet dememle gözlerini açmış bir şey daha söylememi bekliyordu sabırla.

"Başım ağrıyor."

"Çok mu ağrıyor? Doktoru çağırayım mı?"

"Chanyeol nerde?" Ağrı umrumda değildi. Doktor da. "Bak ağlamıyorum. Kendimi sıkmıyorum. Söz, ağlamayacağım da. Lütfen, nerde o?"

Sehun gözlerini ovuşturmaya başlamıştı. Derin bir nefes aldı.

"Bilmiyorum. Yemin ederim."

"Nasıl bilmiyorsun? Sehun yalvarırım ne olduysa söyle. Bir şey söylemedi mi?" Gözlerimden yeniden akan yaşları silemiyordum alçı ve serum takılı kollarım yüzünden. "Siktiğimin hastanesinde üç kez uyanıp üçünde de yanımda onu görememek ne demek biliyor musun? Canım acıyor. Bana tüm ağrılarımı unutturuyor Sehun. Nefes alamıyorum."

Sesim sonlara doğru fısıltı gibi çıkmaya başlamıştı. Burnumu çekmeye başladığımda Sehun çekmeceden çıkardığı peçeteyle yüzümü sildi.

"Telefonunu burda bıraktı. Nereye gittiğini söylemeden gitti."

"Telefonunu almadı mı?" İnanamamıştım. Cılız sesimi bastıramamış yeniden mızıldayarak ağlamaya başlamıştım. "Sesini duyamayacak mıyım?"

Telefonunu getirmesini istediğimde cebinden Chanyeol'ün telefonunu çıkarıp bana uzatırken duraksadı.

"Tutamazsın ki."

Amacım Yuna'yı aramaktı. O biliyor olabilirdi. Ondan aramasını rica ettim. Telefona dokunup çıkan ekranı gördüğünde bana döndü.

"Şifre isti-"

"17061993" Rakamları söylemeyi bitirdiğimde lanet gözyaşları yeniden akmaya başlamıştı. Onu çözmeye çalışırkenki anımı hatırlamıştım. Benim doğum günüm olmasından etkilenmeyi sonraya bırakacaktım sözde. Sonra diye bir şey olmayacağını tahmin edememiştim.

"On yedi... sıfır altı... bin dokuz yüz-" Rakamları tek tek girerken dikkatini çeken şeyle bakışlarını şaşkınca bana çevirdi. "Bu senin doğum günün?"

"Evet." Dudaklarım kıvrılmıştı istemsizce.

"Yuna dedin di mi? Burda, arıyorum."

Telefonu kulağına götürüp beklerken yüzüne üzgün bir ifade çökmüştü. Yutkunup telefonu yeniden indirdi.

"Hat iptal edilmiş."

İçime bir şey saplanmıştı sanki. Her şeyi siliyor muydu hayatından? Ne yaptım ona ben diye bağırmak istiyordum. Serumu söküp onu bulana kadar tüm şehri dolaşıp, bulduktan sonra hesap sormak istiyordum.

Channie SaysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin