3. Bölüm "Ağlayan Prens"

19.7K 1.5K 373
                                    

Bölüm şarkısı : A thousand years- Christina Perri

-----

Saat 9'u geçiyordu ve sorgusuz sualsiz geldiğimiz yoldan giderken arkasından ona yetişmeye çalışıyordum. Artık adımlarını önceki gibi benimle aynı hizzada yürümeye dikkat ederek atmıyordu. Yurdun olduğu köşede bahçeye girmek yerine sağa saptı. Sonunda soluk soluğa arkasından seslendim.

" Biraz daha yavaş olur musun? Sanırım akciğerlerimi hissetmiyorum."

Ellerimi dizlerime dayamış zorlukla konuşuyordum. Bir kaç adım ilerde durup arkasını döndü. Hızlı yürüdüğünün farkında bile olmadığını o an anladım.

"Özür dilerim çok mu hızlı yürüyorum?"


"Fazlasıyla." Tekrar ayağa kalkıp aramızdaki mesafeyi kapatacak bir kaç adım attım.

"Çocukluğumdan kalma bi alışkanlık sanırım... Hey sen üşüyor musun?" Gözlerini titreyen vücuduma dikmiş bana bakıyordu.

Ellerimi birbirine kenetleyip vücudumu kastığımda hissetmiş olmalıydı. Hava kararmış, haliyle üstümdeki tişört beni sıcak tutmaya yetmiyordu.

"Bunu al."

Üstündeki ceketi çıkarırken söyledi.

"Hayır üşümüyorum."

Deli gibi titriyordum. Ama içimde bir şeyler o ceketi kabul etmemi istemiyordu. Sanki alırsam ona yakınlaşacaktım. Bilmediğim bir sebepten bunun olmasını istemiyordum. Özellikle bugün öğrendiklerimden sonra zaten sınırlarımı netleştirmeye karar vermiştim. Nedenini bile bilmeden, bilmediğim bir yere gidiyor olabilirdim ama hayır diyemeyeceğim kadar hızlı ve karmaşık ilerlemişti tüm olay. Ve her şey açıklığa kavuştuktan sonra hayatıma aynı şekilde kaldığım yerden devam edecektim.

"Al şunu donacaksın." Cümlesi bitmeden ceketi kucağıma fırlattı.

Al işte. Her şey acaba ne kadar Baekhyun'un istemediği şekilde gelişebiliriz planı yapmakla meşguldü. Son anda düşürmeden ceketi yakalayıp bir süre ne yapacağımı bilmiyormuşcasına öylece elimde tuttum. Sıcaklığı ve yayılan parfümünün kokusu içimde kendimi ondan uzak tutmak isteyen tarafıma savaş açmıştı. Sonunda bu saçmalığı kesmeye karar verdim. Az önceki düşüncelerimi kafamdan atıp ceketini ona geri verecektim.

"İstemediğimi söyledim. Her nereye gidiyorsak acele etsen iyi edersin."

Yanına varıp ceketi eline tutuşturdum ve doğru olanı da buydu. Diken diken olmuş tüylerim dönene kadar beklemeliydi. Bunu yapmamla otomatik olarak yürümeye devam ettik.

"Pekala, soğuktan bilincin kapandığında zaten fark etmeyeceğin için sana sormadan kendim giydireceğim."

Elimde olmadan bir gülümseme kaçırmıştım. Titrerken gülmeyi engellemek daha zordu.

"Nereye gittiğimizi söyleyecek misin?"

"Okula."

"Okula mı? Bu saatte mi? Neden?" Titreyen çeneme hakim olmaya çalışırken art arda sorular soruyordum. Acaba şu malzemeler için mi düşüncesi saçma da olsa aklımdan geçti.

Elindeki ceketi sallayarak yürümeye devam etti. Anlaşılan sorduklarımla pek ilgilenmiyordu. Karanlıkta arkadaki sokak lambaları kızıl saçlarının ve beyaz teninin daha da parlamasına neden oluyordu. Yokuş gibi bir kaldırımdan çıkmaya çalışırken onu izliyordum. Gözleri içinden binlerce ışık demeti geçiyormuşcasına ışıl ışıldı ve dudakları daha önce fark etmediğim kadar yumuşak ve dokunulası görünüyordu.

Channie SaysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin