3. Bölüm

10 1 0
                                    

Selamm.Biliyorum bölümler biraz geç geliyor fakat sınav dönemi ve zaman ayırabildiğim kadarıyla yazmaya çalışıyorum. Aslında bu kitap için harika planlarım var hiçbir sayfada kitabın tam kurgusuna hakim olamayacağınız bir kitap bekliyor sizi. Ayrıca çok güzel farklı bir projeninde şuan üzerinde çalışmaktayım haberleri size ileteceğim. Sizleri seviyorum<3 İYİ OKUMALARR <3<3<3









Gece büyük bir yorgunlukla kendimi attığım yatağımda gözlerimi zorlukla açarken kafamın içinde dönüp duran bir dünya olduğunu hissetmiştim. Sesiyle uyandığım telefonumu gözümle ararken ellerimle başıma masaj yapmaya başladım. Gece yarısı kalkıp içecek kadar aptaldım işte. Ne beynim ne vücudum fazlasını kaldıramamış yatakla buluşturmuştu yarım saat içerisinde. Gece yarısında ki halim aklıma gelince bu kadar erken nasıl uyanmış olabileceğimi düşünüyordum.
Yada düşünürdüm eğer bulup elime aldığım saati görmeseydim. Saat 16.43. Sabahın körü sayılmazdı pek! Saatten önce umursamam gereken 17 cevapsız çağrı bildiriminin olduğunu fark ettiğimde kaşlarımı çattım.

Anıl Kozan (7)

Eren Atalay (3)

Sezer Uzaç (2)

Hande Atalay (4)

Ve iki de bilmediğim amerikan telefon numarasıydı. Anıl beni 7 kere aramıştı. Bunun kötü bir şey olması dışında açıklanabileceği hiçbir yönü yoktu. Zaman kaybetmeden geri aradığımda yataktan çoktan çıkmıştım.

Çalıyor...

Çalıyor...

Çalıyor...

Sinirle gözlerimi yumduğumda telefonu yatağın üstüne atıp banyoya doğru yürüdüm. Elimi yüzümü yıkarken saçlarımı da ellerimle düzelttim. Telefonumun mekanik sesi tekrar kulaklarıma dolunca hızla banyodam çıkıp telefonu cevapladım.
Arayan Anıl'dı.

"Nerdesin sen?"

Sorduğu soruya kaçlarımı çatarken onun bunu görmeyeceğini hatırlayıp tekrar eski yüz ifademe döndüm.

"Noluyor?"

"Hande! Hande nerede?"

Hande neredeydi? Evde değil miydi? Beraber eve geçmiştik dün. Ben erken uyuyacağımı söyleyip yemek yeme fikrini reddetmiştim. Gece yarısıda içmek için mutfağa indiğimde etrafta görmemiştim. Uyuduğunu zannetmiştim. Uyumuyor muydu? Ayaklarım bağımsızca Hande'nin odasına doğru hareket ederken telefonun diğer ucunda olan Anıl'a cevap vermistim.

"Bilmiyorum. Yani uyuyordum. Odasındadır herh- değil!"

Aşağıya indiğimde mutfakta da olmadığını fark ettim. Banyoda, balkonda, salonda. Hiçbir yerde yoktu.

"Yok! Noluyor Anıl? Hande nerede? Noluyor?"

Sakin ol Helin. Kötü bir şey olmuş olamazdı. Sakin ol! yüzüme gelerek zaten yeterince terlemiş alnıma hizmet eden saçlarımı tedirginlikle kulağımın arkasına sıkıştırıp ne zamandır tuttuğumu unuttuğum nefesi dışarı verdim. 

"Yok Helin! Fazıl amca dün gece kalp krizi geçirmiş. Hastane eşine ulaşamamış daha sonra da yakını olarak Hande'yi aramışlar. Biz ulaşamıyoruz ona. Türkiye'ye gelecektir muhtemelen ama cevap vermiyor. Dün geceden beri ulaşamıyoruz. Şimdiye çoktan haberimiz olmuşu."

Gözlerimi kapatıp duyduklarımı sindirmeye çalıştım. Fazıl Atalay, Hande'nın babası kalp krizi geçirmişti. Hastane Hande'nin annesine ulaşamayınca Hande'yi arıyor ve Hande de bana haber vermeden gidiyor. Gece kalp krizi geçirmisse eşinin neden haberi yoktu? Evde değil miydi ikisinden biri? Peki neden? Hande neden beni 4 kez aramıştı. O durumda aklına ne sebeple gelmiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 12, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ONUN CİNAYETLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin