5. Bölüm "Yanlış Anlaşılma"

17.8K 1.3K 650
                                    

Kendimi olduğum yerde kilitlemiştim. Hareketsiz, sadece kapının diğer tarafından gelen bağırışları duyuyordum.

"Baekhyun! İyi misin?! Lanet olsun bi şeyler söyle!"

Girdiğim şokla sadece ismini haykırabilmiştim ve kımıldamadan o andan beri gözlerim kapalı geçmesini bekliyordum.

Daha sadece 9 yaşındayken akşam tek başıma asansörde kalmıştım. Dışarıdan geliyordum ve evde ne annem ne de başkası nerde kaldığımı merak etmemişti. 5 saat birinin beni kurtarması için o dar, karanlık kutuda ağlayarak yardım istemiş ve sonunda üst komşumuzun asansörü kullanmak için gelmesiyle baygın halde ordan çıkarılmıştım. Gece olup hastanede gözlerimi açtığımda ailemin anlatığı buydu. Karanlıktan korkuyordum ve o akşamdan beri asansör kullanamıyordum. Kaç katlı olursa olsun herkes binada asansör beklerken kan ter içinde kalana kadar merdivenden çıkıyordum. Sırf bu yüzden çok katlı bir yere gideceğim zaman genelde geç kalmamla bilinirdim.

"Kapıyı kırıyorum! Evet! Altında olman bile umrumda değil seni ahmak ne diye kapıyı kilitliyorsun ki!?" Sesinde tarif edilemez bir endişe vardı ve durmadan kapıyı zorluyordu.

"İyiyim. Sadece çıkmak istiyorum." Titreyen sesim ve ellerimle kapının koluna tutunmuş, bir elimle kilidi açıyordum. Kilit sesiyle benim hamlemi beklemeden kapıyı açıp gördüğü anda kolumdan tutarak beni kendine çekti. Başım tam olarak göğsünün üstündeydi ve beni öylesine sıkıca tutuyordu ki nefes almakta zorlanıyordum.

"Neden hiçbir şey söylemedin? Dışarda nasıl endişelendiğim hakkında bi fikrin var mı? Düştün sandım. Bir şey olduğunu ve cevap veremediğini sandım. Deliye dönüyordum, lanet olsun nasıl korktuğumu biliyor musun?!"

"Durduk yere seni korkuttuğum için üzgünüm. Yalnız , nefes alamıyorum." Titrerken gitgide boğuklaşan sesimi duyduktan sonra endişeyle bana doladığı kollarını açıp biraz geri çekildi.


"Özür dilerim. Şimdi iyi misin?" Omuzlarımdan tutarken konuşmaya devam etti.


"Evet, iyiyim." Kafam hala yere eğik duruyordu ve panikten hızlanan kalp atışlarım bir türlü normale dönmek bilmiyordu.

"Sadece elektrikler kesildi. Gidip diğerlerine bakacağım, büyük ihtimalle birazdan düzeltirler."


"Gitme!" Arkasını döndüğü anda tişörtünü tutmamla durdu.


"P-pekala!" Yeniden bana dönüp yavaşça eliyle yüzümü kavradı. Sessizce orda beklediğimiz bir kaç saniye boyunca korkumun uçup gittiğini hissettim. Girdiğim şok yüzünden konuşamadığım sadece bir kaç dakikada benim için böylesine endişelenen bu çocuk bana hiç kimseden hissedemediğim o güveni vermişti. Derin bir nefes alıp yüzümü ona çevirdim. Göremesem bile orda olduğunu biliyordum ve bu yeterliydi.

"Artık içeri geçelim mi?" Sesi az öncekine göre daha yakından geliyordu.


"Evet. İyi fikir..."


Karanlıkta, önümüzde çarpacak bir şeylerin olmadığı en yakın yer onun yatağıydı ve ben ona tutunarak yatağa ulaştığımda o da telefonunu almak için çalışma masasına gitti.

"Ah! Sersem sandalye!"

"N'oldu?" Sesin geldiği yöne döndüm.

"Hiçbir şey. Sandalyeyi düşürmüştüm, galiba ayağımı ona çarptım." Ayağını tutup tek ayak üstünde sektiğini görebiliyordum.

"Ne?"

"Sen bağırınca alelacele kalkarken arkaya düştü."

Yeniden dikildiğinde sanırım telefonu bulmak için eliyle masanın üstünü yokluyordu. Sonunda telefondan gelen ışıkla bulduğunu anladım.

Channie SaysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin