|0.6:Ames Solitaires|

365 34 64
                                    


"Yalnız Ruhlar"

"..Ve benim için şarkılar söylerdi.
Yalnızca benim için,
Hayallerimin dünyasında
Yalnız iken.."



Öğlen Saatleri;

Alice'den:

Önümdeki çaydan bir yudum daha alıp temiz havayı ciğerlerime çektim.

Evdeki tek dostum Violetta, en büyük oğul Shuu ile evliydi ve nihayet balayından dönmüşlerdi.

Onunla sohbet etmek, dertleşmek bana her zaman iyi hissettirirdi çünkü evlendiğim günden beri her süreçte yanımda olmuştu

Aramızda 3 yaş olmasına rağmen benim için gerçek bir abladan farksızdı

"-Cidden Alice, Hawaii mükemmel bir yer siz de gitmelisiniz.. hem evliliğiniz de canlanır?"

Tabii ki ona Laito ile olanlardan asla bahsetmemiştim. Shuu ile birbirlerine aşıklardı ve Reiji ile benim de öyle olmamı umuyordu.

"-Eminim çok güzeldir, ama benim pek halim yok.."

Sıcak ve samimiydi, onu bu yüzden çok seviyordum. Ellerimi ellerinin arasına aldı ve konuşmaya devam etti;

"-Biliyorum canım.. yaşadığınız şey kolay değil ama daha çok gençsiniz,hem çocuk için belki de erkendi? Sonuçta siz daha birbirinize alışamadınız?

"-Belki de.. her zaman ki gibi haklısın"

Mutlulukla gülümsediğinde ben de gülümsedim

"-İşte böyle ol. Seni gülerken görmek çok güzel, şimdi düğünde ne giyeceğimize bakalım?"

Evet, doğru ya bir de Laito nun düğünü vardı!

Roxanne denen kız ile evleniyordu.. henüz tanışma imkanımız olmamıştı..

Onun hakkında şimdilik bildiğim şeyler; soylu bir aileden geldiği, vampir olduğun ve cidden güzel olmasıyla sınırlıydı.

Düğünde ne mi giyecektim?

O ortamda bulunmamın en kolay yolu beni bir tabuta koyup yakmaları olurdu sanırım ?

Laito ya karşı hissettiklerimden emin değildim.. emin olduğum tek şey onun benim olmasını istediğimdi.

"-Gök gürlüyor,içeriye geçsek daha iyi olacak.

"-Biraz daha kalacağım.."

"-Peki, ama ıslanmamaya dikkat et tekrar hasta olmanı istemeyiz."

Violetta kalkıp gittiğinde ben de yerimden kalktım.

Kafamı kaldırıp gök yüzüne baktım, yüzüme birkaç damla yağmur düştü

Çocukluğumdan beri yağmura bayılırdım, izlemeye ve altında ıslanmaya bu yüzden umursamazca bahçede gezmeye devam ettim

Bir kitapta gök gürültülerinin dünyayı sırtında taşımaya mahkum edilen Atlas ın yakarışları, yağmurun ise gözyaşları olduğunu okumuştum.

O dünyayı sırtında taşıyabiliyorken benim dünyam başıma yıkılıyordu, ve yapacak hiçbir şeyim de yoktu.

O yakarıp ağlayabiliyordu, ben ise göz yaşlarımı içime akıtıp yakarışlarımı kalbime mühürlüyordum.

"- Orada biraz daha kalırsanız hasta olacaksınız"

Beni düşüncelerimden sıyıran sesin geldiği yöne döndüm.

𝐃'𝐚𝐦𝐨𝐮𝐫 𝐒𝐲𝐦𝐩𝐡𝐨𝐧𝐢𝐞[𝐃𝐋 𝐅𝐚𝐧𝐅𝐢𝐜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin