12. Bölüm "Geçmişten Biri"

13.4K 1.2K 417
                                    

Bir kaç saniye durup ekrandaki yazıyı içimden tekrar tekrar okuduktan sonra geriye dönüp Yuna'nın kafede Chanyeol hakkında anlattıklarını hatırlama ihtiyacı hissettim. O gün sadece erkeklerden hoşlandığı kısmıyla ilgilendiğim için diğer yan karakterler dikkatimi çekmemişti.


"Hey Channie! Sana haber vermem gerektiğini düşündüm. Yani fazla tepki verme ama bunu bilmelisin. Luhan aradı."

O tanıdık ismi gördüğümde kısa bir süre durakladım. İyi de, yanlış anlaşılmaydı işte! Çocuğun haberi bile yoktu. Öyle değil miydi? Şimdi neden Yuna bunu çok önemliymiş, yada kötü bir habermiş gibi alıştırarak söylüyordu? Dahası neden Chanyeol bundan bu kadar etkilenmişti? Mesajın bu kısmına kadar kafamdaki düşünceler bundan ibaretken devamında gözlerim sonuna kadar açık vaziyette içimdeki kıskançlık duygusunu bastırmaya çalışıyordum.

"Yarın geliyor. Ve seninle görüşmek istediğini söyledi. Üzgünüm, anlattığın şeyden bahsettim. Lütfen kızma. Yeni telefon numaranı sana sormadan vermek istemedim bu yüzden... uygun olduğunda beni mutlaka ara."

Kim kimle görüşmek istiyor? Nasıl ya? Luhan. O Chanyeol'ün lisede hoşlandığı çocuk neden görüşmek istiyordu şimdi? Niye yani? Ne oldu ki aralarında?! Ve bu anlattığı şey de neydi?

Siktir. İçimde saniye saniye tüm vücuduma yayılan bir öfke dalgası büyüyordu. Dakikalardır elimde tuttuğum telefona dalgın dalgın bakarken dibimde elinde tepsiyle dikilmiş ne yaptığıma bakan Chanyeol'ü fark etmemiştim.

"Ne yapıyorsun?" Şaşkınlıkla karışık bir ifadeyle bana ve elimdekine bakarken seslenmesiyle irkilmiş, az daha elimdeki telefonu düşürüyordum.

Özel alanına girmiş ve mesajını okumuş olabilirdim. Ama şu an hesap sorması gereken bendim. Bakışlarımı karşımda bana sertçe bakan bir çift göze çevirdim. Tepsiyi masaya bırakır bırakmaz elimdeki telefonu alıp karşıma oturmuştu.

"Neden böyle bir şey yaptın?"

Gözleri mesaj ekranındaydı. Sonra telefonu sertçe masaya bırakıp gözlerini bana çevirdi. Altta kalmamalıydım. Bana bir şey olmadığını söylemişti. Bu muydu olmayan şey? Eski bir arkadaş deyip geçebilirdi. Ya da iki cümleyle özet geçebilirdi 'önemli olmayan bu konuyu'.

"O çocuğun gelmesinin seninle ne ilgisi var?" Meydan okuyan gözlerim ve donuk yüz ifademle ona baktım. Benim için hazırlanmış koca bir kutu çilekli süt ve bir sürü şekerlemeyle dolu tepsiyi görmezden gelmeye çalışıyordum.

Bakışlarına tuhaf bir ifade çökmüştü. Bir şey söylemeden parmaklarını masaya vurmaya başladı.

"Bana sorman gerekirdi."

Cümlesi bitmeden sesli olarak kısaca gülüp gözlerine odaklandım.

"Sormak mı? Sormadım mı Chanyeol? Önemli bir şey yok dedin. Ve eğer okumasaydım söylemeyecektin de."

"Çünkü önemli değil!!"

Sesinin aniden yükselmesi ve yumruğunun masaya çarpmasıyla çıkan ses etrafta bir kaç kişinin sohbetlerini bırakıp bize bakmasına neden olmuştu.

Anlamıyorum. Önemli değil deyip durduğu bu siktiğimin saçmalığı yüzünden bana sesini yükseltmişti. Tek kelime edemeden bir kaç saniye daha orda oturup Chanyeol'e baktım. Ellerini saçlarına daldırmış oturup yaptığını fark edince sakinleşmek için derin bir nefes almıştı.


"B-bak. Özür dilerim. Sana sadece-"


"Unut gitsin."

Ayağa kalktığımda geriye kayan metal sandalyenin çıkardığı sesle etraftakilerin bakışları yeniden aynı anda bizim masaya çevrilmişti. Sandalyedeki sırt çantamı alıp arkadan kapıya yürümeye başladım. Bir kaç kez arkamdan seslendiğini duymuş olsam da hızlı adımlarım cümlenin tamamını duymama izin vermemişti


Channie SaysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin