Louis Harry'nin odasının kapısını tıklattı. Kalın sesiyle "Gel." diyişini duyduğunda içeri girdi.
İçerde Harry ve bir kadın vardı. Harry Louis ile göz göze geldiğinde gülümsedi.
"Um.. sanırım işin var. Dışarda beklerim ben." Odadan çıkmak için daha adımını bile atmadan Harry konuştu. "Gerek yok, sevgilim. Bayan Green de çıkıyordu zaten."
Kadın Harry ile kısa bir görüşürüz faslı yaşadıktan sonra gitti. Ve Harry yüzündeki sönük gülümsemesi ile boynuna sarıldı. Louis de kollarını beline sarıp yüzünü boynuna yerleştirdi. Bu hiss mükemmeldi. Yani Harry ile sarılmak.
"Görüşmeyeli iki gün oldu ama iki asır gibi geldi." Harry'nin boynuna küçük öpücükler bırakıp devam etti. "Beni kendine çok fena bağladın."
Harry hafif geri çekildi. Bir eli ensemi okşarken diğerini Louis'nin yanağına yerleştirdi. Louis vakit kaybetmeden yanağını avcuna yasladı. "Birine bağlı olacaksan o kişi olmaktan gurur duyarım."
Belini okşadı. "Neyin var senin?"
"Ne?"
"Yorgun görünüyorsun." Harry'nin solgun yüzünü inceleyip devam etti. "Biraz da üzgün?"
"Yok bir şeyim Louis. Seni özledim sadece."
Tek kaşını kaldırdı. "Emin misin?" Kafa onaylaması aldığında aklına tekrar sormayı not edip konuştu. "Ne yapalım bu gün? Yorgun görünüyorsun. Dışarı çıkmayalım bence, evine gidelim. Kollarımın arasında dinlendireyim seni. Nasıl fikir ama?"
"Benim için çay demleyeceksen varım."
"Sen iste yeter ki."
•••
"Seni seviyorum."
"Çay yapamasam böyle sözler söyleyeceğin yok." Louis sitemle konuşup sevgilisinin yanına yerleşti.
"Seni sevdiğimi biliyorsun." Fincanını sephaya bırakıp kocaman vücuduna rağmen kedi gibi mırıldanıp yüzünü Louis'nin boynuna yerleştirdi. "Sen de bana hiç seni seviyorum demedin. Ben bunu sorun etmiyorum. Çünkü sevdiğini hissettiriyorsun." Geri çekilip yüzüne baktı. "Yoksa sevgimi hissettiremiyor muyum?"
Louis bir elimi beline, diğerini çenesine yerleştirdi. "Alakası yok sevgilim. Şimdiye kadar bir çok kişi beni sevdiğini söyledi. Söyledi ama hissettirmedi. Ama sen farklısın öyle güzel hissettiriyorsun ki.." dudaklarına küçük öpücükler bıraktı. "Ben utangaç bir kalp taşırım geceden. Sana olan hislerimi ölsem söyleyemem."
Ensesindeki saçları okşamaya başladı. "Sen yeter ki içinden de olsa bir, seni seviyorum de; benim kulaklarım çınlasın kafi."
"İçindeki edebiyatçı uyandı sanırım, hm?"
Harry ellerini Louis'nin yanaklarına yerleştip sakallarını okşadı. "Benim içimde sen varsın."
Louis sırıttı. "Şimdi içimde sen varsın diyince benim aklıma şey geldi." Ellerini sevgilisinin belinden kalçalarına indirdi. "Güzel yaramaz şeyler."
Harry bir hışımla Louis'nin kolları arasından çıktı. "Seni edepsiz." Yanakları kızarırken belli etmemek için ellerini yüzüne yerleştirdi.
Louis kahkahasını tutamadı. "Hadi ama Harry. Farkındaysan biz sevgiliyiz." Harry'nin dibine girip kafasını boynu ile omzu arasına yerleştirdi. Her laf arasında küçük öpücükler bırakarak konuştu. "Ve bu edepsiz şeyler her sevgili arasında olur." Çenesini öptü. "Tabi iki tarafın da onayı ile." Burnunu yumuşak yanağa sürttü. "Sen istemeden sana bir şey yapmam Harry. Yapamam."
Louis gerçekten bir şey yapamazdı. Böyle konuşuyordu fakat Harry ile birlikte olamazdı. Daha onu sevdiğini bile diyemezdi, birlikte olmakta neymiş.
Harry sevgilisinin öpücüklerinin etkisinden çıkmaya çalışarak utançla ellerine bakar konuştu. "Şey.. aslında ben utanıyorum. Ama birazcık. Şey.. bilirsin işte.. ben daha önce birlikte olmadım, hep kaçındım böyle şeylerden. Yani ilkimin gerçek aşkımla olmasını istedim. Öf, böyle diyince de yanlış anlaşılıyor. Sen beni gerçek aşkımsın, bunu hissediyorum. Tabi bir de şey var. Korkuyorum. Yanlış anlama! Senden değil, seni iyi hissettirememekten korkuyorum... Yani ilk sevişmemizde yetersiz olmaktan."
"Sevişmek, çiftleşmek değil ki güzelim; tekleşmektir. Biz seninle tek beden olacağız. Benden utanmana gerek yok. Ve Tanrı aşkına yetersiz olmakta ne? Sen bana hissettirdiklerinin farkında mısın? Yalnızca gamzeni görünce hissettiklerimin güzelliği için ya da sarı ojelerini sürerken yüzünde oluşan mutlu gülümsemenin bana hissettirdikleri için oturup saatlerce ağlayabilirim. O yüzden, " elini sevgilisin kızarmış yanağına yerleştirip okşadı. "o düşünceyi hemen aklından çıkar."
Harry yanağındaki eli dudaklarına götürdü. Elinin üstünü öptü. "Sen benim tüm sinirimi, hüznümü alıyorsun. Olmaz ki böyle."
"Sorunun ne Harry? O işten çıkarken neden öyle üzgündün?"
Harry sevgilisinin ellerini avuçlarına alıp okşadı. "Bunu konuşmasak olmaz mı? İstemiyorum."
"Hala üzgünsün, bunu görüyorum, hüznünü hissediyorum, benden bir şey saklama Harry. Eğer bir ilişki içerisindeysek birbirimizin her şeyini bilmeliyiz, değil mi?"
Halbuki en büyük yalanı Louis'nin kendisi saklıyordu. Eğer Harry öğrenise neler olur kestiremiyordu. Ama şuan kendi büyük yalanına odaklanmaktansa sevgilisini üzen şeyin ne olduğunu öğrenmeye odaklandı. Onu üzen her neyse ortadan kaldırmalıydı.
"Konuşmayalım bunu, önemliği bir şey değil ki. Şimdilik sana sarılsam, beni koynunda öğle uykusuna uyutsan nasıl olur? Başka bir şey istemiyorum."
"Hazz, konu–"
"Lütfen."
"Peki, gel bakalım buraya." Harry'yi kolları arasına alıp alnını ve saçlarını öptü. "Uyu güzelim, yüzünden yorgunluk akıyor." Saçlarını derince kokladığında Harry bundan hoşlandığını belli etmek için mırıldanıp göğsünde küçüldü. "İyi uykular."
#
Bölümler kısa olacak, o yüzden elimden geldiğince sık-sık bölüm atacağım.😙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
only the brave // larry stylinson
Fanfiction"Ne o? Aynan benim gibi birini görmedi mi?" Harry'nin konuşması ile Louis şaşkınlığını bastırarak cevapladı. "İnan bana aynam çok kişi gördü ama senin gibi eşsiz birini görmedi." tanrı!louis | fani!harry [ büyük ihtimalle en az on, en fazla on beş b...